Zatürrenin tüm dünyada ve ülkemizde en sık görülen ve en fazla ölüme
neden olan enfenksiyon hastalıklarının başında geldiğini vurgulayan Arpağ, “ Bu
hastalığa herkes yakalanabilir. tıp dilinde pnömoni
olarak adlandırılan zatürre; akciğer dokusunda meydana gelen iltihaplanma
sonucu oluşan bir durumdur. Bakteriler ve virüsler başta olmak üzere çeşitli mikroorganizmalara
bağlı olarak gelişir. Bazı zatürre türlerinde hasta kişiden sağlam
kişilere doğrudan bulaşma riski vardır. Ama, hastalık çoğunlukla, hastanın
kendi ağız, boğaz veya sindirim kanalında bulunan mikropların akciğere
ulaşmasıyla meydana gelmektedir. Normal durumlarda hastalığa neden olmayan bu
mikroplar, vücut savunması zayıf düşmüş kişilerde zatürre oluşturur.Zatürrenin
ortaya çıkmasında bulaşmadan çok, kişinin vucut direncini kıran risk faktörleri
rol oynar. Zatürreye zemin hazırlayan grip ve benzeri viral solunum yolu
infeksiyonları ise çok bulaşıcıdır. Hapşırık ve öksürükle yayılabildikleri
gibi, ağız ve burun sekresyonlarıyla bulaşmış bardak, mendil, çatal-kaşık, kapı
kolu gibi eşyalar aracılığıyla diğer kişilere geçebilirler.” Dedi.
Zatürrenin belirtileri konusunda
açıklamalarda bulunan Arpağ, “Hastalarda genellikle ani başlangıçlı öksürük,
kirli, iltihaplı balgam, üşüme titreme, ateş, yan ağrısı, halsizlik ile kendini
gösterir. Nefes darlığı ve/veya göğüs ağrısına da neden olabilir. Bazılarında
ise, sinsi bir başlangıç söz konusudur. Birkaç gün devam eden iştahsızlık,
halsizlik, eklem ve kas ağrılarını takiben kuru öksürük, ateş yükselmesi,
bulantı, kusma, baş ağrısı gibi belirtiler görülebilir. Göğüs ağrısının eşlik
ettiği hastalarda özellikle göğüs boşluğunda iltihabi bir sıvı toplanması
durumu düşünülmelidir (zatülcenp, sulu zatürre). Erken tanı ve doğru tedavi ile
bu hastalık çoğu zaman geride herhangi bir iz bırakmadan iyileşir. Ancak yaygın
ve ağır olduğunda hastaneye ve hatta yoğun bakım bölümüne yatmak ve bazen de
göğsünden bir tüp aracılığıyla o iltihabi sıvıyı boşaltmak gerekir.”
İfadelerini kullandı.
Bu ölümcül
hastalıktan korunma ve tedavi yöntemleri konusunda da kısa bir bilgilendirmede
bulunan Arpağ, “Risk altındaki hastalara (65 yaş üstü kronik hastalıkları olan
ve bağışıklık sitemi zayıf olan hastalar) zatüre aşısı önerilmektedir. Tedaviye
yol açan mikroorganizmaya göre antibiyotik ve/veya antiviral tedavi
uygulanmaktadır. Tedavi süresi genelde 2- 3 haftadır.” Diye konuştu. HABER MERKEZİ
0 yorum