0

 

 

Siyer sınavına günler kaldı. Maşallah sadece Batman’da on binlerle ifade edebileceğimiz insan siyer sınavına hazırlık için harıl harıl çalışıyor. Her evde o okunuyor. Her evde ondan bahsediliyor. Kardeşlerimizin elinden onu anlatan kitaplar düşmüyor.

Evet, Peygamberimizi ne kadar okusak azdır. Çünkü ona muhtacız. Onun örnek hayatına muhtacız. O nasıl bir insandı? Bunu bilmek için çalışmamız lazım.

Asr-ı Saadeti anlatan, Resûlüllah Aleyhisselâmın hayatını konu edinen tarafsız tarihi kaynaklara baktığımızda karşımıza bir sevgi, şefkat, merhamet, adalet, sabır, tevazu ve doğruluk abidesi çıkmaktadır. Dost ve düşmanlarını hayran bırakan bir ahlak abidesi...

O, ince ruhlu, duygu yüklü bir babaydı.  Sevecen, affedici, anlayışlı bir kocaydı... Aile fertleri, onun yakınında yaşayanlar, dostları, ashabı aşkla, tutkuyla bağlıydılar ona. Onun varlığı en zor anlarında, en çileli, acılı zamanlarında dostları için bir teselli kaynağıydı. Gülümseyen dudakları, huzur dolu, sevecen bakışları ümit saçardı, hayat dağıtırdı etrafına...

Tevazunun, alçak gönüllülüğün, sadeliğin kaynağıydı. Her söz ve davranışı tevazunun müşahhas birer şekliydi. Yoksullar gibi giyinir, yoksulların yediğinden yerdi. Devlet başkanıydı. İslam ordusunun başkomutanıydı. Devlet hazinesinin, beytülmalin anahtarları onun elindeydi. Ama o açlıkta karnına taş bağlayarak dolaşır, vücudunda iz bırakan, keçi kılından yapılma kaba kilimlerin üstünde uzanırdı.

Onun şefkat ve merhameti dillere destandı. O bir şefkat ve merhamet Peygamberiydi! Asla intikam almazdı. Kin ve nefretin yeri yoktu onun kalbinde... Eline fırsat geçince hemen düşmanlarını bağışlar, teslimiyetlerini aşkla kabul eder, hidayete erdikleri için sevinir, onları bağrına basardı. Onu yurdundan kovan, dünyayı ona dar eden, savaş meydanlarında onun gözleri önünde ashabını şehid eden en azgın müşriklere dahi beddua etmemez, hidayetleri için dua ederdi.

O bir sevgi peygamberiydi! Ashabının üzerinde titrerdi. Dostlarının hatalarını görmezden gelir, ayıplarını örterdi. Bir baba şefkatiyle davranırdı yarenlerine... En küçük sorunlarıyla bile ilgilenir, çözüm bulmaya çalışırdı. Onların acı ve sevinçlerine ortak olurdu. Kendisi yemez onlara yedirir, kendisi giyinmez onlara giydirirdi. Çocuklarla çocuk olur, büyüklerle büyük... Diz çöker, çocukların saçlarını okşar, onlarla arkadaşça konuşurdu. Yaşlı ve hastaları ziyaret eder, gönüllerini hoşnut edecek hediyeler götürürdü.

Onun gibi şefkatli bir baba, onun gibi anlayışlı bir koca bulunmazdı yeryüzünde. Kızı Fatıma (r.a) ziyaretine geldiğinde önünde ayağa kalkar, kendi yerine oturturdu onu. Gittiği zaman da dışarı kadar uğurlar, hayır dualarda bulunurdu. Gülümseyerek konuşurdu ev halkıyla. Ev işlerinde onlara yardımcı olurdu. Elbisesini bazen kendisi yıkar, söküklerini dikerdi. Hanımlarının kaprislerine göz yumar, hoşgörüyle davranırdı onlara. Torunlarını sırtına bindirir, onlarla güreşir, çocukça oyunlarına iştirak ederdi.

Asla büyüklük taslamazdı. Konumuyla gururlanmazdı. Onun heybetinden heyecana kapılanlara sevgiyle bakar, omuzlarını okşayarak veya mübarek ellerini yavaşça göğüslerine dokundurarak “Sakin olun! Ben de sizler gibi Allah’ın kuluyum. Abdullah’ın, Amine’nin yoksul yetimiyim!” derdi.

 

Evet! O yumuşak huylu, güzel ahlaklı, sevgi çağlayanı bir nadide varlıktı. Lakin onun bu yönü zulüm ve zalime boyun eğdiği, kötülük odaklarına sessiz kaldığı anlamına gelmez. O, sevgi ve barış peygamberi olduğu kadar direniş ve cihat Peygamberiydi de... Haksızlığa kesinlikle tahammül etmezdi. Halkları ezen, halkları kendilerine kul yapmak isteyen, heva ve heveslerini Allah’ın hak dininin yerine ikame etmeye kalkışan, Allah’a ve tevhide düşmanlık yapan zorba güçlerle korkusuzca savaştı. Her zaman ezilenlerin dostu oldu. Şirk taraftarlarının uzlaşma çağrılarını elinin tersiyle itti. Allah’ın hâkimiyeti dışındaki egemenlik iddialarına kesinlikle hoşgörü göstermedi.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *