HÜDA PAR Batman İl Başkanlığı,
cezaevlerindeki doluluk oranının getirdiği sorunlar ve yeni infaz sistemine
ilişkin yazılı açıklama yaparken, iktidara ve tüm siyasi partilere de çağrıda
bulundu.
1991 yılından bu yana siyasi
mahkumlar için yargılama hatalarını giderecek hiçbir yasal düzenlemenin
yapılmadığına işaret edilen açıklamada, “Devlet vatandaşa karşı suç işleyenlere
karşı merhametli, kendisine karşı suç işleyenlere karşı ise intikamcı ve
acımasız davranmıştır.” denildi.
En kalabalık kurumların
cezaevleri olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Uzun bir zamandır ülke gündemini
dolayısıyla siyasetin gündemini meşgul eden cezaevlerindeki doluluk oranının
getirdiği sorunlar ve yeni infaz sistemi, Coronavirus tehdidi ile birlikte
aciliyet gerektirdiği için tekrar gündeme alınmıştır. Devlet, Coronavirus
salgını karşısında tüm kamu kurum ve kuruluşları ile özel kurum ve şirketlerde
tedbir amaçlı çalışan sayısını azaltarak virüsün bulaşma ve yayılma riskini
asgariye indirmeye çalışmaktadır. Devletin kontrol ve denetimi altında bulunan
en kalabalık kurumlar şüphesiz ki cezaevleridir.” denildi.
“COVİD-19 SALGINI HEM MAHKUMLARI
HEM DE AİLELERİNİ CİDDİ MANADA ENDİŞELENDİRMEKTEDİR”
Covid-19’un tüm mahkumları tehdit
ettiğine dikkat çekilen açıklamada, “Cezaevlerindeki doluluk oranı, mekânsal
olarak yeterli hijyen şartları taşımaması ve Covid-19 salgını adli-siyasi
ayrımı yapmaksızın yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar başta olmak üzere
cezaevindeki tüm insanları tehdit etmektedir. Bilim kurulunun açıklamaları da
dikkate alındığında bu tehdidin yakın ve gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu
bir gerçektir. Bu nedenle Covid-19 salgınının cezaevlerinde kitlesel ölümlere
sebebiyet vereceği düşüncesi hem mahkumları hem de ailelerini ciddi manada
endişelendirmektedir. Mahpusların sağlığı ve canı devletin korumasında ve
sorumluluğundadır. Birçok ülke, bu tehdidi ve olası sonuçlarını öngörerek
cezaevini boşaltmaya yönelik yeni ve etkili düzenlemeler yapmıştır.”
ifadelerine yer verildi.
“DEVLET, RESMÎ İDEOLOJİYE DAYANAN
KLASİK DEVLET REFLEKSİNİ İNATLA SÜRDÜRMEYE ÇALIŞMAKTADIR”
Kapsam dışındaki suçlara karşı
devletin inadını sürdürdüğü ifade edilen açıklamada, “Cezaevlerinin bu
sağlıksız koşullarında mahpusların sağlığını korumak oldukça zordur. Onları
virüsten korumanın en güvenilir yolu cezaevlerini mümkün mertebe boşaltmaktır.
Böylece yoğunluğun azaltılması ile hem mahkumların hem de cezaevi personelinin
sağlığı ve güvenliği için ciddi bir önlem alınmış olacaktır. Maalesef devlet
kendisine karşı işlenen suçları değil fert ve topluma karşı işlenen suçların
cezasını hafifletmek üzere çalışmalar yürütmekte, resmî ideolojiye dayanan
klasik devlet refleksini inatla sürdürmeye çalışmaktadır. İddialara göre, konu
ile ilgili hazırlanan taslak metinde birkaç suç ile birlikte sistem açısından
adeta kırmızı çizgi olarak ilan edilmiş olan devlete karşı işlenmiş suçlar,
yapılacak infaz düzenlemesinde kapsam dışında bırakılmıştır.” Denildi. HABER
MERKEZİ
İlkesel olarak devlete karşı
işlenen suçların devlet tarafından af edilebileceğini, kişilere karşı işlenen
suçların ise mağdurların rızası alınarak af kapsamına alınabileceğini kabul
ediyoruz. Şartlı tahliye ya da af düzenlemesinden siyasi mahpusların
yararlandırılmaması, eşitlik ilkesine, devletin ancak kendisine karşı işlenen
suçları affedebileceği yönündeki temel ilkeye ve adalete aykırıdır. Taslak
metin üzerinden diğer parti grupları ile görüşmeler yapılmış ve genişlemesi
yönünde umutlandıran bazı açıklamalar gündeme düşmüştür.” diye kaydedildi.
“Devlet, kendisine karşı suç
işleyenlere karşı intikamcı ve acımasız davranmıştır”
1991 yılından bu yana siyasi
mahkumlar için yargılama hatalarını giderecek hiçbir yasal düzenlemenin
yapılmadığına işaret edilen açıklamada şöyle devam edildi:
“28 Şubat brifingli yargısının ve
paralel yargının hüküm sürdüğü dönemlerde muhalif düşünen kişi ve kesimlere
karşı yürütülen kumpas ve sözde yargılamalar ile ceza almış kişilerin
mağduriyetinin hala ıskalanıyor olması asla kabul edilemez.
12 Eylül askeri cuntasının sıkıyönetim
şartlarında, yargının vermiş olduğu yanlış kararlarla ağır cezalara mahkûm
edilenler, 1991 yılında ANAP Hükümeti tarafından tüm mahkumları kapsayan bir
düzenleme ile cezalarının 1/5’ini yatan herkes cezaevinden salıverildi.
Ayrımsız herkese eşit şekilde uygulanan bu infaz indirimi ile dönemin yanlış
kararları geç de olsa düzeltildi.
1990’lı yılların OHAL
dönemlerinde DGM’lerin hukuki kriterlere uymayan keyfi kararları ile İslami
yapıları, camia ve cemaatleri ‘terör örgütü’ olarak fişleyen 28 Şubat döneminin
brifingli yargısı ve FETÖ yargısının verdiği keyfi kararlar ile ağır cezalara
mahkûm edilen birçok kişi halen cezaevlerinde bulunmaktadır.
1991 yılından bu yana siyasi
mahkumlar için yargılama hatalarını giderecek hiçbir yasal düzenleme
yapılmamıştır. Bugüne kadar çeşitli vesilelerle hep adli suçlara yönelik af ve
benzeri infaz düzenlemeleri yapılmış ve vatandaşa karşı suç işleyenler serbest
bırakılmıştır. Kısaca devlet vatandaşa karşı suç işleyenlere karşı merhametli,
kendisine karşı suç işleyenlere karşı ise intikamcı ve acımasız davranmıştır.”
“Geçmişin yanlış ve hukuksuz
kararlarının olumsuz yansımalarını giderecek bir yasal düzenlemeye ihtiyaç
vardır”
Toplumsal barışı sağlayarak bir
yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada,
“Getirilmesi düşünülen düzenleme, vatandaşa karşı suç işleyenleri kapsamına
almakta, siyasileri yani devlete karşı suç işleyenleri ise kapsam dışında
bırakmaktadır. Şu an konuşulan infaz indirimi, Cumhurbaşkanın da sık sık dile
getirdiği, ‘Devletin, kişilere karşı suç işleyenleri değil, kendisine karşı suç
işleyenleri af etme yetkisi vardır’ söylemiyle de çelişmektedir.
Hangi suçtan hükümlü ve tutuklu
olmalarına bakılmaksızın cezaevlerindeki insanların sağlığını ve can
güvenliğini sağlamak, ailelerinin endişelerini gidermek devletin ve hükümetin
sorumluluğudur. Toplumsal barışı sağlayacak, geçmişin yanlış ve hukuksuz
kararlarının ve uygulamalarının olumsuz yansımalarını giderecek bir yasal
düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Hükümetin bozulan toplumsal barışı
tesis etme noktasında eşitlik, adalet ve kuşatıcılık misyonuyla siyasi bir
irade ortaya koyması, geniş halk kesimi tarafından kabul de görecektir.”
denildi.
“ÖNCE İNSAN ÖNCELİK ADALET’ temel
ilkemizden hareketle çağrıda bulunuyoruz”
Başta iktidar olmak üzere tüm
siyasi partilere çağrıda bulunulan açıklamada, “Bu nazarla HÜDA PAR olarak
‘ÖNCE İNSAN ÖNCELİK ADALET’ temel ilkemizden hareketle; yapılacak olan infaz
indirimi, şartla tahliye ya da kısmi af düzenlemesinden adli-siyasi hiçbir
ayrım yapılmaksızın cezaevinde olan tüm tutuklu ve hükümlülerin
faydalandırılması noktasında çalışma yapılması için başta iktidar olmak üzere
tüm siyasi partilere çağrıda bulunuyoruz.” ifadelerine yer
verildi. (İLKHA)
0 yorum