0

 

Geçen Cuma Günü, hemen tüm yurtta duyarlı Müslümanlar tarafından “Kudüs’e Sahip Çıkmak ve İsrail’i tel’in” adı altında eylemler ve akabinde de basın açıklamaları yapıldı.

Yapılan eylemler ve okunan basın bildirileri elbette insanda bir umudun yeşermesine sebebiyet veriyor ama, söz konusu eylemlerin tüm ulusal basın organlarında yer almaması da insanı bir o kadar üzüyor. Zaten yapılan eylemlere ve okunan basın bildirilerine bakıldığında kimlerin açıktan destek verdiği, kimlerin de olaylara duyarsız kaldığı kendini açıkça göstermektedir.

Özellikle ulusal bazda yayın yapan ve bu konuda sessiz kalan malum medya organlarına söyleyecek bir sözümüz yok, ama “Kudüs ve Filistin” adları anıldığında mangalda kül bırakmayan, bazı medya kanallarının bu tepkilere sessiz kalması asla kabul edilebilir bir durum değildir.

Özellikle bölgemizde Filistin ve Kudüs davasına hassas olan Müslüman yapıların, dernek ve STK’ların yapmış oldukları protesto eylemlerini görmezden gelen, basın açıklamalarına ilgi göstermeyen, bu Müslümanların feryatlarını duymazdan gelen söz konusu medya organlarını, özellikle daha duyarlı olmaya davet ediyorum.

İş konuşmaya, ahkam kesmeye ve Kudüs üzerinden gündem olmaya gelince, hep ön planda olan, değişik medya kuruluşlarına beyanat veren şahsiyetler ve bunları gündeme taşıyan kuruluşlar, maalesef bölge Müslümanlarının hassasiyetlerini hep görmezden geldiler. Gönül isterdi ki Ülkemizdeki Filistin ve Kudüs ile ilgili özellikle bölge Müslümanlarının yaptığı eylemlere, basın açıklamalarına tüm medya kuruluşları ilgi göstersin, siyasi partilerden de, kimliklerini açık bir şekilde beyan ederek, değişik şahsiyetler meydanda bulunsunlar ve halk ile beraber bu eylemlere katılsınlar.

İslam ve Müslümanların izzeti için ortaya çıkan, bu uğurda tüm gücünü kullanan samimi, dürüst ve ümmetin derdi ile dertlenen tüm duyarlı Müslüman kardeşlerimi tebrik ediyorum. Bu kişilerin sesleri her ne kadar Zalim, Katil ve İşgalci ABD basını ile AB, BM gibi örgütlerde açıktan duyulmak istenmiyorsa da, şuna kesin olarak inanıyorum ki, bu Müslümanların sesleri, protesto eylemleri ve attıkları sloganlar, Tel Aviv, Washington ve Brüksel’de şiddetli bir şekilde yankılanmaktadır. Bu basın açıklamaları ve yapılan protestolar, zalimlerin huzurunu bozmakta, tahtlarını dinamitlemektedir.

Sevinerek belirtmek isterim ki, ülkemizde yıllarca halkına, halkının kültür ve medeniyetine yabancı kalan, tüm değerlerini batının kokuşmuş, sömürgeci ve emperyalist sistemlerinden alan “Medya kuruluşları” özellikle Filistin ve Kudüs meselesinden dolayı, artık deşifre olmuşlardır. Halkımızın üzerindeki etkileri tamamen olmasa da artık zayıflama konumuna gelmiştir. Söz konusu basın kuruluşları yıllarca bu ülkenin insanlarına karşı aşağılayıcı bir tutum takınmış, onları hor görmüş ve küçümsemişlerdir.

Kudüs ve Filistin’in kurtuluş, aslında Ümmetin yeniden dirilişi demektir. Bu diriliş hareketlerini görmezden gelen malum medya organları, efendilerini memnun etmek için, yine her zaman özellikle bölge Müslümanlarının yaptıkları eylemleri görmezden geldiler, ya da yapılan eylemleri münferit olaylar gibi gösterip küçümseme yolunu seçtiler. Oysa kendileri de bilmektedir ki, özellikle bölgemizin değerli Müslümanları ve kanaat önderleri Kudüs ve Filistin için çok duyarlıdırlar ve her zaman yeni bir Selahaddin’in çıkmasını Allah’tan niyaz etmektedirler.

Batının tüm gayretlerine rağmen, Dünya Müslümanlarının gündeminden düşürülemeyen “Filistin ve Kudüs” meselesi, özellikle bölge Müslümanlarının da her zaman gündeminde olmaya devam edecektir. İnanıyoruz ki Filistin Halkı da kalplerimizin kendileri ile attığına şahitlik etmektedir.

Cuma Günü yapılan basın açıklamaları, atılan sloganlar ve katılımcıların profiline bakıldığı zaman, ümmetin halklar nazarında bir ittifakı sağladığı nasıl da görülüyor. karamsarlığın tamamen ortadan kalktığı, ihtilaf ve ayrılıkların yok olduğu, hiç kimsenin kişisel görüşünü ön plana çıkarmadığı bu ortamda, var olması istenilen tek şeyin; Ümmetin “Devletler” bazında da güçlü bir işbirliğine gitme temennisidir.

Bugünden itibaren, ümmeti meydana getiren tüm devletler, halklarının ittifak ettikleri konularda, kendileri de bir ittifak oluşturmak zorundalar. Aralarındaki her türlü sorunu görüş farklılığına rağmen sahip oldukları medeniyetin özüne bağlı kalarak çözmek zorundalar.

 Aksi bir durumda, Filistin ve Kudüs sorununun bir uzantısı olarak Irak, Suriye, Mısır, Libya gibi ülkelerin sorunları devam edecek, hatta bunlara hangi ülkelerin eklenebileceği tartışmaları da batı basınında sürekli gündem olmaktadır.

Kudüs ve Filistin’in özgür olması, ümmeti birleştireceği gibi, emperyalist ve işgalci ve tüm zalim idareci de tahtlarından edecektir.

Bu kolay mı?

Elbette ki hayır… Çünkü her İslam düşmanı bir diktatörün “Sisi, Esed Kral Selman….”arkasında Katil ABD, AB ve Rusya’nın olduğunu bilmekteyiz.

Ama şunu da bilmekteyiz ki, bu zalim diktatörleri besleyenlerin “Katil ABD, AB ve Rusya’nın”gücü, ümmetin onlara verdiği tavizler kadardır.

Selam ve dua ile.

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *