0

 

Bölge halkımıza dayatılmaya çalışılan despot, faşizan ve tek tipçi anlayışı gördükçe, bu halka yaşatılan zulümler, insanlığını yitirmemiş olan vicdanları kanatmaya devam ediyor.  Kobani eylemleri bahanesiyle bölge halkına yaşatılan travmanın olumsuz psikolojik, sosyolojik ve ekonomik etkileri henüz toplum zihninde taze iken, Cizre’de dindar insanların evlerine yönelik yapılan saldırı, Kürt halkının bu coğrafyada yaşadığı zulümleri bir kez daha zihinlerde canlandırdı.

Mezopotamya’nın kadim milletlerinden olan Kürt halkı, İslam dinini kabullerinden sonra birlikte yaşadıkları farklı millet ve dini unsurlarla daima barış ve huzur içinde, inanç ve kültürleriyle yaşayan bir millet olarak varlığını devam ettirmiş. Osmanlı döneminde Kürt halkının yaşadığı coğrafi bölge Kürdistan olarak kayıtlara geçilmiş.  Bir asra yakındır kabul edilmek istenmeyen bir halk ve halen bazı faşist zihinlerde kabullenilemeyen bir gerçek. Bu Kürdistan ifadesinin kullanımı dahi bugün bir çok muhafazakar kişi ve kesim tarafından bile hazmedilemeyen bir gerçek olarak tazeliğini koruyor.

Cumhuriyet tarihinde birinci meclisten sonra Kürdistan bölgesinde Kürt halkına karşı benimsenen devlet politikasını özetleyen ifade “Türkleştirme”dir. Kürtlerin bir halk olarak inkar edilmeleri yanında inançlarından da koparılma yönünde yapılan yasal düzenleme ve uygulamaların yansıması olarak baskı ve zulümler halkı yaşamdan bezdirdi. Baskılar öyle bir hal aldı ki, Cumhuriyetin 1920-1938 yılları arasında Kürdistan coğrafyasının farklı illerinde ortalama her yıla bir başkaldırı olacak şekilde toplam 17 halk isyanı yaşandı. Sisteme karşı yaşanan bu başkaldırıların öncüleri kimi zaman halkın Şex Said gibi din alimler olurken, kimi zamanda milliyetçi kişilikler oldu. Yaşanan bu haksızlık ve zulümler daima dedelerden torunlara anlatıldı. Bu aktarımlarla sistemin, halkın inanç ve kültürüne yönelik zulümleri, toplum zihninde sisteme karşıtlığını daima canlı tuttu.

 

1980 Öncesi sosyalist ortaklıkla Türk ve Kürt sosyalistler tarafından Partiya Kalkaren Kürdistan(PKK) kuruldu. Kurulan bu yapı kendi dışındaki Kürt yapılarını baskı ve dayatmalarıyla sindirerek, Kürt hareketi olarak kendini öne çıkardı. Bu hareketin kuruluşuna ve kurucularına baktığımızda aslında yapı aslanda sosyalist bir birliktelikti, Kürt halkının hakları ve mücadelesi diye bir yol haritaları yoktu. Çünkü kurucularına baktığımızda şuan dahi üst düzeyde Türk solundan kişilerin varlığı ortada. Ancak temelde sosyalist bir yapı olan PKK, cumhuriyet tarihi boyunca Kürt halkının mağduriyetini ve sisteme olan karşıtlığını iyi teşhis edip, bundan iyi bir şekilde nemalanmış, mağdur ve mazlum halkın bir asra yakın olan sistem karşıtlığını kendi ideolojik emelleri doğrultusunda iyi kullanmıştır. PKK halkın sistem karşıtlığından nemalanırken, diğer yandan kendi ideolojisi dışındaki Kürt yapıları sindirmekten ve yok etmekten hiçbir zaman geri durmamış. PKK mücadele tarihine baktığımızda kendini Kürt halkının hamisi olarak yansıtırken, diğer taraftan Kürtlere yaşattığı zulümler çuvala sığmayan mızrak misali söylem ve pratikler arasında tezatlar ortaya çıkmakta. Örgütün üst düzey yöneticilerinin ifadeleriyle 15000 bin civarında örgüt içi infaz yapılmış. Diğer tarafta kundaktaki bebeklerden tutun, seksenlik dedelere kadar toplamda 35000 Kürt insanının ölümü. Bu ölümlerde yapılan katliamlar vicdan sahibi insanların kanını donduracak türden, işte onlardan sadece birkaç örnek;

- 20 Haziran 1987'de ise Mardin'in Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık köyüne baskın yapan PKK’liler 16'sı çocuk 30 kişiyi katletti;

-18 Temmuz 1993'te Van'ın Bahçesaray (Müküs) İlçesi Sündüs (Miran) Yaylası'nda PKK militanlarınca 24 kişi katledildi.

-26 Haziran 1992'de Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Susa (Yolaç) köyü camisine baskın yapan PKK’liler, camide 10 kişiyi katletti.

- 5 Temmuz 1993'te ise Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü Camisine baskın yapan PKK’liler, 33 kişiyi katletti.

90 yıllık cumhuriyet idaresinde inanç ve kültürüne yapılan baskı ve haksızlıklar neticesinde PKK’nin ideolojik alanına itilen bu halk, son 30-35 yılda bir anda kendini Kürt halkının kanından beslenen bir vampirin kucağında buldu. Ve kucağına itildiği gücün kendisinin hamisi olduğu telkinlerini yakınlardan ve uzaklardan terennüm edilen ninniler eşliğinde dinledi.

 

Pkk tamda halkı kucağında uyuttuğunu sanmışken, Kobaniye destek adıyla 6-8 Ekimde katliamlar talanlar ve tamamıyla halkı sindirme harekatı yaşandı, halkın gözüne PKK’nin vampir dişleri bir göründü, hayal meyal esti geçti. Vampir dişlerin görünümü tüm halk tarafından görülmedi veya görülenlere inanılmak istenmedi. Derken Cizre’de dindar halka yapılan saldırılar vampirin gerçek yüzünü ve kanlı dişlerini, bu sefer halktan gizleyemedi. Çünkü vampirce saldırı günün aydınlığında ve 8-10 saat kadar sürmüştü.  

 

 

Sistem tarafından bir asırdır ötekileştirilen bölge halkı, diğer tarafta 30-35 yıldır kendi adına mücadele ettiğine inandırıldığı yapının, aslında kendi kanından beslenen bir vampir olduğu gerçeği karşısında başı dönmüş olarak yalpalıyor. Elinden tutacak samimi bir el bekliyor.   

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *