Açıklamada, " Eğitim sisteminin yapısal sorunları da
devam etmektedir. Çağın ihtiyaçlarına cevap veremeyen Batı endeksli Kemalist
Eğitim Modelinin yol açtığı tahribat ortadadır. Uygulanan müfredat öğrenci
yetiştirmediği gibi Batı hayranı, kendi kültür ve inancına düşman bir nesil
yetiştirmektedir. Diğer taraftan üniversite sınavına giren öğrencilerin sayısı
her yıl yüzbinlerce kişi artarken buna bağlı olarak işsiz üniversite
mezunlarının sayısı da katlanmaktadır. Ayrıca öğretmen yetiştiren okullarımız
nitelikli öğretmen yetiştirmenin çok gerisindedir." değerlendirmesinde
bulunuldu.
Göreve gelen her bakanın, eğitim sisteminden şikâyet
etmesine rağmen, bazı pansuman tedbirler dışında sistemin değişmesi için çaba
sarf edilmemesinin ayrı bir sorun haline geldiği ifade edilen açıklamada,
"Karma eğitim ve on iki yıllık zorunlu eğitimden vazgeçilmelidir. Mesleki
ve teknik eğitime ağırlık verilmelidir. Özel eğitim desteklenmeli ve denetimi
artırılmalıdır. Eğitim müfredatındaki inancımıza ve kültürümüze aykırı bölümler
çıkarılmalı, müfredat yeniden hazırlanmalıdır. Okulların fiziki şartları düzeltilmeli,
sınıf mevcutları makul seviyeye düşürülmelidir. Tüm okullara yeteri kadar
öğretmen ve personel atanmalıdır." önerileri sıralandı.
"MÜLTECİLERİN GÜVENLİ GERİ DÖNÜŞÜ SAĞLANMALIDIR"
Açıklamada, Suriye krizine çözüm amaçlı oluşturulan Astana
görüşmelerinin garantörleri olan Türkiye, Rusya ve İran heyetlerinin,
Kazakistan’ın başkenti Nur Sultan’da 18'inci kez bir araya geldiği
hatırlatıldı.
Açıklamada, "Yayınlanan ortak bildiride Suriye’nin
siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün önemi vurgulanırken ne yazık ki ülkede 11
yıldır devam eden iç savaşın sona ermesine yönelik önemli bir ilerleme
sağlanamadı." denildi.
Bugün Türkiye başta olmak üzere komşu ülkelere sığınan
Suriyeli mültecilerin geri gönderilmesine dair çalışmaların yürütüldüğü ancak
dönüşten sonraki sürece dair bir planlama yapılmadığı ifade edilen açıklamada,
"Suriye’de hâlâ sivil yerleşim alanları bombalanmakta, çatışmalar devam
etmekte, ekonomik ve siyasi istikrarsızlık hayatı felç etmektedir. Garantör
ülkeler bugüne kadar Suriye’de istikrarın sağlanması için sorumluluklarını
yerine getirmemiş aksine çatışmasızlık bölgeleri bile defalarca bombalanmıştır.
Suriye’de istikrarın sağlanması için siyasi çözüm çalışmaları hızlandırılmalı,
taraflara sunulan destek ivedilikle sona erdirilmelidir. Ülkenin yeniden inşası
için ekonomik destek verilerek mültecilerin güvenli geri dönüşü
sağlanmalıdır." ifadelerine yer verildi.
"SİYONİST REJİM, NİHAİ BİR İŞGALİN ZEMİNİNİ
HAZIRLIYOR"
Siyonist rejimin Filistin’deki işgal, yıkım ve
katliamlarının durmadan devam ettiği belirtilen açıklamada, "Hemen her gün
Filistinliler genç yaşlı, kadın erkek ayrımı yapılmaksızın Siyonistlerce hedef
alınarak şehit edilmekte, yaralanmakta ya da esir edilmektedir. Ayrıca Mescid-i
Aksa’yı zaman ve mekân olarak bölmeye çalışan siyonist rejim, böylece nihai bir
işgalin zeminini hazırlamaktadır. Gazze’ye uygulanan abluka da gerçekleştirilen
hava saldırıları eşliğinde ve olanca şiddetiyle devam etmektedir."
değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada, "Siyonist işgal rejimi yalnızca Filistin
için değil, bütün bölge ülkelerinin güvenlik ve istikrarı için büyük bir
tehdittir. Siyonist rejim bir taraftan İran’da bilim insanlarına suikastlar
gerçekleştirirken diğer yandan Suriye’ye yönelik hava saldırılarına da devam
etmektedir. Ayrıca Lübnan’ın uluslararası sulardan doğan haklarını gasp
etmekte, kendince Lübnan ile deniz sınırında 'tartışmalı' olduğu belirtilen bir
alanda doğal gaz arama çalışmaları yürütmektedir. Kaldı ki burada iddia ettiği
gibi bir hak var ise bu hak tamamen Filistin halkınındır. Bu durumda İslam
ülkeleri Kudüs davasına daha çok sahip çıkmalı hem Filistin halkının hem
bölgedeki halkların huzuru ve güvenliği hem de Siyonist işgalin sona ermesi
için iş birliği yapmalıdır." şeklinde görüşlere yer verildi. HABER MERKEZİ
0 yorum