Çocuk - Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Mert Beşenek,
çocukluk çağı travmalarına ilişkin bilgi verdi.
Çocuklarda travmaya neden olan olay ve durumlara
değinen Dr. Ali Mert Beşenek, "Hayatın olağan akışının dışında,
aniden ve beklenmedik şekilde gelişen, kişide korku-kaygı-çaresizlik gibi yoğun
duygular oluşturan, kişinin psikolojik ve/veya fiziksel bütünlüğünü tehdit eden
olaylara travma adı verilmektedir." dedi.
Travmatik bir olaya şahit olmak da olumsuz
etkileyebilir
Beşenek, travmatik olaylar içerisinde savaşlar, doğal
afetler, kazalar, cinsel veya fiziksel istismar, ani ölümler veya ciddi
hastalıkların sayılabileceğini kaydetti.
Beşenek, "Travmatik bir olayın çocuk üzerinde
etkisinin olması için illa direkt maruz kalması veya kendi başına gelmesi
gerekmez, travmatik bir olaya şahit olmak hatta bazen sadece duymak bile çocuğu
çok olumsuz etkileyebilir." uyarısında bulundu.
Travmalar her çocuğu farklı şekilde etkileyebiliyor
Travmaların her çocukta aynı tepkiyi
oluşturmayabileceğini kaydeden Dr. Ali Mert Beşenek, şunları söyledi:
Çocukların travmatik olaylardan etkilenmesinde çocuğun
kendisine, ailesine ve travmatik olaya bağlı bazı faktörler rol oynamaktadır.
Çocuğun geçmişteki deneyimleri, olayları algılama biçimi, inanışları ve düşünce
kalıpları travmatik olayın etkisini arttırıcı veya azaltıcı olabilir. Benzer
şekilde ailenin travmatik olayı algılama ve yorumlama biçimi, çocuğun verdiği
tepkilere yaklaşımları, çocuğa güvenli bir ortam sağlama kapasiteleri,
psikolojik olarak destek olma becerileri ve aile içindeki güven ortamı çok
önemli faktörlerdir. Ayrıca travmatik olayın ani olup olmadığı, hiç beklenmeyen
bir sonuçla karşılaşılıp karşılaşılmadığı, travmatik olayın tek sefer mi yoksa
uzun bir süre boyunca birden fazla defa mı olduğu, travmatik olay olurken
yaşanılacak çaresizlik hissinin boyutu da travma sonrası verilecek tepkileri
etkiler.
Bir aydan uzun süren tepkilere dikkat!
"Travmatik bir olay yaşandığında birtakım
tepkilerin oluşması kaçınılmazdır" diyen Dr. Ali Mert Beşenek, bu
tepkilerin bir ayı aşkın sürede devam etmesi halinde uzmana başvurulması
gerektiğini belirterek, "İlk bir ay içerisindeki bu ‘akut stres tepkileri’
eğer çocuğun okul-aile-akran işlevselliğini bozacak düzeyde değilse normal
sınırlar içerisinde kabul edilebilir. Çoğu çocuk bu dönemde hızlıca toparlar ve
gündelik yaşantısına devam edebilir. Ancak ne zaman ki bu tepkiler bir ayı
aşkın bir sürede devam eder, şiddeti artar ve çocuğun işlevselliğini bozmaya
başlarsa Travma Sonrası Stres Bozukluğundan bahsedilebilir. Bu bozukluğun
geliştiği durumda aileler mutlaka bir uzmandan destek almalıdır."
uyarısında bulundu.
Travmatik olayın sürekli gündemde olması en önemli
belirti
Çocukluk travmalarının belirtilerine de değinen
Beşenek, "Tekrarlayıcı bir şekilde çocuğun
oyunlarında/düşüncelerinde/rüyalarında travmatik olayın veya temaların gündeme
gelmesi, kabuslar ve uyku sorunları, olayı hatırlatacak bir durumda çok kötü
bir ruh halinin oluşması, çocuğun olumlu duygularında azalma, her an kötü bir
şey olacakmış gibi süreğen bir korku ve tetikte olma hali, aşırı sinirlilik ve
öfke patlamaları, çaresiz/umutsuz/boş vermiş bir ruh hali, travmatik olayı yok
sayma/hatırlayamama/olmamış gibi davranma, olayı hatırlatacak yer ve kişilerden
uzak durma ve kaçınma gibi bulgular Travma Sonrası Stres Bozukluğunu
düşündürmektedir." dedi.
Üstü kapatılmış travmalar yıkıcı etkilere yol açabilir
Travmalara gerekli müdahalelerin zamanında
yapılmamasının çocuğun geleceğinde önemli sorunlara yol açabileceği uyarısında
bulunan Beşenek, "Çocukluk döneminde yaşanmış, bununla ilgili gerekli
adımlar atılmamış ve 'üstü kapatılmış' travmalar ileri dönemde yetişkin hayatta
yıkıcı etkilere sebep olabilir." uyarısında bulundu.
"Sana öyle gelmiştir" söylemi zarar veriyor
Beşenek, "Bir çocuk eğer travmatik olayı
paylaşmış ve bununla ilgili gerekli şeyler yapılmamışsa temel güven duygusu çok
büyük hasar alır. Çocuğa inanılmaması, ‘Sana öyle gelmiştir’ denmesi hem
çocuğun yeterli desteği görememesine hem olayın önüne geçilmeyip tekrar
etmesine hem böyle bir şey tekrar ederse artık yardım talep etmemesine, hem de
çaresizlik ve umutsuzluk hissinin kök salmasına neden olur. Böyle bir durum
ileride travmaya daha açık bir kişilik, kaygı bozuklukları ve depresyon gibi
çok sayıda ek ruhsal hastalıklar, değersizlik hissi, insanların ve
dünyanın güvenilmez olduğuna dair düşünce kalıpları, insan ilişkilerinde
sorunlar ve gündelik işlevsellikte olumsuzluklar şeklinde karşımıza
çıkmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Tedavide ilk basamak, çocuğun korunması
Travmaların tedavisinde ilk basamağın çocuğu korumak
ve travmanın tekrar etmesinin önüne geçilmesinin sağlanması olduğunu
kaydeden Dr. Ali Mert Beşenek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çocuğu koruyucu önlemler alındıktan sonra tedavi
çocuktaki travma ile ilişkili bulgular özelinde planlanır. Çok sık birlikte
bulunan kaygı ve depresyon gibi sorunların psikiyatrik ilaçlar ile tedavisinin
yanında travmanın da işlemlenmesi ve psikolojik olarak çalışılması gerekmektedir.
Bu bağlamda psikoterapinin önemi büyüktür ve özellikle travmaya yönelik birçok
psikoterapi yöntemi geliştirilmiştir. Travma Odaklı Bilişsel Davranışçı
Terapiler, Çözüm Odaklı Psikoterapiler, Kabul ve Kararlılık Terapileri,
Meta-bilişsel Terapiler, Grup Psikoterapileri ve Göz Hareketleri ile
duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) travma sonrası yaşanacak ruhsal
sorunlarda etkinliği kanıtlanmış tedavi yöntemlerindendir." (İLKHA)
0 yorum