image

Kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin artmasının birçok nedeni olmakla birlikte, en önemli nedeninin alkol olduğunun yapılan istatistiki çalışmalarla ortaya çıktığını aktaran Ramanlı, Dünya Sağlık Örgütü'nün Türkiye dahil 30 ülkede yaptığı araştırma sonucunda kadına yönelik şiddet olaylarının yüzde 75’inin alkol kaynaklı olduğu sonucuna ulaşıldığını hatırlattı.

Ramanlı, "Her gün gazetelerde ve TV’lerde kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin haberleri verilirken, kadına şiddete neden olan sebeplere ise değinilmemektedir. Oysaki basında ve medyada yer alan algı operasyonlarıyla kadına yönelik şiddet; aile yapısını zayıflatmanın bir gerekçesi olarak kullanılmaktadır." dedi.

HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, "Hem maddi hem de manevi tahribatlara sebep olan alkol; şiddetin, kadın cinayetlerinin, boşanmaların ve yuvaların dağılmasının en büyük sebebidir. Her gün onlarca aile aynı nedenlerle zarar görmeye devam etmektedir. İnsanları toplumsal buhrana ve boşluğa iten, kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin artmasına neden olan alkolün görmezden gelinmesi kabul edilemez." diye ekledi.

Aile kurumuna kasteden, kadın cinayetlerinin artmasına neden olan alkol ve uyuşturucu maddelerin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de rağbet gören bir pazara dönüştüğünün aşikar olduğunu belirten Ramanlı, "Alkol tüketiminin çocuk yaşlara inmeye başladığını esefle müşahede etmekteyiz. İnsan sağlığını, toplumun huzurunu bozan, aileleri dağıtıp şiddet ve cinayet olaylarına sebebiyet veren alkole karşı önlem alınmalı, toplumun huzuru alkole kurban edilmemelidir." diye konuştu.

HASTA MAHKÛMLARIN DURUMU

Geçtiğimiz günlerde 28 Şubat davasından mahkûm edilen iki emekli generalin, Cumhurbaşkanı tarafından sağlık sorunları gerekçe gösterilerek affedilmesinin, cezaevindeki hasta mahkûmların durumunu tekrar gündeme getirdiğini belirten Ramanlı, cezaevlerinin kişilerde pek çok kronik rahatsızlığa neden olduğuna dikkat çekti.

Tedavi imkânlarının prosedürlere ve ceza infaz sistemi bürokrasisine takılmasının, mahkûmların yeterli tedaviyi almalarını engellediğini ifade eden HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, özellikle ağır hastalıklardan mustarip olan mahkûmlar açısından cezaevlerinin, ölçülü bir infaz yerinden ziyade bir eziyet sistemine dönüştüğünü kaydetti.

Ramanlı, şöyle devam etti: "Cezaevleri, sayısı yüzbinlerle ifade edilen hükümlü ve tutuklularla birlikte tarihinin en yüksek doluluk seviyesine ulaşmıştır. Durum böyle olunca cezaevi şartları sağlıksız ortamlar haline gelmiş ve kendi bakımını tek başına yapamayan mahkûmların daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Geçmişten bu yana Adli Tıp Kurumu’nun kişilerin sağlık durumlarını değerlendirirken uygulanan infaz rejiminden bağımsız kararlar verememesi ve cezaevinde kalmaması gereken ağır hastalara mahkûm oldukları suç türüne göre farklı muamele etmesi, cezaevlerinde ölümlere sebep olmuştur. Mahkûmların son günlerini yakınlarıyla geçirmeleri bile bir hak olarak tanınmamıştır. Bugün de cezaevlerinde pek çok ağır hasta mahkûm bulunmaktadır. Bunların bir kısmı tedavilerinin aksamasından mustariptir. Bir kısmı ise yaşlılıkla mücadele etmektedir. Cumhurbaşkanı affı için yapılan müracaatların özellikle Adli Tıp Kurumu’nun ideolojik bakış açısına takıldığı bu mahkûmların, durumlarının yeniden ele alınması hayati öneme sahiptir. Ağır hasta ve yaşlı mahkûmların hiç olmasa son zamanlarını aileleri ile geçirebilmeleri için gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır." HABER MERKEZİ

 

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *