Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün Türkiye genelindeki tüm camilerde "Faizin Toplumsal Zararları" hutbe irad ettirdi. Hutbe Batman’daki tüm camilerde de okundu. Verilen hutbede, faizin her türlüsünün haram olduğu ve en büyük günahlardan sayıldığı hatırlatılarak verdiği zararlara dikkat çekildi.
İrad edilen hutbenin bazı
kısımları şöyle:
İslam, faizin her
türünü kesin olarak haram kılmıştır. Faizli işlemleri en büyük günahlardan
saymıştır. Nitekim Yüce Rabbimiz, hutbemin başında okuduğum ayet-i
kerimede müminleri şöyle uyarmaktadır: "Ey iman edenler! Kat kat
arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa
eresiniz." (Âl-i İmrân, 3/130)
Allah’ın bütün emir ve
yasakları kullarının iyiliği içindir. Onların dünyada huzurlu, ahirette mutlu
olmalarına yöneliktir. İslam’ın faizi haram kılmasında da hem birey hem de
toplum açısından birçok hikmet vardır.
Faiz, yalnızca malın
değil, aynı zamanda ömrün de bereketini azaltır. Faiz yüzünden ortaya
çıkan nice iflaslar, intiharlar, dağılan aileler, heba olan hayatlar
vardır. Faizin yaygın olduğu toplumlarda dar gelirliler ve yoksullar
ezilir. Zenginle fakir arasındaki uçurum gittikçe derinleşir. Allah rızâsı için
borç verme, yardımlaşma, sevgi, merhamet, şefkat, ihsan ve infak gibi erdemli
davranışlar ortadan kalkar. Dinî ve ahlâkî değerler örselenir. Helal haram
duyarlılığı zayıflar. Nihayetinde meşru olup olmadığına bakmaksızın kazanç elde
etmeye çalışmak, toplumda büyük huzursuzluklara sebep olur.
Faize bulaşan kişi
emeksiz ve kolay yoldan kazanç elde ettiğini zannetse de aslında kaybetmeye
mahkûmdur. Nitekim Cenâb-ı Hak, "Allah, faizle elde edilen malı mahveder,
zekâtı ve sadakası verilen malı ise artırır"( Bakara, 2/276) buyurmak
suretiyle bu gerçeğe işaret etmiştir. Zira zekât ve sadaka verenin malı
bereketlenip artar. Servetinden hayır görür. Kalbi huzurla, amel defteri
sevapla dolar. Faiz ise servetin bereketini ortadan kaldırır. Sahibine günahtan
başka kazanç sağlamaz. Hem maddî hem de manevî anlamda iflasını hazırlar. Allah
Resûlü (sallallahualeyhivesellem) faizin eninde sonunda sahibine
kaybettireceğini şöyle ifade etmiştir: "Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç
kimse, malının hayrını göremez."( İbn Mâce, Ticâret, 58)
Yüce dinimiz bizlere
geçimimizi helal yoldan temin etmeyi emretmiştir. Peygamber Efendimiz
(sallallahualeyhivesellem) "Hiç kimse kendi el emeğinin kazancından
daha hayırlı bir yiyecek yememiştir."( Buhârî, Büyû’, 15) buyurmuştur.
Üzülerek ifade etmek
gerekir ki, cahiliye döneminde olduğu gibi günümüzde de faizli işlemler bazen
ticaretin doğal bir parçası gibi değerlendirilmekte, faizsiz ticaret yapılamayacağına
dair düşünce ve anlayışlar yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.
Hâlbuki ticaret ve faiz birbirinden tamamen ayrı şeylerdir. Nitekim
Kur’an’ın ifadesiyle "Allah, alış verişi helâl, faizi ise haram
kılmıştır." (Bakara, 2/275) Bunun için bize düşen, ticaretimizi yaparken,
faize bulaşmama hususunda son derece hassas davranmaktır.
Dinimizin bütün
ikazlarına rağmen faizi terk etmeyenlerin karşılaşacağı hüsran, Kur’an-ı
Kerim’de şöyle haber verilir: "Faiz yiyenler, kabirlerinden şeytanın
çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların ‘Alışveriş de faiz
gibidir’ demelerinden dolayıdır…" ( Bakara, 2/275)
O halde, tarih
boyunca ekonomik hayatın en büyük sömürü ve zulüm araçlarından biri olan faiz
felaketinden uzak duralım. Faizle elde edilen maldan hayır gelmeyeceğinin
idrakinde olalım. Şu geçici dünya hayatımızda daha çok kazanmaktan ziyade,
helalinden kazanıp helal yolda harcamaya gayret edelim. Mahşer günü, malımızı
nereden kazanıp nereye harcadığımızın hesabını vermeden Allah’ın huzurundan ayrılamayacağımızı
asla unutmayalım.” HABER MERKEZİ
0 yorum