36,3842
35,0337
2.940,52
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır'a gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, çocukları PKK tarafından dağa kaçırıldığı gerekçesiyle HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde evlat nöbeti tutan aileleri ziyaret etti.
Evlat nöbetindeki aileleri ziyaretinde basına açıklamalarda bulunan Yapıcıoğlu, 2015 yılında başlatılan çözüm süreci ve neticelerini hatırlatarak yeniden başlatılması konuşulan çözüm sürecinde benzer hataların tekrarlanmaması uyarısında bulunarak "yeni bir süreç başlayacaksa iyi niyet göstergesi olarak bu annelerin çocuklarını teslim ederek ilk adımı atın" çağrısı yaptı.
"Bu ailelerin çocuklarının büyük bir çoğunluğu 2014-2015 yıllarında dağa götürülmüş"
Diyarbakır'daki evlat nöbeti süreçlerini özetleyen Yapıcıoğlu, "Bilindiği üzere 5 yılı aşkın bir süredir yüreği yanan annelerimiz dağa kaçırılan, kandırılarak ya da bazı vaatlerde bulunulmak suretiyle götürülen evlatlarını istemek için burada nöbetteler. 5 yıl bitti, 6'ncı yılına girdi. Aslında bunun da evveliyatı var. 2014 yılında yine bir annemiz Diyarbakır'da Fiskaya semtinde evladını istemek için bir eylem başlatmıştı. 12 gün sonra evladına kavuşunca Büyükşehir Belediyesi önünde bir eylem başladı, gelişen olaylar ve çözüm sürecinin etkisiyle birkaç ay sonra sonlandırıldı." dedi.
Yapıcıoğlu, "2019 yılında tekrar burada annelerimiz yeniden eyleme başladı. Bugüne kadar yapmış oldukları bu eylemden sonra 56 aile evladına kavuştu. Toplam 379 aile bu nöbete devam ediyor. Bu ailelere çocuklarının ne zaman gittiğini sorduğumda birkaç istisna dışında büyük bir çoğunluğu 2014-2015 yıllarında götürülmüş. 2014-2015 çözüm sürecinin konuşulduğu ve sonrasında akamete uğradığı yıllardır." ifadelerini kullandı.
"Çözümün konuşulduğu bir dönemde gençleri dağa götürmek silah bırakma niyetinin olmadığının bariz göstergesidir"
Evlat nöbetindeki ailelerin çocuklarının daha önceki çözüm sürecinde dağa götürüldüğünü hatırlatan Yapıcıoğlu, şu ifadelere yer verdi:
"2014'de silah bırakma konuşuluyordu, 2015'de süreç bozulmaya yüz tuttu ama halen çözüme dair bir umut vardı. Adı çözüm süreci ama aslında çözüme götürmeyecek, belki geçici bir çatışmasızlık süreci yaşanıyordu. Bu gençlerin çoğunluğunun o tarihlerde dağa götürülmüş olması silah bırakmanın, siyasi çözümün konuşulduğu dönemde bu kadar çok sayıda genci dağa götürmek, silah bırakma niyetinin olmadığının çok bariz bir göstergesidir. O zaman takip edilen yolun yanlışlığına dikkat çektik, bu yoldan çözümün çıkmayacağını söyledik. Bugün de yeniden silahların bırakılması ve şiddetin sonlandırılması konuşuluyor. Sorun her neyse bunun siyaset yoluyla konuşulması ve çözüme kavuşturulması gerektiği dile getiriliyor."
Yapıcıoğlu, "Bizler 5 yılı aşkın bir süredir yüreği yangın yeri olan annelerimizle beraber nöbet beklediği yerden bir çağrıda bulunuyoruz. Diyoruz ki yeni bir süreç başlayacaksa iyi niyet göstergesi olarak bu annelerin çocuklarını teslim ederek ilk adımı atın ki samimi olduğunuza inanalım. Bunu yapmayacaksanız o zaman 2015'te şenlik havasında bu kadar genci dağa götüren sizler asla silah bırakma niyetinde değilsiniz. Eğer bu iradeyi ortaya koyabilir, gerçekten bu ülkenin gençlerinin birbirine silah doğrultmasına son verirseniz biz de sizin iradenize sahip olduğunuza inanacağız." şeklinde konuştu.
"Temel hakları, hiçbir şekilde elinde silah bulunanların silahlarını bırakması şartına bağlamayın"
10 yıl önce adına çözüm süreci denen çatışmasızlık sürecinde ciddi hatalar yapıldığını, aynı hataların tekrar edilmemesi yönünde uyarıda bulunan Yapıcıoğlu, aynı hataların tekrar edilmesi halinde benzer bir netice ile yüz yüze kalınabileceğinin altını çizdi.
Daha önceki çözüm sürecinde söz konusu hataları hatırlatan Yapıcıoğlu, "Neydi o hatalar? O zaman da dedik ki; milletin ana dilde eğitim gibi talepleri var ve bu taleplerin muhatabı ellerinde silah bulunanlar değildir. Ellerinde silah bulunanları siz muhatap alacaksanız onlarla sadece silah bırakmayı konuşabilirsiniz. Bu halkın talep, sıkıntı ve sorunları halkın temsilcisi olan, siyaset yapan ya da farklı bir şekilde bu halkın arasında örgütlenmiş olan sivil yapılarla konuşmalısınız. Ya da doğrudan doğruya muhatabınız halkın kendisidir. Temel hakları, hiçbir şekilde elinde silah bulunanların silahlarını bırakması şartına bağlamayın. Onlarla pazarlık konusu yapmayın. Bu haklar pazarlık konusu olmaya, müzakere edilmeye gelmez, şarta bağlanamaz. Ellerinde silah bulunanlarla sadece silah bırakmayı konuşabilirsiniz gerisi siyasetin işidir. Bu iş Meclis'te konuşulur, siyasi alanda konuşulur." diye belirtti.
"Yangını söndürmek istiyorsak ilk önce aramızdaki kardeşliği sağlamlaştırmalıyız"
"Sorunumuz neyse konuşup kendi aramızda sulh ve diyalog ile çözmek zorundayız" diyen Yapıcıoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Meselelerimizi konuşacağız ve inşallah çözeceğiz, çözmekten başka bir şansımız da yok. Eğer çözmezsek işte etrafımızdaki yangını görüyorsunuz, her gün biraz daha genişliyor. Birilerinin yangının içerisine çekip bizi de bu ateşte yakmasını istemiyor, kapımızın önüne kadar gelen bu yangını söndürmek istiyorsak ilk önce aramızdaki kardeşliği sağlamlaştırmalı, sorunları adalet temelinde çözüme kavuşturmak için siyasi bir irade ortaya koymalıyız. Bu irade bugün var gibi görünüyor. İnşallah sağlam bir iradedir, yıkılmayacaktır, silahlar susacaktır ve bu mesele diyalogla, sulh yoluyla, barış içerisinde çözüme kavuşacaktır, diye temennimiz vardır."
Yapıcıoğlu, "Tekrar ediyorum iyi niyet göstergesi olarak ilk önce bu yüreği yanan annelerimizin hasretini bitirin. Onların evlatlarını onlara gönderin. Elinde silah bulunan gençlerimizin eline kalem verelim. Yazsınlar, okusunlar, iş üretsinler, topluma bir şeyler versinler. Bu işin takipçisi olacağımızı, birinci çözüm sürecinde yapılan hataların tekrar edilmemesi için daha yüksek sesle konuşacağımızı ve elimizden gelen çabayı ortaya koyacağımıza buradan söz veriyorum. İnşallah bu sefer başaracağız." dedi. (İLKHA)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.