HÜDA PAR Batman İl
Başkanı Davut Şahin, Mısır tarihinin ilk meşru Cumhurbaşkanı olan Muhammed
Mursi’ye karşı emperyalist batı uşağı Sisi’nin yapmış olduğu askeri darbeyi yaptığı
yazılı basın açıklamasıyla kınayarak lanetledi.
Tarih boyunca darbelerin
ardında İslam coğrafyalarında hesapları olan emperyalist güçler olduğuna vurgu
yaptı. HÜDA PAR Batman İl Başkanı Davut
Şahin, Emperyalist devletlerin Müslüman ülkelere yönelik programlarını
gerçekleştirmek için ya direk işgal ettiklerini ya da iç karışıklıklar ve
darbeler yaptırdıklarını söyledi.
Yaptığı açıklamada Şahin,
“Mısır'da Müslümanların değerleriyle çatışmayan, Müslümanların değerlerine önem
veren Muhammet Mursi hükümeti yönetime geldiğinde darbe yoluna başvurdular… Emperyalistlerin
Mısır iradesine yaptıkları darbeyi kınıyor, başta Şehit Muhammet Mursi olmak
üzere Mısır’da şehit edilen Müslüman kardeşlerimize Alah (c.c.)’tan rahmet,
yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Bu darbenin figüranı olan Sisi ve
programlayıcılarını Allah’ın laneti ile lanetliyoruz.” Dedi.
MISIR DARBESİNİN
ANATOMİSİ
Mısır'da darbeci Sisi
komutasındaki ordu ve polisin, 14 Ağustos 2013'de gerçekleştirdiği Rabia
katliamının 6'ncı yıl dönümünde, ülkede siyasi istikrar, toplumsal huzur ve
güven ortamından eser kalmamış durumda.
Bundan 9 yıl önce Arap
dünyası, özgürlük taleplerini ifade eden geniş bir toplumsal hareketle
çalkalanmaya başladı. Bu devrim atmosferine Arap Baharı ismi verildi.
Arap Baharı, 17 Aralık
2010’da Tunus’ta bir seyyar satıcının, bir kadın zabıtanın kendisine attığı
tokadın ardından, kendini yakmasıyla başladı. Tunus halkı, seyyar satıcının
kendisini yakmasını bardağı taşıran son damla olarak gördü. Daha sonra Mısır,
Libya, Yemen ve Suriye halkları da Tunus’ta tetiklenen sürece katıldı. Domino
etkisiyle yayılan bu sürecin aslında en önemli taşı Mısır’dı. Tarihsel, coğrafi
ve kültürel konumu, aynı zamanda 100 milyona yaklaşan nüfusuyla Mısır’ın bu
sürece katılımı, Kahire’yi Arap Baharı sürecinin başkenti haline getirdi.
Mısır'da vesayetçi
askerî zihniyet İngilizlerden kaldı
Mısır, Osmanlı
Devleti’nin önemli toprak parçalarından birisiydi ve 1882 yılında İngiltere
tarafından işgal edilmişti. 1922’de Mısır özerklik sağlamasına rağmen güvenlik,
ülkede bulunan İngiliz birlikleri tarafından sağlanmaya devam etti. İngilizler
kendi geleceği için önemli olan mevkilerinden çekilmek taraftarı değildi. İşgal
sonrasında ise askerî mekanizmalar oluşturarak Mısır'ı dolaylı yoldan kontrol
altında tuttular. Arkalarında vesayetçi askerî bir nizam bıraktılar. Bu nizamın
ilk belirgin siması, Cemal Abdünnasır oldu. Nasır, askerî bir zihniyetle
Mısır'ı yönetmeye girişti ve İslâmî kesimlere yoğun baskı uyguladı. Ardından
Enver Sedat, yönetimi devraldı ve siyonistlerle kabul edilemez birçok anlaşma
imzaladı. Sedat'ın suikastla öldürülmesinin ardından, 30 yıl boyunca Mısır'ı
ağır bir diktayla yönetecek Hüsnü Mübarek yönetime geçti.
Mübarek döneminde
sosyal, ekonomik ve siyasi olarak büyük acılar yaşandı
Hüsnü Mübarek'in 30
yıllık dikta yönetimi sürecinde ülkede büyük sıkıntılar yaşandı. Halkın durumu
oldukça kötüydü. Sosyal, ekonomik ve siyasi olarak büyük acılar yaşandı. Mısır
zindanları İslami kesimin gençleriyle dolduruldu. Söz konusu atmosferden dolayı
ilk günden itibaren mücadele yürüten İslâmî oluşumlar, 2004 yılından itibaren
Mübarek rejimi karşıtı çalışmalarına ağırlık vermeye başladı. Bu durum,
2011'deki devrim sürecine kadar devam etti.
Ordu gerçek niyetini
gizledi
25 Ocak 2011 tarihinde
gösteriler başlayınca ordu, ilk etapta polis güçleri gibi davranmadı.
Mübarek'in emirlerine rağmen halka müdahale etmedi. Ancak seçimler sürecinde ve
daha sonra 2013 darbesinde anlaşıldığı üzere, iktidarın Mübarek ve ailesinden
tamamen kendisine geçmesi yolunda gerçek niyetini gizleyen bir strateji
uygulamıştı.
Muhammed Mursi toplam
oyların yüzde 51,73’ünü aldı
Mısır'da Hüsnü
Mübarek'in görevden ayrılmasının ardından geçici hükümet kuruldu. 28 Kasım
2011'de Halk Meclisi seçimleri yapıldı. Seçimlerde Müslüman Kardeşler’in siyasi
kanadı olan Hürriyet ve Adalet Partisi oyların yüzde 47'sini aldı. 508 sandalyeli
Mısır Halk Meclisi’nde Müslüman Kardeşler 235 milletvekili kazandı. Müslüman
Kardeşler’in siyasi kanadı olan Hürriyet ve Adalet Partisi'nin adayı Muhammed
Mursi, 16-17 Haziran 2012’de yapılan Mısır cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise
toplam oyların yüzde 51,73’ünü alarak seçimleri kazandı. Böylece 30 Haziran
2012 tarihinde göreve gelen Mursi, Mısır'ın beşinci ve seçilmiş ilk
cumhurbaşkanı oldu.
İslami partilerin
başarısı iç ve dış odakları rahatsız etti
Ordunun ve dış güçlerin
tüm bölme ve yıpratma politikalarına rağmen İslâmî partiler seçimlerde büyük
bir başarı kaydetti. İslâmî partilerin söz konusu başarıları neticesinde iç ve
dış odaklar harekete geçti. Ordu, halkın tek yürek ve tek güç hâlinde
bulunduğunu görünce bir süre arka plana çekildi. Ancak gizliden gizliye her
oluşumun kendi isteklerini tetikleyerek bölünmelere yol açma girişimlerinde
bulundu. Örneğin, devrim sürecinde ittifak halinde bulunan İslâmî oluşumlar
arasında bir mücadele başladı. Mısır'da her şeyhin ya da âlimin bir siyasi
parti kurması durumu ortaya çıktı. Bilhassa Mübarek döneminde partileşmelerine
kesinlikle müsaade edilmeyen bazı grupların, İhvan-ı Müslimin'in önünü kapatmak
için parti kurmalarına izin verildi, hatta teşvik edildi. Ordunun ekonomik
kaynakları elinde bulundurmasının da avantajıyla çeşitli yapay krizler
üretildi, Sina bölgesinde bazı oyunlar tezgâhlandı ve askerî müdahaleye zemin
hazırlandı.
Mursi’yi zor günler
bekliyordu
Mursi’yi zor günler
bekliyordu. Kimi zaman ona karşı protestolar düzenleniyor kimi zaman yargı
tarafından yapacağı yenilikler engelleniyordu. Mursi, Yüksek Askeri Konseyi
Başkanı Tantavi’nin artık emekli olması gerektiği yönünde karar aldığını
açıkladı. 1 Aralık 2012’de iki aşamalı anayasa referandumuna gidildi.
Referandum birinci kısımda yüzde 57, ikinci kısımda yüzde 64 "evet"
oyuyla kabul edildi. Bu sonuçlarla birlikte Tahrir Meydanı, laik, seküler ve
sosyalist protestocularla doldu. Ülkedeki tartışmaların ve protestoların
artmasıyla beraber 1 Temmuz 2013’te Mısır Ordusu, Mursi’ye olayları çözmek için
48 saatlik süre verdi. 48 saatlik sürenin sonunda Cumhurbaşkanı Muhammed
Mursi’nin görevden alındığı açıklandı.
Muhammed Mursi her
destekten mahrum bırakıldı
Cumhurbaşkanı Muhammed
Mursi her ne kadar seçimlerde yüzde 52 oy almış olsa da sadece bir yıl görevde
kalabildi. Görevde bulunduğu süre zarfında başta iktisadi ve siyasi olmak üzere
hemen her destekten mahrum bırakıldı. Görevden uzaklaştırıldığı 3 Temmuz'dan
aylar önce kamu kurum ve kuruluşları, yargı ve medya gibi çok sayıda alanda
kendisine yönelik karşıt kampanyalar başladı. Ordu içinde ve emniyette
kendisine destek verecek unsurların yeterince bulunmamasından hareketle
iktidardan uzaklaştırıldı.
Cumhurbaşkanı Mursi
alınan kararı kabul etmediğini açıkladı
Cumhurbaşkanı Mursi,
yapılan hiçbir suçlama ve alınan kararı kabul etmediğini, sonuna kadar
söylediklerinin ve yaptıklarının arkasında duracağını belirtti. Özgürlüğü belki
de tüm umutlarını kaybedecek olan halk, Rabia meydanında büyük bir direnişe
başladı. Protestoların başlamasıyla birlikte, Mısır Ordusu karşı saldırıya
geçti. İlk olarak 8 Temmuz günü Kahire Cumhuriyet Muhafızları binası önünde
oturma eylemi gerçekleştiren protestoculara silahla karşılık vererek 50’den
fazla insanın katledilmesine sebep oldular. Ardından 17 Temmuz günü Rabia Camii’nin
önünde bulunan darbe karşıtı 80 kişi saldırılarda hayatını kaybetti.
Rabia Meydanı'nda
katliam yaşandı
Mısır ordusu 11
Ağustos’ta yapılan protestoların devam etmesiyle halka nota vererek tüm
meydanların boşaltılmasını istedi. Halk darbeye karşı koymaya devam etti. Mısır
Ordusu, 14 ağustos günü halka tekrar saldırmaya başladı. Protestocuların
çadırları, yaşadıkları alanlar, kullandıkları seyyar hastaneler ateşe verildi.
Olağanüstü hal ilan eden askerler, katlettikleri insanların cesetlerini yok etmek
için önce ezdiler sonra da yaktılar. Askerler muhaliflerin sığınmak için
kullandıkları Rabia Camisi'ni yaktılar. Ardından içlerinde çocuk ve kadınların
da bulunduğu 700 protestocu Kahire’deki Fetih Camii'nde bir gün boyunca esir
kaldı. Bu direnişte sayıları tam bilinmese de binlerce insan hayatını kaybetti.
Katliamda Esma Biltaci
de şehid oldu
Yine olaylarda İhvan
liderlerinden Muhammed Biltaci'nin 17 yaşındaki kızı Esma da keskin nişancılar
tarafından katledildi. Şapkalı bir kişinin Esma'yı sarı çantayla işaretlediği,
ardından keskin nişancının tetiğe basararak bölgeden uzaklaştığı anlar
kameralara yansıdı.
Mısır'daki askeri
darbeyi yapanlar dış ülkelerin desteğine sahipti
Mısır'daki askeri
darbeyi yapanlar, Körfez ülkelerinin çoğunluğu, terör çetesi ve Ürdün gibi
ülkelerin desteğine sahipti. Bu yüzden darbe sonrası İhvan karşıtlığının
özellikle Suudi ve BAE'de bölgesel politikaya dönüşmesi tesadüfi değildi. Katar
ve Türkiye istisna edilecek olursa BM, AB, ABD ve genel olarak Batı, daha ilk
günden Sisi yönetimini kabullenir açıklamalar yaptı. Mısır, bir yıllık sivil
yönetimin ardından tekrar asker tarafından yönetilmeye başlandı.
Yargılamalar ve idamlar
14 Ağustos 2013’ten bu
yana 60 bin insanın zindanlara atıldığı ifade edildi. Yargılamalar günümüze
kadar devam ediyor. Bugüne kadar binlerce kişiye idam cezası verildi. İdam
cezası alanlar arasında İhvan Mürşidi Muhammed Bediive İhvan’ın partisi
Hürriyet ve Adalet Partisi’nin genel sekreteri Muhammed Biltaci de var.
Görevden alınan Muhammed
Mursi de Hamas lehine casusluk yapmak, İran'a ülkenin gizli belgelerini vermek
ve İttihadiye Sarayı önünde göstericileri öldürmek bahaneleriyle suçlandı.
Mursi, gördüğü işkence
ve sağlık şartlarının sağlanmaması nedeniyle 17 Haziran 2019'da cuntacı mahkeme
salonunda şehadete erişti.
Operasyonlar ve gizli
işkence merkezleri
Yine bu dönemde
hapishanedeki Müslüman Kardeşler üyelerine işkence yapıldığı, tıbbi müdahaleden
yoksun bırakıldıkları, insani olmayan koşullarda kalmaya zorlandıkları ve
aylarca süren tecrit cezalarına maruz bırakıldıkları çeşitli insan hakları
kuruluşları tarafından rapor edildi. Gözaltında tutulan kadınların istismara
maruz kaldığına dair defalarca haberler yayınlandı. Cuntanın gizli işkence
merkezleri ortaya çıktı. Mısır'ın İsmailiye şehrinde orduya ait El-Cela
karargâhında El-Azuli adlı gizli hapishanede, Sisi tarafından yapılan darbeden
sonra yüzlerce insanın akıl almaz işkencelere maruz kaldığı ortaya çıktı. Azuli
Hapishanesi, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) tarafından hazırlanan bir raporda
da yer almış ve çok sayıda insanın burada tutularak işkenceye tabi tutulduğu
belirtilmişti.
Sisi rejiminin baskı
politikası sadece Müslüman Kardeşler üyeleriyle sınırlı kalmadı
Sisi rejiminin baskı
politikası sadece Müslüman Kardeşler üyeleriyle sınırlı kalmadı. 3 Temmuz 2013
darbesi öncesinde Mursi karşıtı gösterilere destek olan ve darbe sırasında da
Sisi’yi destekleyen 6 Nisan Hareketi ve Devrimci Sosyalistler gibi diğer sivil
hareketler de Sisi rejiminin hışmına maruz kaldı. Bu hareketler darbeyi izleyen
süreçte rejimin baskıcı politikalarını eleştirmiş ve 2011’de başlayan devrimin
kazanımlarının kaybedildiğini ifade ederek Sisi yönetimine karşı eleştirel bir
tutum takınmışlardı. Rejimin bu eleştirilere karşı tutumu sert oldu: 6 Nisan
Hareketi de terör örgütleri listesine alındı ve liderleri tutuklandı. Öte
yandan ülkedeki sosyalist ve seküler muhalifler de Sisi rejiminin baskıları
nedeniyle sessiz kalmaya mecbur oldu. Rejimin bu gruplar üzerindeki baskısı
günümüzde halen devam ediyor. Sisi’nin yeniden sözde devlet başkanı seçildiği
2018 seçimlerini izleyen dönemde, aralarında Vail Abbas, Emel Fethi, Şadi
el-Gazali Harb ve Şadi ez-Zeyd’in de bulunduğu seküler muhaliflere yönelik yeni
bir tutuklama kampanyası başlatıldı.
Sisi başarısız oldukça
halkı cezalandırıyor
Sisinin icraatları
Mısır'ı geriletmekten başka işe yaramadı. Sisi'nin başarısız politikaları
Mısır'ı üç kat fakirleştirdi. Ekonomi dibe vurmuş durumda. Tiran ve Sanafir
Adaları Suudi Arabistan'a satıldı ki aslında terör çetesi israile satıldı.
Sisi, Mısır'ın Akdeniz'deki haklarının bir kısmından Yunanistan ve siyonistler
lehine vazgeçti. Mursi döneminde elde edilen Nil Nehri'nin kullanımı ile ilgili
kazanımlar Sisi tarafından kaybedildi. Medyanın Sisi'nin yanında yer almasına
rağmen halkın Sisi'ye olan desteği yüzde 80'lerden yüzde 10'lara kadar
geriledi. (ŞEVKİ ASLAN)
0 yorum