Hizbullah Cemaati'nin kurucu rehberi Hüseyin Velioğlu'nun
şehadetinin yıl dönümü münasebetiyle bir mesaj yayımlayan Hizbullah Cemaati
Rehberi Edip Gümüş, mesajında üç aylar, Müslümanların rehavet ve ataleti,
camilerin önemi ve fonksiyonu, aile kurumunun önemi, uyuşturucu belasına dikkat
edilmesi, israf, Müslümanlara yakışır hal ve hareketler sergilenmesi, tesettür,
edep ve haya, Mescid-i Aksa gibi konularda önemli uyarı ve tavsiyelerde
bulundu.
Mesajına, "Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde
duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını
vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini)
değiştirmemişlerdir. (Ahzâp 23)" “Allah, içinizden iman edenlere ve
salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri
nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar
sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik
kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir.
Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim
bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır.” (Nur: 55) ayetleriyle başlayan
Gümüş, Allah'a hamd, Hazreti Muhammed'e salat ve selamlarda bulundu.
Gümüş, mesajında şu ifadelere yer verdi:"İslam davası
uğruna; ailesini, malını, mülkünü ve makamını düşünmeden canından geçip
şehadeti idrak etmiş, cemaatimizin kurucu rehberi Hüseyin Velioğlu’nun şehadet
yıldönümünde, evvela kendisini sonra gerek ondan önce gerekse ondan sonra
imanın, cesaretin, teslimiyet ve fedakârlığın birer numunesi olup şehadetle
nimetlenen diğer şehit kardeşlerimi hürmet ve hasretle yâd ediyorum. Allah
(cc)’tan, onların makamlarını yüceltmesini, kanlarının yeryüzündeki bereketini
artırmasını, bu ulvi fedakârlıktan genç–yaşlı, kadın–erkek, âlim–avam herkesin
payına düşen nimeti bahşetmesini ve ihlâsla isteyen her mü’mine şehadeti ikram
etmesini niyaz ediyorum.”
Gümüş, “Yıldönümleri vesilesiyle yapılan etkinlikler sadece
o hadisenin bizzat kendisinin değil, hadisenin kahramanlarının amaç, hedef,
usul ve tavsiyelerinin hatırlanması, hatırlatılması ve takipçilerinin yol
haritasını şaşırmamaları için planlanan çalışmalardır. 17 Ocak tarihinin öncesi
ve sonrasıyla camiamızın kahramanlarının tek derdi ve hedefi İslam’dı.
Dolayısıyla bugün yazılıp, çizilip, konuşulması gereken tek şey İslam ve
Müslümanların yol haritasıdır. Bahse değer çok sayıda mevzu olmakla beraber,
bugünkü şartlarda daha fazla öneme ve önceliğe haiz olan bazı konuları
kardeşlerime hatırlatmak istiyorum. Allah’ın izni ile üç aylara girmek
üzereyiz. Davetçi bir Müslüman, hareket ve aksiyon insanı olmakla beraber
muttaki ve abid olmalıdır. Bir yandan namaz, oruç, zikir, dua ve tövbe istiğfar
ile Allah’a daha yakın olmak için çabalarken diğer yandan davet, yardım ve ilmî
faaliyetlerle halkın içinde olacak, dünya ve ahiret saadetine vesile olan
İslam’ın tüm güzelliklerini öncelikle kendi hayatımızda yaşamalı sonra bunu
topluma yansıtmalıyız. Maalesef İslam dünyasının birçok bölgesinde mazlumiyet,
mahrumiyet, açlık ve sefaleti görmekteyiz. Oralardaki kardeşlerimiz, dünyadaki
diğer kardeşlerinden gelecek yardımlarla ayakta durmaya çalışıyorlar. Bu
sebeple, zekât müessesesini ayakta tutmak için elimizden gelen tüm çabayı sarf
etmeliyiz. Zekâta teşvik ve bu amaçla yapılan organize çalışmalara ibadet
nazarı ile bakmalısınız. Zekât; ne verene minnet, ne de isteyene utanma sebebi
olamaz. Vermek de, teşvik etmek de vazifedir. Recep, Şaban ve Ramazan’ı
nafileler ile ihya ederek bu yıla manevi bir yoğunlukla başlayacak, bir dahaki
yıla kadar da böyle götüreceksiniz inşallah. Bu maneviyat hepinizi gayrete
getirsin. Her biriniz kendi sahasında elinden gelenin fazlasını yapsın. Geçen
seneyi ölçüp biçsin. Gevşeklik gösterdiği, dünyevi işlere meylederek ve belki nefsi
ile hareket ederek gevşettiği vazifelerine dört elle sarılmaya karar versin.”
İfadelerini kullandı.
Gümüş şunları söyledi: “Müslümanların rehavet ve gevşekliği,
kâfir ve münafıklara cesarettir. Tarihin belki hiçbir döneminde İslam’a,
Kur’an’a ve Hazreti Peygamber Aleyhisselam’a bu kadar rahat hakaret edildiği
görülmemiştir. Bir İslam memleketinde dahi böylesine pervasızca hakaretlere
cür’et edilmesi, maalesef Müslümanların içinde bulundukları atalet ve rehavetin
bir neticesidir. Siz ne kadar iyi çalışır, Rabbimizi ve peygamberini hakkıyla
öğrenip, öğretirseniz; İslam düşmanlarının içlerindeki kini kusmalarını o
oranda engellemiş olursunuz. Camileri dolduracak, cami ehli olacak, camileri
mahzun ve metruk halde bırakmayacaksınız. Bir mazeret olmadığı sürece farz
namazların camide cemaatle kılınması gerekirken, zaman içerisinde baskı, korku,
hayat şartlarının değişmesi gibi bazı etkenlerle evlerde kılınır, camiler
sadece Cuma namazlarında ve teravihlerde ziyaret edilir oldu. Öncelikle beş
vakit namazı camide kılmayı adet haline getireceksiniz. Sağlığı el verdikçe ve
çok önemli bir mazereti olmadıkça genç, orta yaşlı ve yaşlı herkes için cami
üçüncü adresleri olsun. Birinci adresiniz ev, ikinci adresiniz işyeri veya
okul, üçüncü adresiniz de cami olsun. Özellikle genç kardeşlerimiz bu gayreti
gösterecekler. Cemaati gençleştirecek, büyüklerinizle yan yana saf
tutacaksınız. Kitap okuma, sohbet etme, ders alıp verme mekânlarınız camiler
olacak.”
Gümüş, “Oluşturmak ve korumak durumunda olduğumuz “aile”
kurumu öncelikli hassasiyetlerimizden biridir. Binbir zahmet ve zorlukla
oluşturulan aile yuvası gerek maddi sıkıntılardan gerekse manevi zafiyetlerden
dolayı çok kolay şekilde bozulabilir bir hale gelmiştir. Bu durum hem toplumda
ciddi yaralar açıyor hem de İslami toplumsal hayatı ifsad ediyor. Bu, üzerinde
ciddi şekilde durulması gereken bir konudur. Öncelikli olarak ailede eşler,
bağlarını kuvvetlendirmek, sorunlarını en asgari seviyeye indirmek ve
evlatlarını sağlıklı bir ortamda yetiştirebilmek için gayret etmelidirler.
Bunun için öncelikli olarak Hz. Peygamber Aleyhiselam’ın ailevi münasebetlerini
örnek alarak kendilerine düşen paya –hoşlarına gitmese de– rıza
göstermelidirler. İkinci görev ise âlimler, Müslüman sosyolog, eğitimci,
psikolog ve psikiyatristlerindir. Her biri kendi cenahından bu işe kafa
yormalı, çözümler üretmeli, bir araya gelerek bunları istişare ederek ıslaha
yönelik bir yol haritası belirlemelidirler. Herkes üzerine düşen vazifeyi
yerine getirmelidir. Kardeş ve bacılarımız çevrelerindeki iyi ve uzun ömürlü
evliliklerde müşahede ettikleri muhabbet, sadakat, vefa, merhamet, fedakârlık,
itaat ve müsamaha gibi güzellikleri kendi iç dünyalarına ve ailevi
münasebetlerine aksettirmelidirler. Öyle ki İslami hassasiyetini kaybetmiş,
hatta İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapan insanlara bile İslam dairesinde
hareket eden bir ailenin ne kadar mesut olduğunu göstermelidirler.” Dedi.
Gümüş mesajının devamında şunları söyledi: “İslam’dan
uzaklaşma birçok buhranı beraberinde getirirken, uyuşturucu kullanımı da maalesef
virüs gibi yaygınlaşmıştır. Önce çocuklarınız ve kardeşlerinizi, sonra da yakın
akraba ve komşularınızı kontrol edecek ve tabiri caizse uçurumun kenarında
gördüklerinize yardım eli uzatacaksınız. Uyuşturucu kullanımı yaşının neredeyse
9–10’a düştüğünün söylendiği bir zamanda bu işle ilgilenmek, bireysel ve
örgütlü bir şekilde mücadele etmek vazifelerinizden biridir. İsraf etmeyi
şeytanın kardeşliği olarak tavsif eden Kur’an ve israfı men eden Hz. Peygamber
Aleyhiselam’ın emir ve nehiylerine mutlak uyulmasına inanan ve uygulanması için
mücadele eden siz kardeşlerim ve bacılarım; lüks ile ihtiyacı, birinci
dereceden ihtiyaç ile ikinci–üçüncü dereceden ihtiyaçları birbirinden ayırın.
İmkânlarınızın fevkinde istek ve hayallerinizin, hem hizmetinizi, hem aile
hayatınızı, hem de infak etme yollarınızı tehlikeye soktuğunu hiçbir zaman
unutmayın. Rabbimiz Kitab–ı Kerim’inde has kulları için, “harcadıklarında ne
israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar” buyuruyor.
Sizler de bu vasfı yakalayın ve yaşantınızla çevrenize örnek olun.” İLKHA
0 yorum