0

 

Önümüzdeki Cuma günü (bir sıkıntı olmazsa inşallah) tüm çocuklarımız karnelerini alacaklar. Dağıtılacak olan o karnelerin sahipleri, kuşkusuz velilerdir.

Dağıtılacak olan karnelerin sahiplerinin veliler olduğunun resmini en güzel şekilde ifade eden bir film vardı. Yıllar önce Hababam Sınıfında Mahmut Hoca karakterini canlandıran Münir Özkul, çok güzel bir şekilde izah etmiş, anlayabilmemiz için yeterli dersleri nazarımıza vermişti.

İzlemeyenimiz yoktur diye düşünüyorum. Hatta çoğumuzda da daha anlatmadığım halde o sahne hafızalarımızda canlanmıştır da... Neydi o meşhur sahne, anlatalım ki unutanları da hafızasında canlansın.

Karne günü, Mahmut Hoca tüm velileri çağırtıp karneleri bizzat onlara vermiş ve şöyle demişti. “Bu gün sizleri burada- çocuklarınızın sınıfında ağırlıyoruz. Belki bazılarınız bu sınıfı yeni görmüş, hatta bazılarınız da bu okula yeni gelmişsinizdir.”

“Bu gün çocuklarınızın karne günü… Ve hepinizde birazdan şahit olacaksınız ki hepsinin notları düşük. Tabi çocukların haylazlıkları, ders çalışmamaları olduğu gibi, belki bizler de iyi bir eğitimci sayılmayız. Ama sizlerin bu konuda hiç mi sorumluluk payınız yok. Şimdiye kadar yeterince ilgilindiniz mi onlarla, Şöyle geriye bir bakınız ta ilkokul zamanlarına kadar, acaba çocuklarınla ne kadar ilgilendiniz. Onları anlamaya, dertlerine çare olmaya çalıştınız mı?”

“Bir çocuk eline çanta verilerek okula yollanmakla, cebine birkaç kuruş sokuşturmakla eğitilmez! Daha doğrusu anne ve babanın sorumluluğu burada bitmez! Bu nedenle; tembel çocuk, hatalı çocuk, haylaz çocuk yoktur. Hatta suçlu, hatalı anne - babalar vardır. O yüzden karneleri çocuklarınıza değil, karnelerin asıl sahibi siz anne babalara vermek istedim.”

Bence Mahmut Hoca çok güzel sıralamış veliler olarak sorumluluklarımızı... Şu kanıya varalım ki, o karnelerin sonucu neyse bilelim ki, o sonuçlar tamamen bizlerin karne notlarından ibarettir. Bizim buralarda şöyle bir söz dillendirilir. Çocuk iyi not almış ise babasının oğlu-kızı, kime çekmiş ki denilerek övülür. Yok, eğer kötü almış ise ne biçim evlatsın, ya da senin arkadaşların takdirler getirirken senin notlara bakmaya utanıyorum denilerek yerilir. Her iki bakış açısı da yanlış ve yanıldığımızı da kabul etmemiz gerekir.

Karne iyi ise ilgilenmişiz demektir ve aynı karne bizim için de geçerlidir. Çocuğumuzla, öğretmenleriyle ve çalışma ortamıyla ilgili isabetli paslaşmalar yapmış oluyoruz. Yok, eğer zıttı yani kötü ise karne sadece bizim için geçerlidir. O karnenin çocukla yakından uzaktan alakası yoktur. Alınan zayıfların hiç birisini o çocuk hak etmemiştir. Çocukla ilgilenilmemiş, okulda durumu sorulmamış, hiçbir öğretmeniyle istişare edilmemiş, ders çalışma ortamı hazırlanılmamış ise, çocuk başarılı olamaz, yüksek not getiremez.

Yazıktır, günahtır. Çocuklarımızın daha geleceklerinin başlangıcındayken zekâlarıyla alay ederek, küçük düşürerek rencide edip, hayallerini karartmayalım. Sahipsiz bırakmadan sahip çıkalım. Destek vererek zayıfların girdabında onları yalnız bırakmadan, gerçek ve bilinçli veliler olarak elimizi uzatalım.

Şayet şimdiye kadar çocuklarımızı öylece sahipsiz bırakmışsak dahi, bundan sonra uyanalım el birliğiyle başarılara imza atalım. Başarı; birlikten, uyumdan ve çalışılabilen ortamdan gelir şüphesiz.

 

Çocuklarımıza komşunun çocuğundan daha çok güvendiğimiz günlerin yakın olması ümidi ile...

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *