image

Şartlı tahliye koşullarındaki adaletsizliğin devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada şöyle devam edildi: "Bu yasaya göre cezalandırılanların infazı da adli mahkûmların infazından ayrı olarak düzenlenmiş, onların şartlı tahliyeden yararlanabilmeleri için hükmolunan cezanın 4'te 3'nün infazını tamamlamış olmaları şartı getirilmiştir. Adli suçlarda ise bugünkü infaz yasasına göre aldıkları cezanın 3'te 2'lik kısmını yattıktan sonra şartlı tahliyeden istifade etmektedirler. Daha önce bu oran adli-siyasi ayırımı olmaksızın bütün suçlar için 5'te 2'ydi. TMK 5'inci madde ile getirilen yarı oranında artırım ile birlikte infaz edilen ceza; Ceza Kanunu'nda öngörülmüş olan cezanın da üzerine çıkmaktadır.  Şartlı tahliye koşullarındaki adaletsiz ve ayrımcı uygulama, son yıllarda uygulamaya konan Denetimli Serbestlik ile ilgili düzenlemede de devam ettirilmiştir."

"25 YILDIR CEZAEVLERİNDE TUTULAN MAĞDURLARININ KAPSAM DIŞINDA BIRAKILMASI, VİCDANLARI YARALAYACAKTIR"

Yıllardır hukuksuzca cezaevinde tutulan mahkûmların bu yeni düzenlemeden yararlanmamasının adalete güveni zedelediğine dikkat çekilen açıklamada, "Olağanüstü hal dönemlerinin yargısı olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), brifingçi 28 Şubat yargısı ile kendisine alan açmak için İslami camiaları tasfiye etmek isteyen kumpasçı FETÖ yargısının hukuk dışı ve keyfi kararları sonucu birçok kişiye haksız yere ağır cezalar verildi. Geçmiş dönemlerin yandaş yargılarının; hukuki kriterlerin dışına çıkarak ömür boyu hapse mahkûm ettiği ve 20-25 yıldır haksız bir şekilde cezaevlerinde tutulan yargı mağdurlarının kapsam dışında bırakılması adalet beklentisi içinde olan vicdanları ciddi manada yaralayacaktır." denildi.

"İSLAMİ CEMAATLERİN HALEN TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK TANIMLANMALARI HUKUK DEVLETİ İLKESİYLE ÇELİŞMEKTEDİR"

"Terör" tanımlamasının hakkaniyete uygun yeniden düzenlenmesi çağrısında bulunulan açıklamada, "Ergenekon, FETÖ vb. zihniyetlerin oluşturduğu devlet hafızasına göre yapılan terör tanımlamasından vazgeçilerek hakkaniyete uygun yeni bir tanımlama yapılmalıdır. Bu illegal yapıların komploları,  kumpasları ve suç isnatlarıyla kriminalize edilen dindar kesimler, İslami cemaatler ile diğer bazı yapıların halen terör örgütü olarak tanımlanmaları hukuk devleti ilkesiyle çelişmektedir. Yaşadığımız bu karanlık dönemlerin halen devam eden etkilerini kaldırmak adına; belli bazı kıstaslar doğrultusunda, silaha ve şiddete bulaşmadığı halde, Ergenekon veya FETÖ’nün gadrine uğramış yapıların terör örgütü kapsamının dışına çıkarılması ve bu yapılara mensup mahkûmların cezalarının kaldırılması gerekmektedir." ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın sonunda "28 Şubat Süreci ile FETÖ’nün oluşturduğu mağduriyetlerin giderilmesi, olağanüstü dönemlere mahsus TMK gibi yasaların yeni mağduriyetler oluşturmasının önüne geçilebilmesi, ayırımcılık ile çifte standardın bitmesi, toplumsal barışın ikamesi ve adaletin yeniden tesisi için hukuk sisteminde temel hak ve hürriyetlerin güvenceye alınması yönünde cesur adımların atılması zorunlu hale gelmiştir." ifadelerine yer verildi. MEHMET EMİN URAZ

 

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *