Eskiden sarı, şimdilerde ise turkuaz olan basın kartları, basın
toplantılarına ve görüşmelere giderken gazeteciler için büyük önem arz ediyor.
Yıllardır bu mesleği icra eden gazeteciler, İletişim Başkanlığına soruyor;
"Basın kartları neden verilmiyor?"
Gazetecilik açısından önemli olan basın kartlarının sudan sebeplerle
iptal edilmesi ya da verilmemesi gazetecilerin çalışmasını güçleştiriyor. Basın
Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün yetkilerinin Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığına devredilmesi ve yeni basın kartı yönetmenliğinin çıkarılmasıyla
birlikte yıllardır bu mesleği icra eden gazetecilerin basın kartlarının iptal
edilmesine, başvurularının ret edilmesine veya yenileme yapılmaması gibi
mağduriyetlere neden oldu. Gazeteciler Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına
soruyor; "Basın kartları neden verilmiyor?"
GAZETECİLER İÇİN BASIN KARTININ ÖNEMİ BÜYÜK
Gazetecilik mesleği halk adına denetleme yetkisi sunar. Yasama, yürütme
ve yargı erkleri gazeteciler tarafından denetlenir ve kamuoyunun menfaatleri
gözetilerek haberleştirilir. Bu görevi hakkıyla yerine getiren gazetecilere
bazı imtiyazlar tanınır ve kamuoyunu doğru bilgilendirmesi amaçlanır. Bu
imtiyazlardan faydalanan gazeteciler ise eskiden sarı basın kartı denilen ancak
şimdilerde turkuaz olan basın kartları ile bir hüviyete kavuşurlar. Ancak basın
kartını almak için meslekte geçirilen süre, yaptığınız haberler ve eğitim
durumunuzla ilgili şartlar bulunur. Bu şartları yerine getirdiğiniz zaman
meslek hayatınızı kolaylaştıran, kamuoyunu bilgilendirirken belli bazı
imtiyazlar tanınan bu karta sahip olabiliyorsunuz.
İPTAL EDİLEN BASIN KARTLARI İADE EDİLSİN
Ancak yukarıda sayılan belli başlı şartları yerine getirseniz dahi bazen
bilmediğiniz bir nedenle basın kartınızı alamayabilirsiniz. Geçtiğimiz yıl
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün, sistem değişikliği ile birlikte
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına dönüştürülmesi bazı gazeteciler için
adeta kabusa dönüştü. Yıllardır basın kartı sahibi olan gazetecilerin basın
kartları iptal edildi, bazı gazeteciler ise kart yenileme başvurusunda
bulunduğu halde aylardır basın kartlarını alamadı. Diyarbakır Medya Mensupları
Derneği Başkanı Mahmut İrtem, Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü Mehmet Sait
Özcan, Rehber TV Haber Müdürü Olcay Ersoy ve Doğruhaber Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Hasan Sabaz basın kartları iptal edilen gazeteciler
adına, yaptıkları açıklamada, haksız yere iptal edilen basın kartlarının iade
edilmesi gerektiğini belirtti.
"HİÇBİR GEREKÇE GÖSTERİLMEDEN BASIN KARTLARI YENİLENMİYOR"
Diyarbakır Medya Mensupları Derneği Başkanı Mahmut İrtem ise 20
üyelerinin basın kartlarının iptal edildiğini belirterek, "Bunlardan
bazıları için 'Basın Kartı Yönetmeliği'nin 6'ncı maddesinin birinci fıkrasının
(ç), (d), (e) ve (f) bentleri ile 30'uncu maddesinin üçüncü fıkrası' gerekçe gösterilerek
iptal edilmiş. Bazıları ise hiçbir gerekçe gösterilmeden kartı yenilenmemiştir.
Bu üyelerimiz ilk defa basın kartı başvurusunda bulunmuş meslektaşlarımız
değiller; zaten basın kartı sahibi olup yıllarca basın kartı hamili olan
meslektaşlarımızdır. Kazanılmış hakları hukuksuz bir şekilde ellerinden
alınmıştır." ifadelerini kullandı.
"BEKLEME SÜRESİNİ DOLDURAN ANCAK DEĞERLENDİRMEYE ALINMAYAN
GAZETECİLER VAR"
Yapılan haberler üzerine İletişim Başkanlığının bazı basın kartlarını
tekrar aktifleştirdiğini belirten İrtem, "Yapmış olduğumuz tespitlere göre
BYEGM döneminde basın kartı sahibi olan çok sayıda meslektaşımızın basın kartı
yenilenmemiştir. Hatta kartları iptal edilmiş olup İletişim Başkanlığı'nın bu
açıklamasından sonra da aktif hale getirilmemiştir. Kart sahibi olduğu halde ve
iptal kararı verilmediği halde kartı yenilenmemiştir ve kendilerine yeni kart
gönderilmemiştir. BYEGM döneminden beri basın kartı başvurusu olan
meslektaşlarımız arasında 'yeni başvuru', 'kart bilgilerinde değişiklik
başvurusu' (kurum değişikliği vb. gibi), 'mesleğe geri dönüş başvurusu' vb.
gibi kart başvurularında herhangi bir gelişme sağlanmamıştır. Bekleme süresini
defalarca doldurduğu halde ve herhangi bir engel bulunmadığı halde komisyona
alınmayan başvurular vardır. Yeni basın yönetmeliği gerekçe gösterilerek basın
kartı iptal edilen gazeteci, yazar, muhabir ve kurum yöneticisi olan
meslektaşlarımız var. Aynı şekilde basın kartı başvuruları iptal edilen
meslektaşlarımız vardır ki bu meslektaşlarımız zaten basın kartı sahibiydiler.
Bunlar ya kısa süreliğine meslekten ayrılmış ve mesleğe geri dönmüş ya da kurum
değişikliği yapmış ancak yeni süreçte kendilerine kart verilmemiş ve
başvuruları yeni yönetmelik gerekçe gösterilerek iptal edilmiştir."
değerlendirmesinde bulundu.
"HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE KAZANILMIŞ HAKLAR ELLERİNDEN ALINDI"
Yargının, "Hakların iadesi" kararına rağmen, basın kartlarının
iptal edildiğine vurgu yapan Mahmut İrtem, açıklamasının devamında şöyle
konuştu: Söz konusu meslektaşlarımız mesleğe yeni giriş yapan ve ilk defa basın
kartı alacak olan medya mensupları değildir. Mesleğe yıllarını vermiş zaten
basın kartı sahibi olan kimselerdir. 'Basın Kartı Yönetmeliği'nin 6'ncı
maddesinin birinci fıkrasının (ç), (d), (e) ve (f) bentleri ile 30'uncu
maddesinin üçüncü fıkrası' Türkiye'deki hukuki uygulamalara ve teamüllere
aykırı bir şekilde geçmişe dönük işlettirilerek kişinin kazanılmış hakkı
elinden alınmıştır. Basın kartının iptaline gerekçe gösterilen engeller,
kaldırılmış olan DGM'ler ve FETÖ yargısı tarafından yapılmış olan suçlamalar ve
cezalardır. Türkiye'de geçmişte hem DGM'lerin hem de FETÖ yargısının meşruiyeti
sorgulandığı gibi bugün de sorgulanıyor ve milletimiz nazarında hiçbir
meşruiyeti kalmamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile DGM tarafından yargılanmış, ceza
almış bir kişidir. Ancak bugün devlet yönetmektedir. Meşruiyetini tamamıyla
yitirmiş olan DGM ve FETÖ yargılamaları sonucunda mağdur edilen ve mahkeme
kararıyla tüm memnu' hakları iade edilmiş olan medya mensuplarının mevcut
yasalara da aykırı bir şekilde yeniden mağdur edilmelerini haksız ve hukuksuz
bir uygulama olarak değerlendiriyoruz, basın ve ifade özgürlüğüne aykırı
buluyoruz. Gazetecinin elindeki basın kartı 'Ülkenin beka sorunu' haline
getirilmemeli ve daha fazla abartılmadan yapılan yanlıştan dönülmelidir.
"ÇİFTE STANDART KABUL EDİLEMEZ"
Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan, "Onlarca basın
kartlı çalışanımıza rağmen birtakım giderilebilir sorunlardan kaynaklı başvurup
da hiç basın kartı alamayan, bir yıl ve üstü basın kartı yenileme bekleyen
yazarlarımız, gazetecilerimiz var. Bu yılın başlarında sol kesimin basın
kartlarının iptaline yönelik protestoları sonrası kimi sarı basın kartlı
gazetecilerimizin kartları tekrar kullanıma alınırken ancak kart yenileme hâlâ
yapılmış değil. Gazeteci yazarlarımız, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı
Basın Kartları Bölümü'nü şu ana kadar defalarca aramalarına rağmen her
seferinde başvurularının değerlendirme aşamasında olduğu cevabını alıyorlar.
Başvuran arkadaşlarımız 10-15 yıldır basın medya alanında çalışıyor ve
yıllardır basın kartı taşıyorlar. Doğruhaber Gazetesi olarak bu kadar zamandır
kamuoyu yararına yaptığımız çalışmalar ortada. Buna rağmen böyle bir çifte
standardın uygulanması gerçekten olacak iş değil." dedi.
"HALKIMIZI BİLGİLENDİRMEK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA DEVAM
EDECEĞİZ"
Ülkenin menfaatine yönelik çalışmalar ortaya koyanların ötekileştirildiği
vurgusu yapan Özcan, konuşmasına şöyle devam etti: Doğuda 90'ların tüm sıkıntılarını yaşamış, 28
Şubat'ın en soğuk yüzünü iliklerine kadar bedenlerinde hissetmiş bireyler
olarak şu an devleti yönetenlerin de muzdarip olduğu eski Türkiye
uygulamalarını günümüzde de güncel tutan bürokrasinin akıl tutulması
çalışmalarının görmezden gelinmesi kabul edilebilir değil. Haber ve
yayınlarımızda; İslam beldesi ülkemizin refahı için, Müslüman halkın
bilinçlenmesi, inancını, kültürünü, geleneğini koruması ve emperyal şer güçlere
karşı dik durabilmesi için Müslüman halkımızı haberdar etmek, bilinçlendirmek
için elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Geçmişten günümüze
yanlışa yanlış, doğruya doğru diyerek cesur manşetlere imza atmaktan
çekinmedik, bundan sonra da hakkın yolunda doğruluk üzere olan çizgimizden
milim şaşmadan yayınlarımıza devam edeceğimizi tüm kamuoyunun bilmesini isteriz.
"FETÖ'NÜN KİRLİ HAFIZASI İŞLETİLİYOR"
Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü Özcan son olarak, "Amerikan
destekli bir 15 Temmuz hain darbeyi Müslüman milletimizce hep beraber atlattık
çok şükür. Ancak FETÖ'nün geçmişte adeta devletin sistem kodlarına işlediği kirli
hafızanın resetleneceğine, aksine neredeyse tüm bürokraside bilinçli ya da
bilinçsiz hâlâ işletiliyor olmasını anımsatıcı bu türden uygulamalar acı acı
düşündürüyor. Yapılan haksızlıkların bir an önce giderilmesi için yetkilileri
göreve davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
"BASIN KARTLARININ İPTALİ GELECEĞE DAİR KAYGILANDIRIYOR"
Rehber TV Haber Müdürü Olcay Ersoy ise yaptığı açıklamada, "Basın
mensuplarının yaşadığı hak ihlallerini değerlendirmek için çerçevenin biraz
genişletilmesi gerekiyor. 15 Temmuz ABD destekli darbe girişimi halkın
direnişiyle akamete uğratılmıştı. Bu tarih, Türkiye için yeni bir milat
olabilir denmişti. Evet öyleydi, o gün bir milattı, ilk defa bir darbe girişimi
halkın direnişi ile karşılaşmıştı ve değişim için yeni bir gün doğmuştu.
Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacağı beklentisi vardı. Hala bu
beklenti var ve umutlar muhafaza ediliyor. Ama maalesef halkın beklenti ve
umudunu yok edecek pratikler de görüyoruz. Toplumu, özellikle de basın
çalışanlarını, geleceğe dair kaygılandıran hak ihlalleri yaşanıyor. Uzun
zamandır süren bir mağduriyetten söz ediyoruz. Birçok gazetecinin basın
kartının iptal edilmesi meselesi... Daha önce de konu hakkında basın
çalışanlarının tepkisi gündeme gelmiş, talepler yinelenmişti. Ancak hâlâ olumlu
bir gelişme yok." şeklinde konuştu.
"Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün faal döneminde basın
kartı sahibi olan çok sayıda meslektaşımızın basın kartı, yeni dönemde
yenilenmedi." diyen Ersoy, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişte
çok değişiklik olmuş, bu değişikliği yaşayan kurumlardan biri de BYEGM olmuştu.
Ancak değişim sürecinde basın çalışanlarının yaşadığı mağduriyet anlaşılır ve
kabul edilebilir gibi değildir. Elbette bu kart olmadan da gazetecilik mesleği
icra edilir. Ama gazetecilere, yeni sistem ile Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı tarafından verilen basın kartı, nispeten de olsa bazı imtiyaz ve
kolaylıklar sağlıyor. Zira hepimiz, sahadaki basın çalışanın yaşadığı
mağduriyetleri, ekonomik problemleri biliyoruz." ifadelerini kullandı.
"MESLEKTAŞLARIMIZIN HAKLARININ İADESİ İÇİN DAHA HASSAS
OLUNMALI"
15 Temmuz sonrası özgürlükler noktasında açılım yapılacağı yönünde
verilen sözleri hatırlatan Olcay Ersoy, sözlerini şöyle noktaladı: “O meşum darbe sürecinin akamete uğratılmasında
ve tarihi vesikaya dönüştürülmesinde oldukça etkin olan cesur basın
çalışanlarının bugün mağdur edilmesi anlaşılır gibi değildir. Terör yaftasıyla
mağdur edilen meslektaşlarımızın yaşadıkları sorunlar muhakkak giderilmelidir.
DGM ve FETÖ yargılamaları sonucunda mağdur edilen ve sonrasında mahkeme
kararıyla tüm memnu hakları iade edilmiş olan meslektaşlarımızın ön yargılar ve
niyet okumalarla haklarının sınırlandırılması basın ve ifade özgürlüğü
açısından sorunludur. Mağduriyetlerin giderilmesi için ivedilikle adım
atılmalıdır. Hükümet ve ilgili kurumlar, oldukça zor şartlar altında kamu
görevi icra eden meslektaşlarımızın ihlal edilen haklarının iadesi için daha
hassas olmalıdır.”
"BASIN KARTINI VERMEMEK, OLANI İPTAL ETMEK ANLAŞILMASI ZOR BİR TUTUM"
Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Sabaz ise, "Basın
kartlarının iptal edilmesi, askıya alınması, başvuruların cevapsız bırakılması
güvenlikçi politikanın bazılarında hastalık derecesine vardığını gösteriyor.
AYM'nin Kasım 2019'da 'memuriyete alımlarda güvenlik soruşturması şartı'nı
iptal etmesinden sonra basın kartları konusunda da bir adım atılması
bekleniyordu; ama maalesef bu olmadı. Gazetecilikten başka bir iş yapmadığı
belli olan kimseleri 'terör parantezinde' değerlendirerek dışlamak ancak darbe
sonralarında rastlanan bir durumdu. Kirli bir hafızanın oluşturduğu hukuksuz
süreçlerden dolayı mağdur olanların haklarını iade etmek, hak kayıplarını
telafi etmek dururken, en tabii hak olan basın kartını vermemek, olanı iptal
etmek anlaşılması zor bir tutumdur. Bunun darbeci zihniyetle ya da terörle
mücadele etmekle herhangi bir ilgisi yoktur. En kısa zamanda bu yanlıştan
vazgeçilmesini diliyorum." diyerek yanlıştan dönülmesi çağrısı yaptı.
(İLKHA)
0 yorum