İran'ın Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği, 22 Ekim 2024 Çarşamba günü Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'ne hitaben bir mektup yazdı.
Mehr'e göre mektupta işgal rejiminin Filistin halkına yönelik ırkçı politikalarını ve apartheid suçlarını incelemek ve ele almak üzere özel bir komite kurulmasını talep edildi. Bu talep, 17 Eylül 2024 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10. acil özel oturumunda İsrail rejiminin işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikalarının ve eylemlerinin hukuki sonuçlarının değerlendirilmesine ilişkin karardan sonra gündeme getirildi.
İran temsilciliği, bu yazışmada işgal rejiminin apartheid suçlarına dair kanıt ve belgeleri sundu. Bu talebin, işgalin Yahudi yerleşimcilerine özel haklar ve ayrıcalıklar tanıyan ikili bir hukuk sistemi oluşturduğunu, Filistinlilerin ise katı askeri yasalara tabi olduğunu gösteren kanıtlara dayandığı belirtildi. İran, bu ayrımcı ve ırkçı sistemin uluslararası düzeyde ele alınması gereken bir apartheid suçu olduğunu vurguladı.
Sunulan belgeler arasında, Filistinlilerin topraklarının geniş çapta gasp edilmesi örneği öne çıktı.
İran mektubunda, 'Toprak gaspına ek olarak, israil rejimi Batı Şeria ve Gazze'nin su kaynaklarını da yağmalayarak bunları yerleşim yerlerinin geliştirilmesi için kullanmaktadır. israil, Filistinlilere ait yeraltı sularının yüzde 90'ını çıkarmakta, Filistinliler ise bu kaynakların sadece yüzde 10'undan faydalanabilmektedir. Ayrıca İsrail, askeri emirlerle Filistinlilerin Ürdün Nehri gibi su kaynaklarına erişimini engellemiş ve 2009-2019 yılları arasında Filistinlilere ait 547 su ve sanitasyon yapısını yıkmış veya el koymuştur. Bu dönemde, Batı Şeria'daki İsrailli yerleşimcilerin su tüketimi Filistinlilerin dört katı olmuştur.' ifadelerine yer verildi.
İran'ın Daimi Temsilciliği, işgal rejiminin Filistinlilere inşaat izni verme konusunda uyguladığı kısıtlayıcı yasalara da dikkat çekerek son yirmi yılda Filistinliler tarafından yapılan binlerce inşaat izni başvurusundan sadece 245'inin onaylandığını ve bunun toplam başvuruların yüzde 4'ünden azını oluşturduğunu belirtti. Buna karşılık, 2009-2020 yılları arasında Batı Şeria'da siyonist yerleşimciler için 23 binden fazla konut birimi inşa edildi.
Bu yazışmada İran, sunulan kanıtların işgal rejiminin bir dizi ayrımcı ve ırkçı politikayı uygulayarak, Uluslararası Apartheid Suçlarını Bastırma ve Cezalandırma Sözleşmesi'nin 2. maddesi uyarınca, 'insanlık dışı eylemler' işlediğini gösterdiğini vurguladı.
Bu eylemler arasında mülksüzleştirme, su ve hizmetlere erişimden mahrum bırakma, yapıların yıkılması ve ayrımcı yasaların uygulanması gibi suçlar, açıkça apartheid suçları olarak tanımlanıyor.
İran, söz konusu belgeleri Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi'ne göndererek, bu apartheid rejiminin sona erdirilmesi ve sorumlularının yargılanması için uluslararası düzeyde ciddi bir takibat yapılmasını talep etti.