Elektrik ve doğalgaza yapılan zamların beraberindeki ekonomik krizi
körükleyeceğine dikkat çekilen açıklamada, “Elektrikten sonra doğalgaza da
yüksek oranlarda zam yapıldı. Konutlarda kullanılan doğalgaza yüzde 14,97,
sanayi tipi doğal gaza ise yüzde 13,73 oranlarında bir artırıma gidildi. Sanayi
ve üretimin temel enerji kaynakları elektrik ve doğalgaz olduğu için yapılan bu
zamlar, otomatik olarak neredeyse bütün ürünlere yansıyacak ve zamlar
zincirleme bir şekilde devam edecektir. Zira bu zamlarla birlikte üretim
maliyetleri yükselecek, reel sektör yine küçülmeye gidecek, işçi çıkarmaları
olacak, bazı fabrikalar kapanacak ve ekonomik kriz daha da derinleşecektir.”
denildi.
Vatandaşı büyük ölçüde mağdur eden zamlara karşı hükümetin, halkın
derdiyle dertlenmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, “Doğalgaza yapılan bu
yüksek zamların makul bir sebebi mantıklı bir izahı yoktur. Petrol varil
fiyatlarının 55 dolara kadar düştüğü, dövizin değer kaybettiği bir dönemde
yapılan bu zamlar, hükümetin ekonomiyi düzlüğe çıkarma gibi bir derdinin
olmadığını ortaya koymaktadır. Ekonominin düzlüğe çıkarılması için yüksek
maliyetlerin düşürülmesi ve üretimin artırılması gerekir. Ancak yapılan fahiş
zamlar, işçi, emekçi, yatırımcı ve işsizler ordusunun seslerinin hükümet tarafından
duyulmadığını ortaya koymaktadır. Hükümet, bir an önce bu duyarsızlığı
üzerinden atmalı ve halkın derdi ile dertlenmelidir.” ifadelerine yer verildi.
YENİ HASAT DÖNEMİ VE TARIM SEKTÖRÜNDEKİ SIKINTILAR
Tarım sektöründeki sorunlara değinilen değerlendirmede, “Hububat için
hasat dönemi ülke genelinde bitti. Ciddi bir verim kaybı yaşandığı için önceden
yapılan rekolte tahminleri bu yıl tutmadı. Çiftçi; hem geçen ekim dönemindeki
maliyet artışları, hem de verimin bu yıl beklentilerin çok altında kalması nedeniyle
büyük sıkıntı ile karşı karşıya kalmıştır. Tarım sektöründeki bu sıkıntı, bir
biri ile yakın ilişkili oldukları için doğal olarak besiciliği de
etkilemektedir. Ülke tarımı ve hayvancılığının sürdürülebilirliği için tarım ve
hayvancılık sektörlerine yönelik teşvik edici ve destekleyici adımlara ihtiyaç
vardır.” denildi.
Türkiye’nin tarım politikasında ciddi sıkıntıların olduğuna işaret edilen
değerlendirmede, “Geçen sene yaşanan patates, domates ve soğan krizlerinin
benzerlerinin diğer ürünlerde de yaşanmaması için şimdiden bazı önlemler
alınmalıdır. Doğru politikalar geliştirilmez, yine tanzim satışları gibi geçici
pansuman tedbirlerle yetinilir ve yerli üretimin artırılması için bir
seferberlik başlatılmaz ise var olan zirai üretimin de bitişine zemin
hazırlanmış olacaktır. Türkiye’nin tarım politikasında ciddi sıkıntılar olduğu
bir gerçektir ve bu gerçek artık görülmelidir. Geniş tarım alanlarına, sulu
tarım için geniş imkânlara ve özellikle genç nüfusta yüzde 25’lere varan, bazı
bölgelerde yüzde 50’yi aşan genç işsizlik oranlarına rağmen birçok temel tarım
ürününü dışarıdan ithal edecek duruma gelinmesinin bir izahı yoktur. Kasıtlı
veya kasıtsız ülkenin tarım, gıda ve hayvancılık potansiyelinden istifade
edilmediği görülmektedir. Yerli üretimin teşvik edilmesi, ithalatın ise
zorlaştırılması suretiyle bu potansiyel istifadeye açılmalıdır.” açıklamasında
bulunuldu. MEHMET
EMİN URAZ
0 yorum