36,3618
34,3393
2.839,27
7 Ekim 2023’te başlayan Aksa Tufanı’ndan sonra Türkiye kamuoyunda ve Batman'da İsrail menşeli ürünlere yönelik yapılan boykot çağrıları neticesinde birçok ürün vatandaşlar tarafından boykot edilerek alışveriş listelerinden kaldırılırken bazı duyarlı işletmeler de bu ürünleri raflarından kaldırmıştı.
Marketlerin tüketicilerin tepkisinden dolayı raflardan bir süreliğine kaldırdığı başta gazlı içecek grubu ürünleri olmak üzere birçok farklı ürünün raflara geri döndüğü gözlemleniyor. Aynı şekilde İsrail menşeili zincir fast food restoranlarında ve kafelerde de gözle görülür yoğunluklar yaşanmaya başladı.
Konu ile ilgili gazetemize konuşan vatandaşlar, yaşanan saldırıların üzerinden geçen zamanda İsrail zulmünün kanıksandığını ve vahşetin zihinlerde normalleşmesinin etkisiyle boykot kampanyalarının unutulduğunu belirtiyor. Siyonist vahşetin hız kesmeden devam ettiğini vurgulayan Batmanlılar, İsrail menşeli ürünlere yönelik boykot kampanyalarının sürdürülmesinin gerekliliğine dikkat çekti.
“Hayat standartları yükseldikçe hassasiyetler düşüyor”
Aylardır televizyon ve sosyal medya ekranlarına yansıyan vahşet görüntülerinin kanıksandığını ve insanların duyarsızlaştığını söyleyen Kadir Ulakçı, “Yıllardır Filistin'de devam eden bir zulüm söz konusu. Zaten insanların bilinçli olması ve en başından bu ürünleri almaması gerekiyordu. Fakat hayat standartları yükseldikçe insanların bu tür konulardaki hassasiyetleri de zayıflamakta ve insanlar yaptıkları alışverişlerde kime para kazandırdığını sorgulamadan hareket etmektedir.” ifadelerini kullandı.
İnsanların boykot ürünlerini satın almaya devam etmesinin iman zayıflığından ileri geldiğini kaydeden Ahmet Tirki isimli vatandaş ise “Bir Müslüman, düşmanına hele kendisiyle savaşan düşmanına silah parası sağlayacak bir faaliyette bulunuyorsa bu, o insanın imani noktada bir zafiyet içerisinde olduğunu gösterir. Bu kadar aleni bir şekilde İslam dünyasına saldıran İsrail'e para kazandıracak her türlü alışveriş bu şekilde değerlendirilmelidir. İnsanlar inandıkları gibi yaşamayınca yaşadıkları gibi inanmaya başlıyorlar. Neticede düşmanını zengin edecek, düşmanının din kardeşine sıktığı merminin parasını verecek hale geliyor.” şeklinde konuştu.
“Benim paramla kardeşim öldürülüyor”
İsrail menşeli veya İsrail'e açıkça desteklerini ortaya koyan şirketlere ait her türlü ürünün alınmasının bir vebal olduğunu ifade eden Fahrettin Yılmaz isimli esnaf, “Benim paramla din kardeşime savaş açılıyorsa bu düşmanın suçu değil, benim suçumdur. Sadece 7 Ekim’den itibaren değil, bu döngünün farkına varıldığı ilk günden beri bu ürünlerin Müslümanlar tarafından kesinlikle alınmaması, tüketilmemesi gerekiyordu. Fakat sadece Batman'da ya da Türkiye'de değil, bütün dünyada Müslümanlar açık bir gaflet içerisinde bulundukları için bu hataya düşüldü. Hatanın neresinden dönülürse kârdır. Filistin’de devam eden zulme karşı hem fert olarak hem de toplum olarak uyanık olmalı ve bu zulmün finansörü olmamak için aldığımız sakızdan, bindiğimiz arabaya kadar bütün alışverişlerimizde dikkatli olmalıyız” dedi.
İletişim imkanlarının gelişmesiyle insanların gündeminin de kolaylıkla değiştiğini hatırlatan Abdullah Arslan isimli esnaf ise “Özellikle teknoloji kullanımı insanların gündemini değiştirmede çok etkili. 1948’den beri Filistin topraklarında başlayan siyonist vahşet zaman zaman insanların gündemine girse de aradan fazla bir süre geçmeden gündemler değişiyor. Özellikle biz Müslümanlar bu konuda çok sabıkalıyız. Birkaç yüz kilometre ötemizde, batılıların bize dayattığı yapay sınırların ötesinde kardeşlerimiz hunharca katledilirken biz bırakın engel olmayı, bu vahşeti kısa bir zamanda unutarak gündelik hayatımıza devam ediyoruz. Kardeşlerimizi öldüren katillere sponsor olmamalıyız. Her ne şartta olursa olsun İsrail’e destek veren hiçbir ürünü almamalıyız ve esnaflarımızı da bu konuda uyarmalıyız” ifadelerini kullandı.
MUSTAFA KAYNAK