Doksanlı yıllarda bölgedeki dindar halkı ve bilhassa
âlimleri hedefine koyan Marksist örgüt PKK, kendilerine karşı çıkan ve boyun
eğmeyerek halkı irşat eden âlimleri katletmekten geri durmadı.
Midyat, İdil, Cizre ve Nusaybin’de nice İslam âlimini katleden
PKK’nin kurbanlarından biri de Nusaybin’de ikamet eden Molla Osman Demir oldu.
Küçük yaşlardan itibaren medreselerde eğitim görmüş, birçok
değerli âlimin yanında ders görmüş, sonrasında son nefesine kadar sürekli ilim
öğrenmiş, öğretmiş, halkı irşattan geri durmamış bir İslam âlimi olan Molla
Osman Demir, halk tarafından sevilen, saygı gören, ilmiyle amil Peygamber
varisi bir alim idi.
Şehid Molla Osman, ilim tahsilinin ardından yıllarca fahri
imamlık görevini yürüttüğü Nusaybin’deki Fırat Mahallesi’nde (Abdulkadir Paşa)
halkın da katkılarıyla yaptırdığı camide PKK’nin tüm tehditlerine rağmen talebe
yetiştirmeye ve İslami çalışmalarına devam etti.
Tüm baskılarına rağmen boyun eğmediği PKK’lı katiller
tarafından 14 Şubat 1993 yılında bir yatsı namazı sonrası, camiden çıkarılarak
çocuklarının gözü önünde onlarca mermiyle 60 yaşında şehadet şerbetini içti.
Şehid Molla Osman ardından 14 yetim bıraktı.
Şehadetinin 28’inci yılında Şehidin çocuklarından Molla
Murat Demir, Mardin’in Nusaybin ilçesinde Dicle Mahallesi’ndeki Moris (Mohrız)
Mezarlığında bulunan babası Şehid Molla Osman’ın kabrinin başına giderek dua
etti ve rahmet dileklerinde bulundu. Ardından babasının şehadetine kadar görev
yaptığı ve şehidin adının verildiği Molla Osman Camisinde namaz kılıp dua etti.
Şehidin arkadaşlarıyla bir araya geldi.
İnsanlara ilmini aktarmak için gece gündüz çaba sarf eden
babasının mücadelesini, fedakârlığını, ilim tahsilini ve şehadet sürecini bazen
gözyaşı akıtarak bazen de yutkunarak anlatan Murat Demir Hoca, o günleri
tekrar anlattı.
Şehid Molla Osman Demir’in hayatını anlatan oğlu Murat Demir
Hoca, babasının küçüklüğünden itibaren tüm zor şartlara rağmen ilim tahsili
için çaba gösterdiğini ifade etti.
Demir “Rahmetli babam Molla Osman Demir, kimliğine göre
01.07.1933 yılında Midyat’ın Başyurt (Zaxuran) köyünde doğmuştur. Babamın,
küçük yaşlarından itibaren ilme yönelik bir arzusu olmuştur. Özellikle
medreselere gidip İslami ilimleri tahsil etmiş o günün zor şartlarına rağmen
ısrarla bu talepte bulunmuştur. Rahmetli Şeyh Halil Serdêfi’nin yanında ilim
tahsilini yapmıştır. Rahmetli babam evlendikten sonra, maalesef bölgede yaygın
olan kan davaları meselelerine rıza göstermediği için memleketini terk
etmiştir. Daha sonra Midyat’ın değişik köylerinde, İdil’in birkaç köyünde ve
sonradan biz 7-8 yaşına gelene kadar Mardin Merkez'e bağlı Hatuni köyünde
yaklaşık on yıl fahri imamlık yaptı. 1983'e kadar biz orada idik. 1983’ten
itibaren rahmetli babam Nusaybin'e yerleşti. 1983'ten şehid olana kadar orada
kaldı.”
“ŞEHİD MOLLA OSMAN BİR İLİM AŞIĞIYDI”
Şehid Molla Osman’ın ilim konusunda çok hassas olduğunu ve
Nusaybin’e gelir gelmez hemen bir cami yapılmasını sağladığını ve burada
yüzlerce talebe yetiştirdiğini belirten Demir “Nusaybin’deki evimizin hemen
bitişiğinde boş bir arsa vardı. Rahmetli babam bir ilim aşığıydı ve İslam’a
kendini adamış bir şahsiyetti. Özellikle de camilere karşı aşırı bir sevgisi
vardı. O arsada mahallelinin yardımıyla bir cami yaptırdı. Ve şehid olana kadar
da orada hizmet verdi. Rahmetli babam, nereye gitmiş isek yüzlerce öğrenciye,
yüzlerce insana Kur'an-ı Kerim'i okutup hatim ettirdi. Ancak babam şeriat,
fıkıh, tefsir ve gramer dediğimiz İslami ilimler derslerini vermedi. Ama son
zamanlarında, özellikle Nusaybin'de meşhur bir Seyda’mız vardı. Allah (Celle
Celalühü) ona rahmet etsin, Seyda Molla Abdullah Fırfêli diye tanınırdı. Babam
onu 88- 89’lu yıllarda Nusaybin'e getirtti. Sırf bizim o dönemki bozulan
gençlik ilme yönelsin, Kur'an-ı Kerim'i anlayacak şekilde öğrensinler, İslam
şeriatını öğrenip o cahili hayattan vazgeçsinler gayesiyle bizim Merhum
Sevda’yı Nusaybin'e getirtti. Ona bir ev aldı ve o şekilde ilim tahsilinde
öncülük etti. Tabi son zamanlarda, işte malum bizim bölgede bu farklı siyasi
durumlar çıktığından dolayı o medreseler birileri tarafından bilinçli bir
şekilde kapatılıp, rahmetli Seydamız da oradan gidince bu arzusu ortada kaldı.”
dedi.
“ŞEHİD MOLLA OSMAN ÖNDER BİR ŞAHSİYETTİ”
Şehid Molla Osman’ın halk tarafından çok sevildiğini
belirten Demir “Babamın camideki hizmetleri ve mahalledeki çalışmaları
nedeniyle halk arasındaki sevgisi büyüktü. Bizim Kürtçe bir tabirimiz var.
Mahalle sakinleri rahmetli babama “Molla Osman weke kudbeki ye” yani bir Şeyh,
bir toplum önderi gibi diye tanıtırlardı.
Mahalle sakinlerinin bu şekilde babama karşı aşırı bir
sevgisi vardı. Sebebine gelince, rahmetli babam hayatı boyunca camilerde
insanlara İslam'ı, Kuran’ı Kerim’i, Peygamber Aleyhisselatu Vesselam'ın
hayatını, İslam Şeriatını kendi halkına ısrarla ifade etmek istiyordu. Bu yolda
hayatını feda etti. Bu şekilde bir arzusu vardı. Allah'a hamdolsun
vefatına kadar da rahmetli babamız kendini Kur'an'a feda etti. Kendini
Peygamber Aleyhisselatu Vesselam'ın yoluna feda etti. Kendini şeriata
feda etti.” diye belirtti.
“PKK’NİN TEK AMACI BÖLGEDEKİ TÜM ÂLİMLERİ YOK ETMEKTİ”
PKK zihniyetinin Kur’an ve İslam’a düşman bir zihniyet
olduğunu ve bunu eylemleriyle de açıkça gösterdiğine vurgu yapan Demir “Bu da
herkesin malumudur ki, özellikle 1988-89 yıllarından sonra PKK, sözde Kürt
milleti adına ortaya çıktı. Sözde diyorum, çünkü bunların hiçbir hizmetleri
Kürt milleti hayrına ve faydasına yönelik değildi. Bunların davası başlı
başına, Allah'a (Celle Celalühü) ve Peygamber Aleyhisselatu Vesselam'ın
davasına karşı bir dava idi. Kur'an-ı Kerim'e karşı bir başkaldırış idi
aslında. Ne yazık ki, halkımız bunların bozuk davalarını yeterince öğrenemedi
ve bilgi sahibi olamadı.
Meşhur ve meşum(kötü/uğursuz) bir deyimleri vardı PKK'nin ve
onun zihniyetindekilerin. Ben çocuktum bunlar ilk başta bu davaya
başladıklarında, “Lêxin lêxin! Şêxa bi küjin ,mela li erdê xin!/vurun
vurun! Şeyhleri öldürün, imamları yere vurun!” şeklinde meşum bir deyimi tekrar
edip duruyorlardı. Ve bunu Kürt halkı arasında maalesef yeterince de
gerçekleştirdiler.” şeklinde konuştu.
“PKK, KENDİLERİNE BOYUN EĞMEYENLERİ TEHDİTLERLE SİNDİRME
YOLUNA GİTTİ”
Bölgede nüfuzunu artırmak isteyen PKK’nin kendilerine en
büyük engel olarak dindar ve âlim kişileri gördüğünü belirten Demir “İşte
rahmetli babam dediğim gibi, bir Kur'an ve İslam aşığıydı bir şeriat aşığı idi
elhamdülillah. Allah-u Teâlâ’nın yardımıyla biz çocukları da İslam'a meyilli ve
hizmetkâr bireyler olarak yetiştirdiği için ve bu PKK zihniyetine karşı
geldiğimiz için bize ve bizim gibi düşünen bütün ailelere tüm bölgede
düşmanlıkları başladı.
Zaman zaman tehdit ettiler. Telefonlarla ya da birilerini
göndererek her şekilde bizi tehdit etmeye başladılar. 'Sizi öldüreceğiz.
Buradan gidin. Sizi yok edeceğiz' gibi telkinlerle sindirmeye çalıştılar. Hatta
bir ara camilere gençlerin gitmesini bire bir engellediler, gidenleri vurdular,
sopa, silah ve bıçaklarla saldırdılar. Nice insan, cami yollarında bu
zihniyetin müdahalesi sonucu yaralandı. İşte rahmetli babam da bu şekilde
Kur'an'a karşı bir sevgisi Kur'an'a karşı bir hizmeti olan birisi olduğu için
bunlar bize karşı düşmanca davrandılar, tehdit ettiler ve sonunda da rahmetli
babamı bu zalim zihniyet, bu mürtet zihniyet camiden çıkartıp şehid etti."
ifadelerini kullandı.
CAMİYE SİLAHLARLA BASKIN VE ŞEHADET ŞERBETİ
Şehid Molla Osman’ın şehadet sürecini anlatan Demir
“Şehadet sürecinde biz evdeydik. Bir gece (14 Şubat 1993) yatsı namazı vakti
7-10 kişilik bir grup PKK militanı tarafından cami basıldı. Rahmetli babam ve
kardeşlerim camideydiler. Cemaat de vardı. Demek ki gözcüleri de vardı, cami
cemaatı dağıldıktan hemen sonra camiye baskın yaptılar. Silahlı bir şekilde
camiye girdiler. Rahmetli babamı caminin dışına çıkararak taradılar. İki tane
kardeşim ile beraber, silahları birebir babamın vücuduna değdirecek şekilde
taradılar. Rahmetli babam anında olay yerinde şehid oldu. Diğer kardeşlerimin
ikisi de biri ağır biri de hafif şekilde yaralandı. Yıllarca süren tedaviye
rağmen kardeşim sakat kaldı. Ablam da nispeten iyileşti.
İşte bu şekilde rahmetli babam, bu zalimlerin eliyle şehadet
mertebesine ulaştı. Allah-u Teâlâ şehadetini kabul etsin. Allah'a hamdolsun,
biz çocuklarının tümünü İslam ahlakı üzerine yetiştirdiği için, öyle bir babaya
sahip olduğumuz için Allah'a hamd ediyoruz. Biz pişman değiliz. Babamız şehid
oldu ve babamız Peygamberlere komşu oldu. Babamız sıddıkların ve şehitlerin
mertebesine ulaştı. Büyük bir mükâfata ulaştığı için onun adına şehadetinden
dolayı biz mutluyuz. Teselli buluyoruz, kendimiz şehadetiyle iftihar ediyoruz.
Elhamdülillah diyoruz. Allah-u Teâlâ ona da bütün geçmişlerimize de bütün İslam
şehitlerine de rahmet etsin." diye ifade etti.
"RAHMETLİ BABAM BİZE KARŞI ÇOK ŞEFKATLİYDİ"
Şehid Molla Osman’ın tüm hayatını ilme ve cami hizmetine
adadığını ifade eden Demir, şehid babasının örnek şahsiyeti hakkında ise
şunları söyledi: “Rahmetli babam bize karşı her babada olduğu gibi çok
şefkatliydi. Özellikle ahiretimizi kazanmamız için babamız çok çaba sarf
ediyordu. Dünyanın geçici olduğu, önemli olanın ahiretini kazanması olduğu
yönünde özellikle bizlere telkinlerde bulunuyordu. Elhamdülillah çoğumuzu da
medreselere gönderip ilim tahsil etmemiz için çaba sarf etti.
Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ın buyurduğu gibi: “İnsan
öldükten sonra sadece üç şeyden dolayı amel defteri kapanmaz.” Allah'a
hamdolsun babamız bu üç şeyi de arkasında bırakmış. Yani salih çocuklar,
Allah'tan ümit ediyoruz inşallah biz peygamberlerin, sıddıkların ve şehitlerin
yolu üzerindeyiz. Biz ona dua ediyoruz. Hayatı camilerde geçti. Cami
yaptırıp Müslümanlara açtı. Müslümanların camiye gelip gitmeleri için hayatının
tümünü bu yolda feda etti.”
“MOLLA OSMAN’IN ŞEHADETİYLE BÖLGEDE BÜYÜK BİR YAS HÂKİM
OLDU”
Şehid Molla Osman’ın şehid edilmesinin bölgede bir şok
etkisi yaptığını ve halkın büyük üzüntüsüne neden olduğunu ifade eden Demir son
olarak şunları kaydetti: “PKK zihniyetinin hedefi Allah, Peygamber, Kur'an
ve İslam olduğu için, nerede bir İslam âlimi nerede İslam'a hizmet eden bir
şahsiyet varsa saldırıyordu. Rahmetli babam da Şehid Molla Hasan amcamız gibi,
Şehit Molla Ali kardeşimiz gibi, Şehit Molla Zeki seydamız gibi. Allah Teâlâ ve
bunun gibi nice nice İslam âlimleri ya da kendini İslam'a feda eden
ağabeylerimiz, Seydalarımız ve hocalarımız vardı. Rahmetli, babam da bunlar
gibi bu zalimlerin hedefi oldu ve şehid oldu. Şehid olduğunda elbette ki
halkımızın çoğu aşırı derecede müteessir oldu. Öyle bir şeyi beklemiyorlardı.
Ama maalesef bölgemizdeki bu zalimlerin, bu zihniyetin hedefi
buydu. Elbette ki cemaati olsun, akrabaları olsun ve onu tanıyanlar olsun,
hepsi aşırı derecede müteessir oldular.” diye konuştu.
ARKADAŞININ DİLİNDEN ŞEHİD MOLLA OSMAN
Fırat Mahallesi’nde kendi adıyla bulunan ve yanında şehid
olduğu eski caminin çukur olaylarında tahrip olması nedeniyle yıkılıp TOKİ
tarafından tekrar kendi adıyla yaptırılan Molla Osman Cami şimdi hizmetine
devam ediyor.
Camiyi ziyaret eden oğlu Molla Murat, Şehidin cemaatinden ve
arkadaşları olanlarla bir araya geldi. Şehid Molla Osman’a olan özlemlerini
camiye geldiklerinde tekrar yaşadıklarını belirten arkadaşı ve cemaatinden olan
Seyyid Hasan Şexheseni Şehid Molla Osman hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Ben Molla Osman’ı tanımıyordum. Buraya geldikten sonra
birbirimizi tanıdık. Bir akşam evimize geldi. Bana 'Mahallede boş bir arsa
bul, satın alıp cami yapacağız. İkimiz hemen mahalleyi dolaşıp para topladık.
Bu uğurda elinden geleni yaptı. O tarihten şehadetine kadar biz kardeş gibi
olduk. İman ehli bir şahsiyetti. Çok iyi bir insandı. Biz ondan ne kadar razı
isek Allah ve Resulü de ondan razı olsun. Ve Allah onun hakkını
bırakmasın. Molla Osman’ın şehadetinden hemen önce ben ve bir arkadaşım
onu rüyamızda gördük. Şehadetini ilk duyduğumda camimiz öksüz kaldı dedim. Biz
ondan razıyız. İman ehli idi. Bizi her zaman hayra sevk etti. Rabbim şehadetini
kabul etsin. Mekânı cennet olsun.” (İLKHA)
0 yorum