0

 

                15 Temmuz mel’un ve meş’um darbe ve işgal girişiminin üzerinden bir yıl geçti. Lakin etkileri hala taptaze ve hergün 15 Temmuz’la ilgili bir şeyler yazılıp çiziliyor, mahkeme süreçleri bizi her gün o günlere götürüyor.

                Gezi olayları başladığında sol medya “Gezi Ruhu” diye bir tabir kullanmıştı. Olanı yıkmayı, yerine olmazları ikame etmeyi amaçlayan bu şirretli ruh, ülkeyi neredeyse büyük bir kaosa sürükleyecekti. Gezi Kalkışmasının devamı niteliğinde olan 15 Temmuz darbe girişimi Müslüman Milletimizin büyük karşı direnişi ile akamete uğramış ve geriye destansı bir mücadele kalmıştır.

                15 Temmuz’un birinci yıl dönümünde de aynı heyecanı bir kez daha yaşadık. Ülke genelinde, her yaş ve cinsiyette insanımızın bir yıl önce kazandığı zafere tekrar sahip çıkması, bu direniş ruhunun artarak devam ettiğinin en güzel göstergesidir. Diğer milli bayramlara nispeten halk büyük bir fedakârlıkla şehitlerine, gazilerine, ülkesine ve geleceğine sahip çıkmaktadır. Dayatma bayramlardaki kasvetli resmi havanın olmaması halkın daha çok sahiplenmesine neden olmaktadır. Dileğimiz aynı ruhun önümüzdeki yıllarda da devam etmesi ve bu günün sadece resmi protokolün katılımının olduğu bayramlara dönüşmemesidir.

                Bu günün önemli bir özelliği de görsel ve sosyal medyanın desteği ile olan her şeyin aynı anda tüm halk kesimine ve dünyaya duyurulmasıdır. Düşünün Cumhuriyet döneminde olan bir olayın bir köyde bulunan Ahmet amcaya ulaşması için kaç ay geçmesi gerekiyordu? O bilgi oraya ulaşana kadar kaç süzgeçten geçiyordu? Ve bu bilginin doğruluk payı ne kadar olurdu? Şimdi ise en ucra mezradaki insanımız her şeyden anında haberdar olmakta, kendine göre yorumlayabilmekte ve bundan aklınca sonuçlar çıkarabilmektedir. Ülkemizde kutlanan bayramların nasıl ve kimler tarafından bayram ilan edildiği konuları da hala tartışmaya açık bir konudur daha doğrusu tabu olan bir konudur.

Peki, bu ruhun diri kalması için ne yapılmalı? Bu gününü milletin gönlünde aynı heyecanla yer etmesinin devamını sağlamak için, resmi ve dayatmacı ritüellerden uzaklaşmak gerekir. Halk bu kutlamalarda kendini görmelidir. Sadece elitlerin yer aldığı, protokol kurallarının uygulandığı, devlet erkanının el üstünde tutulup halkın dışlandığı bir kutlama birkaç sene sonra eziyete dönüşmeye başlar. Aynı şekilde 15 Temmuz’u meydana getiren ve temeli İslam ve iman gücü olan halkın dinin duygularının daha çok beslenmesi gerekir. FETÖ ile mücadele adı altında bütün İslami oluşumlar ve cemaatler potansiyel tehlike olarak görülüp dışlanırsa, ortada bu ruhu meydana getirecek kimseyi bulamazsınız. Bunun için FETÖ ile mücadele ince elenip sık dokunmalı, adalet kavramı zedelenmemeli, bilerek veya bilmeyerek haksızlığa uğramış olan varsa kısa sürede mağduriyeti giderilmeli, küskünlükler bertaraf edilmelidir. Bu tür davaların uzun süreye yayılması olası mağdurların sayısını artıracak ve toplumda biriken memnuniyetsizlik 2019 ‘da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yansıyacaktır. Yüzde 51’lik baraj artık çantada keklik değildir.

Bu süreçte AK Partiye düşen önemli hususlardan biri de toplumla olan bağlarını güçlendirmesidir. Toplumun bütün kesimlerinin dertlerine ortak olunmalı, partiye gidenler karşılarında bir muhatap bulmalı, sorunları dinlenilmeli, çözüm varsa çözümler bulunmalı, mağdurlara sahip çıkılmalıdır. İl Yönetimi sırça köşklerden inmeli, sadece çevrelerini kuşatanların istekleri ve yönlendirmeleri doğrultusunda değil, dostlarının acı da olsa tavsiyelerine kulak vermeli, eleştirilere açık olmalıdır. Yapılan atamalarda eş-dost ahbap zehirli denkleminden uzaklaşılmalı, ehliyet, liyakat ve sadakat unsuru ön planda tutulmalıdır. Tabanın Erdoğan’a olan sevgi ve bağlılığı kendi menfaatleri için kullanılmamalıdır. En önemlisi de taban küstürülmemeli, dinleri, vatan ve değerleri için her türlü fedakarlığı yapmaktan çekinmeyen ancak yeri geldiğinde en arkalara itilip horlanan büyük kesimlerin bu süreçte gönülleri kırılmamalıdır.

Her türlü baskı ve şiddeti göğüsleyerek AK Parti’yi iktidar yapan bu halk, zor durumda kaldığında desteğini çekmek durumunda da kalabileceği unutulmamalıdır. Ancak o zaman olan bütün ülkeye olur, belki de emperyalistlerin ve İslam düşmanlarının yüzyıldır özledikleri kara tabloya kavuşurlar.

Rabbim hepimize basiret nasip etsin, geçici dünya metaını kalıcı ahret nimetleriyle değiştirenlerden eylemesin, bizleri hak yolda sabit kılsın.

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *