Bu geceyi diğer bütün
zamanlardan üstün kılan özelliklerin başında, Allah’ın kullarına merhametinin
en büyük nişanesi olarak indirilen ve 14 asırdır insanlığın ufkunu aydınlatan
hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in bu gece indirilmiş olması gelmektedir.
Rabbimizin, “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir, 1) ayetiyle
beyan ettiği üzere bu gece, yeryüzünün, sözlerin en güzeli, mümin gönüllerin
şifası, insanlık için hidayet rehberi, hakikat ve hikmet kaynağı olarak
indirilen son vahiyle buluştuğu gecedir.
Allah’ın sonsuz rahmetinin
yeryüzünü kuşattığı bu esenlik gecesini, gafletle geçen yıllarımızın telafisi
için bir fırsat olarak görmeli ve en verimli şekilde değerlendirmeliyiz.
Öncelikle bütün hata ve günahlarımıza tövbe etmeli ve bir daha aynı yanlışlara
yaklaşmama azmi ve bilinciyle Allah’tan af dilemeliyiz. Nitekim Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s.) bu mübarek gece ile ilgili olarak; “Kim inanarak ve
sevabını Yüce Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya ederse onun geçmiş günahları
bağışlanır” buyurmuş ve bu gece; “Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi
seversin, beni de affet” şeklinde dua etmemizi tavsiye etmiştir.
Bin aydan daha hayırlı olan
Kadir gecesi, Kur’an’la ilişkimizi gözden geçirmek, başta Rabbimiz olmak üzere
kendimizle, çevremizle ve bütün kâinatla ilişkilerimizi tevhit, adalet,
merhamet ve güzel ahlak üzere yeniden düzenlemek için önemli bir fırsattır.
Kadir Gecesi; Müslümanların
Allah’ın rızasını kazanma yolunda gösterdikleri gayretlerin kıymet bulduğu,
inananların ilahi lütuf ve nimetlere mazhar olduğu, mübarek gecedir. Bu geceyi
ihya edebilmenin ilk yolu, bizi muhatap almış olan Vahyin aks’ini gönül
aynamıza düşürebilmektir. İman ettikten sonra, kulluk binasının ilk tuğlası,
Allah’ın ayetlerini hakkı ile anlamak, anlamlandırmak ve yaşama gayreti
göstermektir.
Ramazan, kulluğun niyeti,
Kadir gecesi hikmeti, bayram ise nimetidir. Bin aydan hayırlı, içinde güneşin
doğuşuna kadar esenlikler ve ilahi muştular barındıran bu kutlu gecenin âbidi
olabilmek, niyet ve hikmet tarlası olan kulluğumuzun, muhlis bir imanla
yoğrulmuş nimetler hasadını tam manası ile derebilmekten geçer.
Hiç şüphesiz Sırat-ı Müstakim
de yürümek, hep birlikte Allah’ın ipine tutunmak, tefrikadan kaçıp Allah’ın
Rızasını gözeterek gönül aydınlığına kavuşabilmek, birlik ve beraberlik yolunda
buluşabilmek için sadece afet zamanlarında değil rahat ve huzurlu olduğumuz
dönemlerde de Allah’ı görüyormuşçasına ihsan yüklü bir kalp ile azami derecede
gayret göstermeliyiz.
İlahi Kelam ile övülmüş bu
mübarek gecenin Kadrine kavuşup, Rabbimizin muhabbet ve mağfiretine erebilmeyi
diliyorsak; Allah’ın temizlenenleri, tevekkül edenleri, rızasına teslim
olanları, adil olanları, adaletle davrananları, birbirinin hakkını gözetenleri
ve Muhsinleri sevdiğini bir kez daha hatırlayalım.
Nedametle, bilerek yahut
bilmeyerek işlediğimiz hata, yanlış ve günahlarımızdan arınmayı dilerken,
içinde bulunduğumuz bu hassas süreçte teslimiyeti ve tevekkülü elden
bırakmayalım. Adaletin kendi haklarımızı koruduğunu bildiğimiz gibi
başkalarının da haklarını gözetmek olduğu bilinci içerisinde, can güvenliğimizi
önemsediğimiz kadar başkalarının canını tehlikeye sokmamamız gerektiğini de
unutmayalım. Dünyamızın birbiri ile dayanışmaya daha fazla muhtaç olduğu bu
süreçte, bilelim ki; Kuran-ı Kerim iyilik edenlere Allah’ın rahmetinin pek
yakın olduğunu müjdeler. Rabbimizin rahmetini umarak azabından korkarak dua ve
niyazlarda bulunurken infakın her türlüsünü çoğaltalım. İhtiyaç sahibi olan
kardeşlerimize karşı veren el, soran dil, gören göz olmayı ihmal etmeyelim.
Bu gece, içten ve samimi
dualarımıza bütün insanlığı dâhil ederek kin, haset, nefret, korku, ümitsizlik
ve ötekileştirmenin olmadığı; güven, sevgi, saygı, kardeşlik ve dayanışmanın
hâkim olduğu bir hayatın ve dünyanın inşası için çalışma azmimizi
yenilemeliyiz. Bunu başarabildiğimizde, gönüllerimize huzur ve inşirah,
hanelerimize sekinet ve bereket, toplumsal hayatımıza merhamet ve adalet egemen
olacak; yeryüzü, İslam’ın ideali olan esenlik yurduna dönüşecektir.
0 yorum