İmam Hatip-Der tarafından
“şehadet ayı şubat ayı" dolayısıyla İl Kültür Merkezi konferans salonunda
düzenlenen “Gençlik ve Şehadet” temalı program, yoğun katılımla gerçekleşti.
Programın düzenlendiği salonda,
6-7 Ekim'de PKK'liler tarafından katledilen Yasin Börü ve arkadaşları ile Susa
şehitleri ve İslam şehitlerinin resimlerinin asıldığı görüldü.
Sunuculuğunu Muhammed Enes
İmir’in yaptığı program, Hüseyin Cihangir’in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle
başladı.
“ŞEHADET İMANIN ÖNÜNE KONULAN
BARİKATLARI KANLA YIKMA GÖREVİDİR”
Programın açılış ve selamlama
konuşmasını yapan Avukat Cihat Altun, her yıl şubat ayının şehadet ayı olarak
kutlandığını, bu münasebetle İslam şehidlerinin rahmetle yad edildiğini
anımsattı.
Mücadeleleriyle tarihe iz bırakan
birçok müstesna şahsiyetin bu ayda şehid olduklarını vurgulayan Altun, “Hasan
El-Benna, Malcolm X, İzzettin El-Kasam, Abbas Müsavi, İskilipli Atıf Hoca, Şeyh
Said, Metin Yüksel ve Molla Zeki bu müstesna şahsiyetlerden bazılarıdır.
Şehadet, imanın önüne konulan barikatları kanla yıkma görevidir. Şehadet,
zalimin yüzüne vurulan ‘sana teslim olmayacağız’ tokatıdır. Şehadet, zillet ve
teslimiyet çağrılarına karşı iman bayrağını kaldırmadır. Şehadet, şirkin
tevhidi boğmaya çalıştığı bir anda Allah-u Ekber feryadıyla iman edenlerin
sinesini dirilten kurtarıcıdır. Şehid, ‘Kâbe’nin Rabbine ant olsun ki ben
kurtuldum’ deyip düşmanını hayretler içinde bırakıp Rabbine uçan Amr Bin
Süheyl’di. Şehid, ona cennete gir denildiğinde ‘keşke kavmim bilseydi’ deyip
cennete kanatlanırken bile kavmine hidayet olmak isteyen Habib-i Neccar’dı.”
ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmasının ardından
İslam şehidlerini konu alan sinevizyon gösteriminden sonra ilahi ses
sanatçıları İslam şehidleri üzerine ezgiler seslendirdiler. Ardından şiir
dinletisinin yapıldığı programda konuşmasını yapmak üzere mikrofona gelen
İTTİHADUL ULEMA Üyesi Molla Mehmet Ali Altun, şehadet makamının önemine vurgu
yaptı.
“ŞEHİT BÜTÜN KÜFÜR DÜZENLERİNİN
OYUNLARINI VE TUZAKLARINI BOZAN YİĞİTTİR”
İslam şehitlerinin Müslümanların
iftiharları olduğunu söyleyen Altun, “Şehidin misyonu ve davası öyle mukaddes,
öyle mübarek ve öyle büyük bir davadır ki Cenab-ı Allah hususi ve özel olarak
şehitlere imtiyaz tanımıştır. Biz dünyanın kirli sokaklarında yürürken şehidler
kol kola cennet sokaklarında yürürler. Şehitlerimiz iftiharlarımızdır.
Şehitlerimiz gurur kaynağımızdır. Şehitlerimiz izzet sancağını
taşıyanlarımızdır. Şehitlerimiz bizleri gaflet uykusundan uyandıran bir sestir.
Şehit bizim için güçtür, kuvvettir ve izzettir. Şehit bütün küfür düzenlerinin
oyunlarını ve tuzaklarını bozan yiğittir.” dedi.
“YERYÜZÜNÜN PEYGAMBERLERDEN SONRA
EN AKILLI, EN ZEKİ İNSANI ŞEHİDLERDİR”
Ancak şehadetin insanı selamete
götürebileceğine işaret eden Altun, “Hakikaten eğer mektebinde şehadet olan bir
milletsek biz özgürlüğü iliklerimize kadar yaşayan insanlarız demektir. Çünkü
şehid yeryüzünün en özgür insanıdır. İddia ediyoruz yeryüzünün Peygamberlerden
sonra en akıllı, en zeki insanı şehidlerdir. Şehid bilerek yaşayandır, bilerek
ölendir ve bilerek ölüme koşandır. Şehid fani olan ömrünü, nefsini, bedenini,
kanını ebedi bir âlemle değiştirecek kadar zeki, cesaretli ve dünyaya sırtını
dönen bir yiğittir. Bizler şahadeti gücün kaynağı olarak görmek zorundayız.
Eğer özgürlük, saadet ve Allah’ın rızasını istiyorsak şehadet gömleğini
giymemiz gerekir. Çünkü şehadet öyle bir gömlektir ki layık olana, isteyene,
ceht ve gayret edene, İslam’ı kendisine dert edinene, İslam’ı kendilerine dava
olarak kabul edenlerin giydiği bir gömlektir. Biz bu sokakları kirlenmiş
günahlarla, iffetsizliklerle, zulümlerle kirletilmiş bu dünyadan ancak
şehadetin bizi selamete götüreceğine inanmamız gerekir.” diye konuştu.
Konuşmanın ardından program yapılan dua ile son buldu. İLKHA





