PKK’nin dindarlıklarından, dini kimliklerinden ötürü
Müslümanları katletmesi 6-8 Ekim olaylarıyla sınırlı değil. PKK, kurulduğu
günden beri İslam’a ve Müslümanlara düşmanlığı kendine şiar edinmiş ve en büyük
hedefi Kürt illerinin İslami yaşantıdan arındırılması olmuştur. Bu İslam
düşmanı örgüt kırk yıldır bu hedefinden en küçük bir sapma göstermemiş ve
fırsatını buldukça Müslümanlara karşı vahşi yüzünü göstermiştir.
Kuruluş amacı İslam düşmanlığıdır bu örgütün çünkü. Kürt
halkının haklarını savunma bahanesiyle varlık sahnesine adım atan bu örgütün
asıl kurucuları, efendileri, Batılı güçler, Amerika ve İsrail, bu örgüte
İslam’la savaşma, Kürt halkını İslam’dan uzaklaştırarak Batılılaştırma,
seküler, laik bir halka dönüştürme görevi vermiştir. PKK efendilerini mahcup
etmemiş, verilen sınırsız desteğin hakkını vererek Kürt halkını İslam’dan
uzaklaştırma konusunda büyük başarılar elde etmiştir. Kendisine direnenleri
veya Müslümanca yaşamayı arzulayanları ise vahşice katletmekten çekinmemiştir.
Bugünlerde 6-8 Ekim şehitlerini anıyoruz. Ancak şehitlerimiz
sadece 6-8 Ekim şehitlerinden ibaret değil.
Sadece dindar oldukları için, zalimlere boyun eğmedikleri
için, Müslümanca yaşamayı dert edindikleri için Allah’tan başkasına kul olmayı
reddettikleri için, Rabbimiz Allah’tır dedikleri için PKK tarafından katledilen
yüzlerce, belki de binlerce şehidimiz var. Dağlara kaçırılıp işkencelerle
katledilen köy imamları mı deseniz, dükkânlarında saldırıya uğrayıp infaz
edilen esnafımız mı deseniz, akşama kadar tablasının peşinde dolaşan yoksul,
küçük yaştaki çocuklarımız mı deseniz, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz,
memurlarımız mı deseniz? PKK’nin dindar oldukları için katletmediği kim var ki?
Namaz kıldığı için acımadan kurşuna dizdikleri mazlum çobanlardan tutun da
evlerinde otururken atılan roketlerle katledilen kadınlara, yollara döşenen
mayınlarla parçalanan nice masum insanlara kadar… Bu örgütün zulüm ve günah
defteri o kadar kabarık ki…
Özellikle doksanlı yıllarda gücünün zirvesinde olan ve
devleti ele geçirmiş karanlık yapılardan da destek alan bu örgüt dindarlara karşı
o kadar acımasızdı ki… Camide namaz kılan Müslümanları kurşuna dizmekten
çekinmiyordu. Evinde, Ramazan ayında Kur’an okurken Müslümanları şehit etmekte
bir beis görmüyordu. Hatta PKK’li baba dindarlara yetişti diye çocuk yaştaki
oğlunun kafasına silahı dayayıp onu katlettiği zaman bu onların gözünde normal
bir eylem olarak görünüyordu.
Onlara göre din afyondu. İnsanları köleleştiren bir
uyuşturucuydu. Kürtler din yüzünden geri kalmıştı. Dinin kökü kazınmalıydı,
dindarlar yok edilmeliydi. Namaz kılmak, Kur’an okumak, oruç tutmak, kısacası
dindar olmak Kürdistan’ın bağımsızlığı yolundaki en büyük engellerdi.
6-8 Ekim vahşeti bize gösterdi ki PKK’nin zihniyeti aynı.
Kırk yıldır İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlığında en ufak bir değişim
olmammış.
PKK’yi şehitlerimizin kanlarının bereketi durdurdu. Biz bu
gün bu katillerin köleleri haline gelmemişsek, bunda İslam şehitlerinin
direnişinin payı çok büyüktür. Bugün geleceğimizden umutluysak, aydınlık
yarınların beklentisi içindeysek şehitlerin sayesindedir.
Şehitlerimiz yollarımızı aydınlatan kandillerimizdir. Bu
kandiller sönerse karanlıkta kalırız. Onlar imanları için, dinleri için,
namusları için, tesettürleri için canlarını verdiler. Bize düşen bu
şehitlerimizin aziz hatırlarını hep canlı tutmaktır. Onlar bizim erkeklerimizin,
çocuklarımızın ve bacılarımızın rol modelleri olmalıdırlar.
Diyarbakırlı Yasinleri unutmamalıyız… Baba kurşunuyla can
veren Nusaybinli Küçük Alileri de unutmamalıyız… Yoksul tablacı, mazlum şehit,
Kızıltepeli Küçük Ahmetleri de… Hatıraları hep canlı olmalı…