0

 

Mustazaflar camiası büyük acılar çekti, zorlu sınavlardan geçti, şehitler kazandı, nice evladının muhacerat ve zindanlarda bir ömür acı ve çile çektiğine şahit oldu. Allah’ın rızasını gözetmenin, ilahi davaya sahip çıkmanın, ezilen Müslüman halkın sesi ve savunucusu olmanın, Kur’an ve sahih sünnetten taviz vermemesinin, her zaman hakkı ayakta tutup batıl karşısında dik durmasının bedelini ağır ödedi. Dağların bile belini bükecek, gençleri yaşlandıracak imtihanlarla karşılaştı. Bütün bunlar imanının, ihlâsının, samimiyetinin, hakkaniyetinin ispatı oldu bu aziz camianın.

Mazlumca katledilen şehitlerin pak kanları, karanlık zindanlarda mü’min yüreklerden yükselen acı dolu haykırışlar, feryatlar; çocukluklarını, bayram sabahlarını ya zindan kapılarında ya da şehit babalarının mezarları başında geçiren gencecik insanların kurumayan gözyaşları, evlatlarına hasret giden pir-i fani babaların ve annelerin dudaklarından eksik etmediği dualar ve fedakâr, çilekeş, yüce gönüllü bacıların kendilerine şiar edindikleri sabr-ı cemil; evet, bütün bunlar büyüttü, güçlendirdi ve bugünlere getirdi bu Muhammedi camiayı…

Mustazaflar camiası acı çeken evlatlarını unutmadı, gencecik girdikleri zindanlarda yaşlanan Yusufilerini hep minnet ve gıptayla andı. Şehitlerinin varlığı bu camia için hep onur ve şeref kaynağı oldu. Ve asla da unutmayacak şehitlerini, Yusufilerini…

Neden bunları hatırlattım? Çünkü dindar olduğunu söyleyen, mazlumların sesi olma iddiasındaki bu hükümetin zamanında da Mustazaf camia acı çekmeye, evlatları için ağlamaya devam ediyor. Bu Muhammedi camianın anaları, kadınları, çocukları evlat, kardeş, eş ve babaları için ağlamaya devam ediyor.

Hayatının baharında tağutun zindanlarına giren ve orada yaşlanan, saçlarını ağartan Hüseyin Akbalık ağabeyimizin acıklı şehadeti yüreklerimizdeki acıyı tekrar şahlandırdı. Hala zindanlarda acı çeken kardeşlerimizin dramı tüm canlılığıyla yüreklerimizi bir kez daha yaktı. Birçoğumuzun bittiğini sandığı acılarımızın, hüzünlerimizin, çilelerimizin, imtihanımızın hala nice anayı ağlattığını, bacı ve eşleri gözyaşına boğduğunu, çocukları boynu bükük bıraktığını gördük. Bunu yüreğimizin derinliğinde hissettik.

Ama olsun! Değil mi ki bu yol Peygamberlerin, Ehl-i Beyt’in, seçkin Ashabın, velilerin, salihlerin yoludur, sonu cennetle bitecek bir kutlu yürüyüştür; bu yolda acı çekmek mü’min için bir zillet değil, izzet ve iftihar vesilesidir.

 

Allah şehitleri ve Yusufileri en iyilerimiz arasından seçti. Çile iyileri bulur hep. Rabbimiz en çok peygamberleri, velileri ve salihleri imtihan etti ve ediyor. Hüseyin gibi kardeşler en iyilerimizdi. Peygamberin dostları bu bilinçle yaşadılar. Asr-ı Saadetteki Müslüman kadın ve erkekler hep bu bilinçle hayata, olaylara baktılar. 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *