Feodal toplum, genellikle şu şekilde hiyerarşik bir yapıya sahipti (yukarıdan aşağıya doğru):
- Kral/İmparator: En tepede yer alır, ancak gücü genellikle bölgesel derebeyleri (senyörler) tarafından kısıtlanmıştır.
- Soylular (Derebeyler/Senyörler): Kraldan toprak alan veya kendi topraklarına sahip olan büyük toprak sahipleriydi. Dük, Kont, Baron gibi unvanlara sahiptiler ve kendi topraklarında hem siyasi hem de askeri gücü ellerinde bulundururlardı.
- Ruhban Sınıfı: Kilise mensupları, rahipler ve keşişlerden oluşurdu. Toplumda büyük bir manevi ve siyasi güce sahiptiler, ayrıca geniş topraklara da hükmederlerdi.
- Burjuvalar: Şehirlerde yaşayan, ticaret ve zanaatla uğraşan, feodal sistemin son dönemlerinde ortaya çıkan ve ekonomik güçleri artan sınıftı. Toplumsal piramidin orta kısımlarında yer alırlardı, ancak siyasi hakları sınırlıydı.
- Köylüler (Serfler): Feodal sistemin en alt ve en geniş tabakasını oluşturan sınıftır.
- Özgür Köylüler: Kendi topraklarını ekip biçme hakkına sahip olsalar da, bağlı oldukları soyluya vergi ve hizmet (angarya) vermek zorundaydılar. Topraklarını satabilme veya miras bırakabilme hakları vardı.
- Serfler: Tamamen toprağa bağlıydılar. Üzerinde çalıştıkları toprakla birlikte alınıp satılabilirlerdi ve feodal beylerinin izni olmadan toprağı terk etmeleri yasaktı. Ürettiklerinin büyük bir kısmını senyöre vermekle yükümlüydüler ve senyörün şatosunda çeşitli işlerde çalışmak zorundaydılar. Hiçbir siyasi hakları yoktu ve hukuki olarak mal olarak kabul edilmezlerdi, ancak toprağa bağımlı köleler olarak yaşarlardı.
Dolayısıyla, feodal sistemdeki en alt tabaka, hem ekonomik hem de sosyal açıdan en kısıtlı haklara sahip olan serf köylülerdi.
Kaynak: MUSTAFA KAYNAK




