İletişim Başkanı Altun:
Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED), İletişim
Başkanlığı'nın desteğiyle Ankara'da "Göçmenler ve Medya Çalıştayı"
düzenleniyor.
İletişim Başkanlığı'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen
çalıştay, medyanın göçmen algısına olan etkilerinin tüm açıklığıyla ortaya
konulması amaçlanıyor.
Alanında uzman isimlerin yer alacağı 3 oturumda
gerçekleştirilecek olan çalıştayın açılış konuşmasını Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanı Fahrettin Altun yaptı.
Açılış konuşmasında Altun, Batı'nın ırkçılığının
derinleştiği, yabancı düşmanlığının yükseldiği, sosyal gettolaşmaların arttığı
bir kültürel coğrafya olarak uluslararası alanda konumlandığını belirtti.
Altun, "Böylesi bir ortamda biz Türkiye olarak aynı
zamanda ağır insani ve siyasi krizlere şahitlik eden, zorluklarla dolu bir
coğrafyada var olma, büyüme ve gelişme mücadelesi veriyoruz. Özellikle 2010
sonrasında bölgemizde yaşanan gelişmeler, bölünmüş devletlerin ortaya
çıkmasına, terörizmin yaygınlaşmasına, küresel göçmen ve mülteci sorununun
baş göstermesine neden oldu. Bu dönemde Türkiye istikrarlaştırıcı bir güç
olarak hem kendi güvenliği ve istikrarı hem de bölge ülkelerinin güvenliği ve
istikrarı için sahada ve masada mücadele verdi. Bu noktada Türkiye gerçekçi ve
insani göçmen politikasıyla dünyaya örnek oldu. Nitekim bu çerçevede Suriye'nin
kuzeyinde güvenli hâle getirdiğimiz bölgelere bugüne dek 500 bine yakın
Suriyeli kardeşimiz güvenli, gönüllü ve onurlu şekilde geri dönüş
yapmıştır." diye konuştu.
"Bölgedeki yangın, Batı merkezli yeni sömürgecilik
siyaseti nedeniyle çıktı "
Tüm dünyanın şu anda göçmen sorunuyla karşı karşıya olduğuna
dikkati çeken Altun, "Fakat, bu sorunla en ciddi şekilde yüzleşen ülke
Türkiye'dir. Bunu biz tercih etmedik. Bölgemizde büyük bir yangın çıktı. Bu
yangını biz çıkarmadık, aksine bu yangını söndürmek için çok büyük gayretler
sarf ettik, etmeye de devam ediyoruz. Dahası bu yangının mağdurlarının
yaralarını da biz sarmaya çalıştık. Cumhurbaşkanımız, insanlığın vicdanı olarak
yürüttüğü siyasetle mağdurların ve mazlumların yanında yer aldı. Onların
yaralarını sarma, onları iyileştirme gayretinde oldu. Türkiye'nin bulunduğu
bölgedeki yangının çıkış sebepleri açık ve net olarak ifade edelim, Batı
merkezli yeni sömürgecilik siyaseti nedeniyle çıktı. Batıcı siyasetin
bölgemizdeki iş birlikçilerinin, tamahkar ve tahripkar uygulamaları nedeniyle
çıktı. Dış güçlerin vesayetinde kendi toplumuna yabancılaşmış azınlık
yönetimlerinin yanlışları nedeniyle çıktı." ifadelerini kullandı.
"Ülkemiz Almanya'nın 8 katı göçmene ev sahipliği
yapıyor"
Objektiflikten uzak, popülist söylemlere dayalı yorum ve haberlerin derin toplumsal sorunlara zemin hazırlama
potansiyeli bulunduğu aşikar olduğunu aktaran Altun, devamında şunları söyledi:
Şu anda Almanya'da 530 bin, İsveç'te ise 130 bin Suriyeli
göçmen var. Onun dışında hiçbir Batı ülkesinde 50 binden fazla Suriyeli göçmen
bulunmuyor. Ülkemiz ise Almanya'nın 8 katı göçmene ev sahipliği yapıyor. Böyle
büyük bir nüfusun geldiği ülke için sosyoekonomik etkiler oluşturmaması
düşünülemez. Bu noktada başta siyasetçilerin sığınmacılarla ilgili
değerlendirmelerinde ve medyanın mültecilerle ilgili haberlerinde insani ve
mesleki değerler açısından hassasiyet göstermesi elzemdir, çok önemlidir.
Objektiflikten uzak, popülist söylemlere dayalı yorum ve haberlerin derin
toplumsal sorunlara zemin hazırlama potansiyeli bulunduğu aşikardır. İletişim
Başkanlığı olarak iletişim araçları ve kamu diplomasisi imkân ve
kabiliyetlerini sonuna kadar kullanarak, Türk ve dünya kamuoyundaki Suriyeli
sığınmacılara dair bilgi kirliliği ve dezenformasyonla da mücadele ediyoruz.
"Göçmenler, sığınmacılar; sorunun kaynağı değil,
sorunun mağdurlarıdır"
Medya ve siyaset dünyasındaki popülist eğilimlerin
göçmenlere ve sığınmacılara yönelik nefreti körüklediğini, ırkçılık ve yabancı
düşmanlığının yükselmesine sebep olduğunu kaydeden Altun, "Şu gerçeği çok
açık ve net bir biçimde ortaya koymak durumundayız. Göçmenler, sığınmacılar;
sorunun kaynağı değil, sorunun mağdurlarıdır. Medyada ve siyaset dünyasında
sığınmacılara ve göçmenlere yönelik önyargıları yeniden üretmek, zulmü kalıcı
hale getirmektir. Medyada göçmenlerin temsili noktasında adil bir tutuma
ihtiyacımız var. Veri temelli haberciliğe ihtiyacımız var. Gerçek insan
hikayelerine ve birleştirici, bütünleştirici bir dile ihtiyacımız var. Bunu
başarabiliriz ve başarmalıyız." dedi.
"Göçmenler ve Medya Çalıştayı"
Göçmenler ve Medya Çalıştayı, medyanın göçmen haberlerine
karşı bakış açısına mercek tutan bir etkinlik olacak. İletişim Başkanlığı
Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen çalıştay; "Medyada Göçmen Haberleri
ve Analizleri", "Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi" ve
"Göçmen Algısında Medyanın Etkisi" başlıkları altında üç oturum
şeklinde yapılıyor.
Medyada göçmen haberleri ve analizlerinin ele alınacağı ve
moderatörlüğünü Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB)
Kurumsal İlişkiler ve İletişim Daire Başkanı Nedim Aslan'ın üstlendiği ilk
oturumda; İçişleri Bakanlığı Göç Uyum Genel Müdürü Gökçe Ok, TRT Genel Müdür Yardımcısı
Hasan Öymez, Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli ve Filistinli Aktivist
Israa Alsharif söz alacak.
"Medyada Göçmenlerin Hedef Gösterilmesi" konusunun
işleneceği ve moderatörlüğünü Erem Şentürk'ün yapacağı ikinci oturumda ise 24
TV Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel, Tarihçi Yazar Murat Özer, Gazeteci Yazar
Nil Gülsüm Gül Kurt ve Suriyeli Aktivist Ahmet Hamou konuşmalarını
gerçekleştirecek.
Göçmen Algısında Medyanın Etkisinin masaya yatırılacağı ve
Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkır'ın moderatörlüğünü
yapacağı üçüncü oturumda ise RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, Medipol
Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Esra Oğuzhan Yeşilova, İstanbul Üniversitesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Çağlar ve Filistinli Gazeteci Dr. Zaher Elbek açıklamalarda
bulunacak. (İLKHA)
0 yorum