İmtihan yeri olarak adlandırılan dünyada doğumdan ölüme
kadar olumlu olumsuz bir çok olay yaşamakta bazen yaşama dair umudumuz artarken
bazen de yaşadığımız travmalarım, olumsuzlukların etkisiyle içimize kapanır,
yaşamdan umut ve beklentimizi keseriz. Hayırlı olacağını düşündüğümüz bazı
olaylar gerçekleşmediğinde neden arar, üzüntüye kapılırız… Bazen hastalıklar,
ölüm, ayrılıklar, iş ve özel yaşamımızda bitmek bilmeyen sorunlar yaşamdan
umudumuzu kesmemize neden olur...
İşte o anlarda imdadımıza Secde Suresi'nin 17. ayeti
yetişir; '' Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için
saklanan göz aydınlıklarını bilemez.''
Allah (c.c.), bizi bizden daha iyi bildiğini hatırlatan ve
''her şeyde bir hayır vardır'' diyerek tevekkül ettiren Secde Suresi…
Secde Suresi Türkçe Meali
Elif Lâm Mîm
Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitab'ın indirilişi,
âlemlerin Rabbi tarafındandır.
Yoksa "Onu Muhammed uydurdu" mu diyorlar? Hayır o,
kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için,
doğru yolu bulsunlar diye Rabbin tarafından indirilmiş gerçektir.
Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde
(altı evrede) yaratan sonra da Arş'a kurulandır. Sizin için ondan başka hiçbir
dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?
Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler,
süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde ona yükselir.
İşte Allah gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç
sahibidir, çok merhametlidir.
O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da
çamurdan başladı.
Sonra onun neslini bir öz sudan, değersiz bir sudan yarattı.
Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için
işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
(Kâfirler dediler ki:) "Biz toprakta yok olduktan sonra
mı, biz mi yeniden yaratılacakmışız? Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkar
etmektedirler.
De ki: "Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı
alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."
Suçlular Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp,
"Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür
ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız" dedikleri
vakit, (onları) bir görsen!
Eğer dileseydik herkese hidayetini verirdik. Fakat benim,
"Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım"
sözüm gerçekleşecektir.
(Onlara şöyle denilecek:) "O halde bu gününüze
kavuşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmakta
olduklarınıza karşılık ebedi azabı tadın."
Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt
verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih
edenler inanırlar.
Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için
yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah
için harcarlar
Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için
saklanan göz aydınlıklarını bilemez.
Hiç mü'min fasık gibi olur mu? Bunlar (elbette) eşit
olmazlar.
İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için,
yapmakta olduklarına karşılık bir mükafat olarak Me'vâ cennetleri vardır.
Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan
her çıkmak istediklerinde oraya döndürülürler ve onlara, "Yalanlamakta
olduğunuz ateş azabını tadın" denir.
Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük
azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız.
Kim, Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatıldıktan sonra
onlardan yüz çevirenden daha zalimdir? Şüphesiz ki biz suçlulardan intikam
alıcıyız.
Andolsun, biz Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) vermiştik. Sen de
kitaba (Kur'an'a) kavuşma konusunda sakın şüphe içinde olma. Onu
İsrailoğullarına bir yol gösterici kılmıştık.
Sabredip âyetlerimize kesin olarak inandıkları zaman
içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler çıkardık.
Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, üzerinde ayrılığa düşmekte
oldukları şeyler konusunda onlar arasında hüküm verecektir.
Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri helak etmiş
olmamız onlar için yol gösterici olmadı mı? Şüphesiz bunda ibretler vardır.
Hâlâ duymayacaklar mı?
Görmediler mi ki, biz yağmuru kupkuru yere gönderip onunla
hayvanlarının ve kendilerinin yiyeceği ekinler çıkarırız. Hâlâ görmeyecekler
mi?
"Eğer doğru söyleyenler iseniz şu fetih ne
zamanmış?" diyorlar.
De ki, "Fetih (Kıyamet) günü, inkar edenlere iman
etmeleri fayda vermeyecektir. Onlara göz de açtırılmayacaktır."
Şimdi sen onlardan yüz çevir ve bekle. Şüphesiz onlar da
bekliyorlar.