0

 

                Bir 24 Kasım Öğretmenler gününü daha geride bıraktık. 12 Eylül yönetiminin ülkemize hediyesi olan bu günün öğretmenlere nasıl faydası olabileceğini anlamak zordur.

                Özellikle anaokulu ve ilkokullardaki öğrencilerin öğretmenlerine gönüllerinden kopan ve gerçekten de bazen duygusal değeri olan birkaç hediye, ya da imkanı olan okul idarelerinin öğretmenlerine yapabilecekleri birkaç ufak jestten başka diğer günlerden hiçbir farkı yok. Tabii alışagelmiş çelenk sunma, belki birkaç konuşma, birkaç şiir vs.

                Oysa öğretmenlerin dile getirilmeyen ya da dile getirilse de pek önemsenmeyen sorunlarının olduğu muhakkaktır. Öncelikle öğretmenler, yargıçların vicdan ile cüzdan arasında sıkışmış olması gibi öğretmenler de cüzdan ile tahta arasında sıkışmışlardır. Ek ders alamayan öğretmenlerin özel ders verme istekleri, kurslarda görev alma ve cüzdanlarındaki açıkları bununla kapatma istekleri, kışkırtılmış veli ve öğrenci istekleri ile bastırılmış öğretmenlik duyguları arasında gidip gelen bir yelpaze.

                Başarısı görünmeyen, başarısızlığı ise projektörlerle ışıklandırılan öğretmen, kendini kabul ettirme, gerçek hayat ile sanal hayat arasında gidip gelmektedir. İlkokul birinci sınıftaki çocukların elinde akıllı telefon ile öğretmen hatası avcılığı yapan bir nesil ile nereye varabileceğinin hesabını yapmaktadır.

                Diğer bir öğretmen zümresi de idarecilerdir. Yüklendikleri işin sorumluluğu altında ezilen, öğretmen, öğrenci, veli, milli eğitim, bakanlık, hizmetli altıgeninde bütün köşeleri dengelemeye çalışan yöneticiler gerçekten zorlu şartlar altında çalışmaktadırlar. Okulların en temel sorunu olan temizlik sorunu bile çözülemeyen, milli eğitimin bu konuda nedense destek vermediği idareciler bu yükün altında ezilmektedirler. Kocaman binaları iki hizmetli ile temiz tutmaya çalışan okul müdürleri, kırılan camları, bozulan muslukları, yanmayan lambaları, patlayan kalorifer borularını, tebeşiri, temizlik malzemesini nasıl temin ettiğini kimse sormaz. Özellikle ilkokul ve ortaokulların belirli bir bütçeleri olmaması bu sorunların katlanarak büyümelerine neden olmaktadır. Bu durum lüks evde oturup da bir geliri olmayan bir adamı andırmaktadır.

                Yetkililer de bu konuda maalesef desteklerini esirgemektedirler. Milli Eğitime sorun götürmeyen yöneticiler makbul yöneticilerdir. Sorunu çöz de nasıl çözersen çöz, ama bunu yaparken de pot kırma, basına malzeme verme, üst yöneticileri kızdırma.

                Batman Milli Eğitimi genç ve dinamik bir yönetici kadrosuna sahiptir. Okul yöneticilerinin büyük çoğunluğunun fedakârca çalıştığı bir gerçek. Lakin bu çalışmanın sonuçlarını kısa sürede almak kolay değil. Bu genç ekibi teşvik etmek, motivasyonunu artırmak ve projelerine destek vermek de milli eğitim yöneticilerine düşmektedir. Ancak sahadan gelen tepkiler bu konuda sorunların varlığını göstermektedir. Bu sorunları araştırmak, tespit etmek ve erken tedbir alıp büyümeden çözmek de üst yöneticilerin işi olsa gerek.

                Bu sorunları ötelemek ya da görmezden gelmek, birilerini kızdırmamak için ses çıkarmamak ileride daha büyük sorunları beraberinde getirir.

 

                Bu vesile ile tüm öğretmenlerimize aileleri ve öğrencileriyle mutlu bir hayat temenni ederim. 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *