Hizbullah
Cemaati Rehberi Edip Gümüş, Cemaat'in Kurucu Rehberi Hüseyin Velioğlu'nun 17
Ocak 2000 tarihinde İstanbul'da bulunduğu eve yönelik baskında şehid edilmesi
ve Hizbullah Cemaati'nin kuruluşunun 40'ncı yılı münasebetiyle bir mesaj
yayımladı.
Gümüş,
mesajında tüm olumsuz şartlara rağmen Hizbullah Cemaati'nin 40 yıldır aynı
kararlılıkla yoluna devam ettiğini vurguladı.
Bu
günün, Hizbullah Cemaati'nin Kurucu Rehberi Hüseyin Velioğlu’nun şehadetinin
19'uncu yıldönümü olduğunu hatırlatan Gümüş, "17 Ocak 2000 tarihi, Şehid
Rehberimizin şehadet şerbetini içtiği tarihtir." diye belirtti.
Gümüş,
mesajında, "Yola çıktığımız ilk yıllardan itibaren bu kutlu yolda genç,
yaşlı yüzlerce kardeşimiz şehid olduğu gibi, Rehberimiz de şehid oldu. Bizim
mektebimizde şehadet bir kayıp değil, aksine uhrevi açıdan büyük bir kazanç ve
dünyevi açıdan zaferin müjdecisidir. Bu münasebetle, bir İslam fedaisi ve
Peygamber aşığı olan rehberimizi ve tüm İslam şehidlerini saygıyla ve rahmetle
yâd ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Şehid
Rehber'in kendilerine bırakmış olduğu en büyük mirasın, Hizbullah Cemaati
olduğunu söyleyen Gümüş, cemaatinin kuruluşunun 40'ncı yılına girdiklerini
hatırlattı.
"MÜSLÜMAN
TOPLUMU MUHAFAZA ETME İNANÇ VE SORUMLULUĞUYLA 1979 YILINDA HİZBULLAH CEMAATİ
KURULDU"
Bu
vesileyle bu uzun süreli mücadelede cemaatin karşılaştığı önemli sorunlara ve
dönüm noktalarına değinen Gümüş, şunları söyledi:
"Genelde
İslam coğrafyasında özelde memleketimizde ilhadi ideolojilerin sistemli bir
şekilde yaygınlaştırıldığı, bu ideolojiler aracılığıyla Müslüman halkların,
özellikle de genç nesillerin İslam’dan koparıldığı, İslam’a karşı yoğun bir
savaşın yürütüldüğü, İslam’ın toplumsal hayattan uzaklaştırılmaya çalışıldığı
ve Müslümanların zayıf düştüğü bir dönemde; İslam davasına sahip çıkma, Müslümanlara
hamilik yapma ve Müslüman toplumu muhafaza etme inanç ve sorumluluğuyla 1979
yılında Hizbullah Cemaati kuruldu.
"HİZBULLAH
CEMAATİ 40 YILDIR AYNI KARARLILIKLA YOLUNA DEVAM ETMEKTEDİR"
Hizbullah
Cemaati, tüm olumsuz şartlara ve maddi imkânsızlıklara rağmen sadece Allah’ın
yardımına, mensuplarının ihlas, fedakârlık ve azmine dayanarak bu kutlu yola
koyuldu. 40 yıldır bu yolda aynı kararlılıkla yoluna devam etmektedir. Bizleri
bu günlere ulaştıran Rabbimize sonsuz şükürler olsun.
Bu 40
yıl elbette kolay geçmedi. İslami mücadele ile geçen bu süre zarfında pek çok
sorun ve sıkıntılarla karşılaştık, çok tehlikeli badirelerden geçtik. İşkence,
zindan, boykot ve muhacereti yaşadık. İftira, yalan, topyekûn imhaya yönelik
saldırı, komplo ve ihanetlere uğradık. Ancak Allah’ın yardımı ve
kardeşlerimizin kararlılığıyla daha da güçlenerek bugünlere geldik. Bunları bir
kaç satıra sığdırmak mümkün değildir. Her şeye rağmen, yola çıktığımız ilk
günkü İslami hassasiyet, Müslümanların vahdeti ve Ümmetin ikamesine yönelik anlayış
ve yaklaşımımızda istikamet üzere kalmayı bize nasip eden Rabbimize ne kadar
hamd etsek azdır.
"HER
TÜRLÜ İFSAD, SİNDİRME VE YOZLAŞTIRMAYA KARŞI TEBLİĞ, İRŞAD VE ISLAH
ÇALIŞMALARIYLA KARŞI KOYMAYA ÇALIŞTIK"
Toplumun
İslam’dan uzaklaştırılmasına yönelik yapılan her türlü ifsad, sindirme ve
yozlaştırmaya karşı ilk günden beri kararlı ve kesintisiz bir şekilde tebliğ,
irşad ve ıslah çalışmalarıyla karşı koymaya çalıştık. Allah’a şükürler olsun ki
bu mücadeleyi aynı azim ve kararlılıkla sürdürmeye devam ediyoruz.
Dışarıdaki
ve içerideki İslam düşmanı güçlerin himayesinde olan ve desteğini alan laik,
ateist ve militarist yapıların şeytani plan ve projelerini Müslüman halkımız
üzerinde istedikleri gibi ve bütünü ile hâkim kılmalarına gücümüz nispetinde
karşı durduk ve hedeflerine ulaşmalarına fırsat vermedik.
Mücadele
tarihimiz boyunca nesillerimizin imanına yönelmiş ilhadi şer güçlerin
tarihimizi istedikleri yönde şekillendirmelerine yol vermediğimizi, toplumun
manevi değerlerinin ve asıl kimliğinin aşındırılması faaliyetlerine büyük
oranda engel olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.
"EMPERYALİSTLERİN
VE SİYONİSTLERİN PLANLARINA ÇOMAK SOKTUĞUMUZ İÇİN ÇOK YÖNLÜ SALDIRILARA
UĞRADIK"
Bir
yandan İslam düşmanlarının planlarını uygulamalarına engel olmaya, diğer yandan
ise İslami değerleri toplumda yeniden ihya etmeye, halkımızın bilinçlenmesine
ve İslam’a yönelmiş tehlikelere karşı güç haline gelmeye yönelik sürekli bir
faaliyet içinde olduk. Emperyalistlerin ve Siyonistlerin ileriye yönelik
planlarına çomak soktuğumuz için içerden ve dışarıdan İslam düşmanlarının çok
yönlü saldırılarına uğradık. Daha ilk yıllardan itibaren çok yönlü iftira,
karalama, tehdit, engelleme ve en son olarak da fiili saldırı, işkence, hapis,
yargısız infaz ve türlü türlü komplolarla imha edilmeye çalışıldık.
"ASIL
HEDEFİMİZ TOPLUMUN ISLAHINA VE EBEDİ KURTULUŞUNA VESİLE OLMAKTIR"
Bütün
bunlara rağmen istikametimizi, kararlılığımızı ve uğruna mücadele ettiğimiz
değerleri muhafaza etmeye çalıştık. Her türlü yalan ve iftiraya maruz
kaldığımız halde kimseye iftira atmadık. Nice haksızlıklara uğrayıp hiçbir ölçü
tanımadan canımıza ve malımıza saldırılar yapıldığı halde sabırla metanetimizi
koruduk. Her zaman Kur’an ve Sünneti esas alarak Allah’ın rızasına uygun
hareket etme gayretinde olduk ve inşallah bundan sonra da bu gayretimizi
sürdürmeye devam edeceğiz. Bizim hedefimiz dünyevi ve nefsi makamlar elde etmek
değildir. Bizim asıl hedefimiz Rabbimize karşı kulluk vazifemizi hakkıyla
yerine getirmeye çalışmak, bu dünya imtihanımızı O’nun razı olacağı şekilde
sonlandırmak, üzerimizdeki sorumluluğu yerine getirerek toplumun ıslahına ve
ebedi kurtuluşuna vesile olmaktır.
"HİZBULLAH
CEMAATİ MÜCADELE TARİHİ BOYUNCA BİR ŞEHİDLER KERVANI OLUŞTURMUŞTUR"
Hizbullah
cemaati mücadele tarihi boyunca yetiştirdiği ve davaya feda ettiği
mensuplarından adeta bir şehidler kervanı oluşturmuştur. Rehberinden, çocuk
yaştaki Ali’ye, İslam âlimi Şeyh Zeki’ye, gözü pek genç Muhammed Ata’ya,
Xaltiya Zeynep’e varıncaya kadar küçüğünden büyüğüne, erkeğinden kadınına çok
sayıda şehidler vermiş ve bu anlamda Allah’ın kitabını ve Peygamber’inin
sünnetini hayatında ölçü ve esas almış bir şehadet mektebidir.
Cemaat
olarak; toplumumuzun maddi-manevi kalkınmasına, değerlerimizin korunmasına,
İslami örf, gelenek ve adetlerin devam ettirilmesine mukabil bize ait olmayan
ve halkımıza dayatılan gayri İslami her girişime karşı tedbir geliştirmeye,
gençlerimizi korumaya, halkımızı bilinçlendirmeye gayret ettik.
Bu
anlamda eğitim ve ıslah çalışmalarını sürekli bir şekilde devam ettirdik. Eğitimimiz
salt teorik ve monoton kültürel bir çalışmadan ziyade, gerek ferdi, gerek
ailevi, gerekse içtimai hayatın İslam’a uygun hale gelmesini pratikte
hedefleyen bir eğitimdir. Çünkü eğitimdeki hedefimiz, Müslüman fert, Müslüman
aile ve Müslüman toplum oluşturmaktır.
"HER
KESİME HİTAP EDEN İSLAMİ EĞİTİM ÇALIŞMALARINA AĞIRLIK VERDİK"
Bir
yandan toplumun eğitimi ile meşgul olurken diğer yandan toplumdaki fakirlik,
cehalet ve ihtilaflarla mücadeleden de geri durmadık. Rabbimize hamd olsun ki
bu konuda ciddi mesafeler kat ettik. Gerek şehirlerde gerekse de kırsalda
insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve her kesime hitap eden İslami
eğitim çalışmalarına ağırlık verdik. Aynı zamanda kadınların bu eğitimden
mahrum kalmaması için de önemli ve gerekli adımlar attık.
"AİLE
HAYATININ KORUNMASINA YÖNELİK ÖZEL ÇABALAR İÇERİSİNDE OLDUK"
Ahlaki
yozlaşmaya karşı durduk. Azgınlık, çıplaklık ve sefihlikle çok ciddi bir
mücadele içerisinde bulunduk. Gerek Kemalist sistemin gerekse emperyalist
amaçlar için çalışan İslam düşmanlarının bu yöndeki çalışmalarına karşı,
tesettürün yaygınlaştırılmasına ve toplumumuzun inanç, ahlak ve örfi
değerlerine uygun olarak şekillenmiş aile hayatının korunmasına yönelik özel
çabalar içerisinde olduk.
"İFSAD
ŞEBEKELERİNİ DEŞİFRE ETMEYE VE ZARARLARINI ASGARİYE İNDİRMEYE GAYRET SARF
ETTİK"
Derin
yapıların gençleri tuzağa düşürmek amacıyla programlı bir şekilde yaymaya
çalıştığı fuhuş ve rezilliklere karşı yeri geldiğinde bedeller ödeyerek karşı
koyduk. Toplumu kendi öz benliğinden koparmaya yönelik yapılan ahlak dışı
etkinlik ve organizasyonlara engel olmaya çalıştık. İslam düşmanı organize
yapıların ifsada yönelik içki, kumar, uyuşturucu ve fuhşu yaymasına karşılık
birçok sıkıntıyı göğüsleyerek gençlerimizi muhafaza etmeye çalıştık. Bununla
birlikte söz konusu ifsad şebekelerini deşifre etmeye ve zararlarını asgariye
indirmeye gayret sarf ettik. Bu uğurda şehidler verdik.
"İÇERİDEKİ
VE DIŞARIDAKİ İSLAM DÜŞMANLARININ HEDEFİ HALİNE GELDİK/GETİRİLDİK"
Toplumun
ıslahına yönelik emri bilmaruf ve nehyi anilmünker görevini yerine getirmeye
çalışırken, içerideki ve dışarıdaki İslam düşmanlarının hedefi haline
geldik/getirildik. Üzerimize tehdit ve şantajlarla sürülen mülhid örgüt,
kardeşlerimizin direnişi ve meşru müdafaaları karşısında önemli oranda bozguna
uğradı. Bunun üzerine derin yapı mensuplarının kontrollerindeki basın
kuruluşları devlet imkânlarını da arkalarına alarak topyekûn bir iftira ve
karalama propagandasına başladılar. Bunun akabinde gözaltı, işkence ve
tutuklama furyası ile karşı karşıya kaldık.
"KARDEŞLERİMİZDEN
YÜZLERCESİ HÂLÂ CEZAEVLERİNDE HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE TUTULMAKTADIR"
40
yıllık mücadelede yüzlerce şehidin yanı sıra, binlerce insanımız işkenceden
geçirildi, kaçırılan bazı kardeşlerimizin cesetlerine dahi ulaşılamazken, bazıları
yargısız infazlarla vahşice şehid edildi. Binlercesi tutuklanıp zindanların
türlü eziyetlerine uğratılan kardeşlerimizden yüzlercesi hâlâ cezaevlerinde
hukuksuz bir şekilde tutulmaktadır. Bu vesileyle zindandaki kardeşlerimizin
gösterdikleri İslami duruş ve metanetlerini takdir ediyor, onları saygıyla
selamlıyoruz.
"90’LI
YILLARDAKİ VAHŞİ SALDIRILARI BİLE ARATAN BU VAHŞETE KARŞI SESSİZ KALAMAZDIK VE
KALMADIK"
6-8
Ekim 2014 tarihinde Müslümanlara yönelik tamamen sindirmeye ve İslam davasını
boğmaya yönelik bir vahşet sergilendi. Sakallı olduğu için yaşlı-genç dindar
insanlarımız, örtülü olduğu için kadınlarımız ve savaşlarda dahi dokunulmaz
olduğu halde cami ve Kur’an kurslarımız büyük bir saldırıya uğradı. 90’lı
yıllardaki vahşi saldırıları bile aratan bu vahşete karşı sessiz kalamazdık ve
kalmadık. Emperyalist güçlerin ajandasına uygun bir şekilde gerçekleştirilen bu
saldırılar karşısında halkımızın yanında olduk, onlara yapılan saldırıları
kendimize yapılmış kabul ettik ve bedel ödemeyi göze alarak imkânlarımız
dâhilinde karşı durduk.
"EMPERYALİST
GÜÇLERE GÜVENEREK HAREKET EDENLER BÜYÜK BİR GAFLET VE HIYANET
İÇERİSİNDEDİRLER"
Hizbullah
Cemaati olarak ilk günden bu güne kadar İslam Coğrafyasındaki sorunların
ümmetin iç meselesi olduğunu, bunların kendi içimizde halledilmesi gerektiğini,
emperyalist güçlerin müdahalesine imkân ve fırsat verilmemesini söyledik ve bu
istikamette çabaladık. Gelinen aşamada emperyalistleri arkalarına alarak bu
coğrafyada hâkimiyet kurmaya çalışanların topraklarımıza kan, gözyaşı, acı ve
zulümden başka bir şey getirmedikleri ortadadır. Bundan dolayı emperyalist
güçlere güvenerek hareket edenler büyük bir gaflet ve hıyanet içerisindedirler.
"40
YILLIK TECRÜBE VE KADROLARIMIZLA KUDÜS’ÜN KURTULUŞU UĞRUNA ÖDENECEK HER BEDELE
HAZIR OLDUĞUMUZU İLAN EDİYORUZ"
Müslümanların
ilk kıblesi Kudüs, bütün Müslümanlar için olduğu gibi bizim için de özel bir
öneme haiz olup kırmızı çizgimizdir. Bunu sürekli olarak dile getirerek
Müslümanlar arasında duyarlılık oluşturmaya çalıştık. Ayrıca İslam
Coğrafyasının güvenliğinin Kudüs’ün güvenliğinden geçtiği inancıyla Kudüs’ün
kurtuluşu için ne gerekiyorsa yapılması hususunda Müslümanlara çağrıda
bulunuyoruz.
İslam
ülkelerinin idarecilerine ve tüm İslami yapılara çağrımız, tarihi
düşmanlarımızla işbirliği yapmaktan uzak durmaları ve kendi aramızdaki kısır
çatışma ve çekişmelerden vazgeçerek bizi yok etmeye çalışan İslam düşmanı
siyonistleri bu topraklardan söküp atmak için bir araya gelip bütün imkânları
seferber etmeleridir. Biz de 40 yıllık tecrübe, birikim, imkân ve
kadrolarımızla Kudüs’ün kurtuluşu uğruna ödenecek her bedele hazır olduğumuzu
ilan ediyoruz. Bu konuda atılacak hiç bir adımdan geri kalmayacağız, bu uğurda
çalışan şahıs, cemaat, örgüt, kurum ve devletlere destek olmayı da bir görev
bilmekteyiz.
Aynı
şekilde dünyanın her tarafında katledilen, zulme uğrayan ve topraklarından
sürülen bütün Müslüman halkların yaralarına bir nebze de olsa merhem olmak için
imkânlarımız dâhilinde katkı vermeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz.
"HER
BİR MÜSLÜMAN KENDİ KAVMİ İÇİN HAK GÖRDÜĞÜNÜ MÜSLÜMAN KÜRD KARDEŞLERİ İÇİN DE
HAK GÖRMELİDİR"
Bütün
Müslümanlar kardeştir. Türk, Kürd, Fars, Arap vs. hangi kavimden olursa olsun
Müslümanlar bir tarağın dişleri gibidirler. Müslüman kavimlerin hepsi İslam
dairesi içerisinde dilini, geleneğini ve örfünü yaşatma hakkına sahiptirler.
Birinin ötekine üstünlüğü yoktur. Kürdler de Müslüman halklardan bir halktır.
Başka halkların sahip olduğu insani ve İslami bütün haklara sahip olmalıdırlar.
Etnik aidiyeti ne olursa olsun, her bir Müslüman adil şahitlik bilinciyle
davranmalı, kendi kavmi için hak gördüğünü Müslüman Kürd kardeşleri için de hak
görmelidir.
Cemaatimiz;
Kürdlerin İslam’dan uzaklaştırılmaması, kâfirlerin kucağına itilmemesi ve
oyunlarına alet edilmemesi için elinden gelen bütün çabayı sarf edecektir.
Bütün Müslüman idareci, İslami camia ve şahsiyetlerden de bunu bekliyor ve
böyle hareket etmeyi İslami bir sorumluluk olarak görüyoruz.
"ŞERLERİ
DEFETMEK, KÂFİR, ZALİM VE FASIKLARIN TUZAKLARINI BOŞA ÇIKARMAK İÇİN GÜÇLÜ VE HAZIRLIKLI
OLMALIYIZ"
Bu
güne kadar karanlık derin yapılar, tüm imkânlarını kullanarak davaya darbe
vurmaya veya engel olmaya çalışmışlardır. Ancak ne bu karanlık yapılar ne de
bunların tuzağına düşenler amaçlarına ulaşamamışlardır. Aynı şeklide insi ve cinni
şeytanların oyununa gelip bilinçli ya da bilinçsiz ihanet edenler, davayı
bölmeye çalışanlar veya zaafiyet gösterenler de arzu ve hedeflerine
ulaşamadıkları gibi kendi ahiretlerini de tehlikeye atmışlardır. İslam davası
kutsal bir davadır. Şerleri defetmek, kâfir, zalim ve fasıkların tuzaklarını
boşa çıkarmak, hâkimiyetlerine son vermek için güçlü ve hazırlıklı olmalıyız.
Müslümanlar ümmet şuuruyla hareket etmeli, tefrikadan uzaklaşıp vahdeti
sağlamalıdırlar. İslam ümmetinin vahdeti Müslümanların en büyük gayesi
olmalıdır.
Rabbimiz
küçük büyük, bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm taksiratlarımızı affetsin,
istikametimizi, birliğimizi ve dirliğimizi muhafaza etsin, gayretlerimizi
kendisi için kabul etsin. İLKHA
Muhabir: Editör




