image


Karadaği, "Günümüz dünyasında 3 meselede saldırıya maruz kalıyoruz. Malumunuz maruz kaldığımız saldırı iman konusudur. İman konusunda şu an maalesef çok ciddi bir saldırı var. Ya imanın kendisini tamamen ortadan kaldırmak veya farklı sapkın anlayışlarla imana müdahale etmeye çalışılıyor. Yapılan bu saldırıların işe yaramadığını ve imanı kökünden kaldıramadıklarını görünce çareyi iman ve İslam anlayışını tahrif etmekte buldular. Farklı anlayış ve sapkın fikirlere yahut bütün dinleri tek bir çatı altında toplamak gibi düşüncelerle İslam'ın temelini bozup yerine bunu geçirmeye çalışıyorlar. Maalesef ki bazı yenilikçi âlimlerden de bu düşüncelere destek veriliyor." diye konuştu.
Siyonistlerin ve din düşmanlarının ana amacı İslamiyeti içerden çürütmek olduğunu hatırlatan Karadaği, bu yüzden İslam'ın temeline uymayan fikirlere karşı uyanık olmak gerektiğini vurguladı.
"Risale-i Nur Kur'an'ın bir yansıması ve tecellisidir"
Karadaği, "İslam'ı ortadan kaldırmak isteyenlere karşı İnan ayetlerde aynı zamanda Müslümanlara müjde veriyor. Böyle kimselerin asla başarılı olamayacağına söylüyor. Burada şunu da ifade etmek istiyorum. Bediüzzaman Hazretleri ile olan 42 yıllık geçmişimde Risale Nur'un şu sırrına vakıf oldum. Risale-i Nur'daki bereket tamamen Kur'an-ı Kerim'den kaynaklanıyor. Çünkü Risale-i Nur Kur'an'ın bir yansıması ve tecellisidir." şeklinde konuştu.
Kur'an'ı Kerim'in insanı ve manevi değerlerin, insani barışın ve uluslararası adaletin sağlanmasında en ciddi çözümleri ortaya koyduğunu ifade eden Karadaği, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Birleşmiş Milletler hep insani değerlerden ve adaletten bahsediyor ama maalesef ki bunları yapmaktan aciz. Çünkü 200 ülkenin olduğu Birleşmiş Milletler konseyinde bir devletin diğer tüm devletlerin kararını iptal etme hakkı var. İnsanı değerlerin temelini 2 şey oluşturuyor. Birincisi rahmettir. Cenabı hak kendisini rahmetle vasfediyor. İkinci temel ise adalettir. Bütün İslami kanunlarda ve şeriatın konularında her kaidenin bir istisna bulunabilir fakat adaletin asla istisnası yoktur. Üçüncü temel ise tevhittir. Tevhid ise bütün ümmetin cenabı hakka halis bir şekilde iman ettikten sonra kendi emellerinde ve amellerinin neticesinde de birlik ve İttihat içerisinde olmaları gerektiğini vurguluyor. Dördüncü temel ise rahîm meselesidir. Bütün insanların aynı temelden geldikleri için hepimizin akrabalık bağları bulunuyor. Yanımızdaki biriyle belki de 100'üncü kuşaktan akraba çıkabiliriz. Bu rahîm meselesi sadece anne-baba kardeş olan rahîm meselesi değil daha insani rahîm meselesidir. Bütün insanlar aynı anne ve babadan olduğu için buna dikkat etmemiz lazımdır. Beşinci temel ise bütün insanların özelikle Müslümanların 3 daire içerisinde işlerini halletmeleri gerektiğini düşündüğümüz 3 halkadan oluşmaktadır. Birinci halka iman dairesi ve o temelde hareket edilmesidir. İkinci daire kitap dairesidir. Üçüncüsü ise hakikati araştırma ve hakikati arama halkasıdır. Hakikati arama dairesinden yola çıktığımızda gerek Müslümanlar olarak gerek diğer dinlerde ki insanlar olarak hepimiz kardeşiz. Çünkü hepimiz hakikati arıyoruz. Bütün insanlar yaradılış olarak aynı mertebededir. Çünkü hepsi Allah'ın onlara nurundan üflediği ayeti var. Bu farklı dinden de olabilir inançsızda olabilir. Yalnız insan ruhu bu neftî ilahiyeden istifade etmiştir. O yüzden onu cezalandırmak yahut onu yok etmek gibi bir düşüncede olmak Allah'ın hakkına tecavüzdür. Bu söylediğimiz insanı değerlerin sadece bizim kültürümüzde ya da Kur'an'ı Kerim'de, sünnete yazılı olarak kalmıyor. Aynı zamanda bu uygulanmıştır ve ilk uygulayanda peygamber efendimizin hayatında uygulanmıştır. Bunun örneğini peygamberimiz Medine'ye hicret ettikten sonra Medine anlaşmasındaki 50 kusur maddeden oluşan vesikanın 27 maddesinin Yahudi ve Hristiyanların haklarının korunmasıdır. Bu, dünyada ilk İslami düstur olarak kabul görmüştür." (İLKHA

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *