Batman Belediyesi’nden Sahte Makbuz Açıklaması
Batman Belediyesi’nden Sahte Makbuz Açıklaması
İçeriği Görüntüle

HÜDA PAR, iç gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmede ekonomik sistem ve yüksek sınav ücretleri konularını masaya yatırırken dış gündem değerlendirmesinde ise Afganistan'daki saldırılar, işgal rejimiyle normalleşme adımları ve Büyük Dönüş Yürüyüşü başlıklarında önemli görüşleri dile getirdi.

TÜİK'in şubat ayı itibariyle açıkladığı ithalat ve ihracat istatistiklerine dair görüşlerin sunulduğu değerlendirmede, bir İslam ülkesi olan Türkiye'nin dış ticaretinin küresel sömürgeci ülkelerle olması eleştirildi.

"TÜRKİYE EKONOMİSİ YERLİ VE MİLLİ DEĞİLDİR"

Üretim ve ihracata dayalı yerli bir ekonomik sisteme geçilmesi tavsiyesinde bulunulan iç gündem değerlendirmesinde, "Her seferinde IMF gibi sömürgeci iktisadi kuruluşlarla çalışmak zorunda kalınmadığı ile iftihar ediliyor. Ancak yanı başımızda yer alan komşu Müslüman ülkelerle ticaret yapamayacak durumda olmamız görmezden geliniyor. Ekonomik sömürü sisteminin en büyük silahları olan temel ihtiyaçlarda dahi dışa bağımlı kalınması, faiz ile dolara olan mahkumiyet ve bankacılık sistemi Türkiye ekonomisinin de ana sacayakları halini almıştır. Dövizin günlük sert iniş çıkışları ile piyasaları rahatlatacak ekonomik düzenlemelerin uygulamaya konulamamasının nedeni yerli ve toplumumuza özgü bir ekonomik sisteme sahip olunmadığı içindir. Kabul edilmesi gerekir ki, Türkiye ekonomisi yerli ve milli değildir. İstisnasız her krizde, orta ve alt seviyedeki halk kitleleri daha da fakirleşip alım güçleri zayıflarken bankacılık sektörü ise astronomik kâr oranları ile her geçen gün devleşmektedir. Sahil-i selamete ulaşmak için üretim ve ihracata dayalı yerli bir ekonomik sisteme geçilmesi, küresel sermaye sisteminin cenderesinden kaçınılması gerekir." ifadeleri kullanıldı.

ÖĞRENCİLERDEN ALINAN YÜKSEK SINAV ÜCRETLERİ

Eğitim sisteminin bir türlü istenilen mecrada gitmediğine işaret edilen değerlendirmede, "Türkiye'deki eğitim sisteminin açmazlarından bir tanesi de sınav sisteminin bir türlü mecrasını bulmamasıdır. Neredeyse her yıl değişen sınav mevzuatı, genel anlamda eğitimin mecrasını bulmamasının bir sonucudur. Veli ve öğrenciler açısından önemli bir sıkıntı da sınavlardan alınan yüksek ücretlerdir. Velilerin ve eğitim camiasının bu yüksek sınav ücretlerine gösterdikleri tepki, elbette ki yerinde ve haklı bir tepkidir." denildi.

"SINAV ÜCRETLERİNİN MAKUL BİR SEVİYEYE ÇEKİLMESİ GEREKİR"

ÖSYM'nin devasa bir finans kuruluşuna dönüştürüldüğüne dikkat çekilen gündem değerlendirmesinde şu ifadelere yer verildi: "ÖSYM'nin 2018 yılı faaliyet raporuna göre kurum, yıl içinde merkezi sınavlardan 113 milyon 788 bin TL kâr elde etmiştir. ALES için 180, YDS için 240, YKS için de her oturumdan 50'şer TL ücret alınması, asgari ücretin açlık sınırı altında kaldığı ve bir milyon işsiz üniversitelisi olan bir Türkiye için ağır bir külfettir. Sınavların neredeyse tamamının merkezi sınav sistemi bünyesinde yapılması ve yerleşmelerin kahir ekseriyetinin zorunlu olarak sınavlara tabi tutulması, ÖSYM'yi aslında devasa bir finans kuruluşuna dönüştürmüştür. Bu ücretler nedeniyle oluşan toplumsal tepkilere ÖSYM'nin, girdilerin fazlalığını ve yüksek sınav maliyetlerini gerekçe olarak göstermesi kamuoyunu tatmin etmemiştir. İşsizlik oranlarının yüksek olduğu ve sürekli sınavların yapıldığı ülkemizde halkın gelir durumu göz önüne alınarak; sınav ücretlerinin ya devlet tarafından karşılanması ya da makul bir seviyeye çekilmesi gerekir. Sosyal devlet olmanın da gereği budur.” HABER MERKEZİ

Muhabir: Editör