Siyonist terör çetesinin insanlık
dışı gasp, işgal ve katliamları dünyanın gündemine düşmüşken, insani
değerlerden yoksun tiplerin faşistliklerine de şahit olduk.
Alman muhafazakarların,
ırkçıların ve Avusturya’nın başındaki faşist Sebastian Kurz’un “atalarının
yaptığı Yahudi soykırımı ve katliamları” unutturmak için Siyonist zulümlerini
aklama yoluna gitmesinin ahlaki ya da insani bir tarafı olduğunu kimse iddia
edemez. Belki patolojik tarafları olabilir.
Fransız ve Hollanda faşistlerinin
İslam düşmanlığından dolayı kör olan gözleri, kokuşan dimağları onları çocuk
katillerini sevimli gösterme noktasına da götürebilir. Neticede faşizm ahlaki
açıdan çöküştür, insanlık açısından bitiştir, gezegen açısından yıkımdır. 2.
Dünya savaşının tablosu bunu net olarak ortaya koymaktadır.
Arap ülkelerinde bir süredir
revaçta olan “neo milliyetçilik” düşüncesinin Filistinlileri Arap saymadığına
ve Filistin’deki çatışmalı sürecin Arap ülkelerinin gelişmesini ve dünyaya
açılmasını engellediğine dair düşüncenin daha yüksek sesle dile getirildiğine
şahit olduk.
Ama Kürt faşistlerini anlamak
gerçekten de çok zordur.
Bir taraftan Kürtlere uygulanan
faşist zulümden söz edeceksin öte taraftan faşizmin em somut hali olan bir
terör şebekesini ve yaptıklarını normalleştireceksin.
Stalin gibi bir Kürt
katliamcısına tapan “Kürt Marksistlerinin” Netanyahu’yu aklama çabaları
anlaşılır, çünkü hepsi içlerinde Stalin gibi bir katil taşımaktadır ve
ideolojik olarak da yıkım, tahribat ve sürgün fikrine çok uzak değildirler.
Ama İslami bir kimlikleri de
olduğunu iddia eden Kürt faşistlerini anlamak gerçekten çok zor.
Siyonist terör çetesi İslami
değer ve sembolleri yıkıp yakarken hele de bu tahrip edilen sembollerde bariz
Kürt izleri söz konusu iken, meseleyi asıl odağından saptırıp ruhsuz bir eda
ile “onların da orada hakkı var” diyebilmenin izahı var mı?
Tabii bir de Siyonist çetenin
resmi olarak ilan ettiği ultra faşist yasalar karşısındaki sessizlik var…
Üç yıl önce resmileşen bir
yasadan söz edeyim.
“Yahudi Ulus Devlet Yasası”…
2018’de 55 ‘Hayır’a karşı 62
‘Evet’ oyuyla Siyonist meclisi Knesset’ten geçti bu yasa.
Yani kendine devlet diyen terör
yapılanmasının “sivil vatandaş” denilen eli silahlı işgalcilerinin
“çoğunluğunun” oyuyla yasa olarak kabul edilen bir metin.
Şimdi bu yasada neler olduğuna
bakalım.
- İsrail bir Yahudi devletidir.
- Ülkede kendi kaderini tayin
etme hakkı sadece Yahudilere aittir.
- İsrail dünyadaki tüm
Yahudilerin tarihi anavatanıdır.
- Dünyadaki tüm Yahudilerin
israil'e dönme hakkı vardır.
- Hukukta bir boşluk olduğunda
Yahudi şeriatı referans alınacaktır.
- Kudüs birleşik ve tam olarak
israil'in başkentidir.
- Devlet, Yahudi yerleşiminin
gelişimini ulusal bir değer olarak görür ve teşvik eder.
Elinizi vicdanınıza koyun ve
söyleyin: DEAŞ’ın yasalarının bu maddelerden daha ağır olduğunu iddia edebilir
misiniz?
Ya da Kızıl Kmerler ve Pol
Pot’un, Arnavutluk’ta Enver Hoca’nın vahşi uygulamalarının, İngiltere’nin
gölgesinde yıllarca hayatiyetini devam ettiren Güney Afrika’nın faşist
Apartheid rejiminin mevcut Siyonist çeteden ne fazlası vardır?
O yüzden tutarlı olalım.
“Yahudi ulus devlet yasası”
maddelerinin içindeki Yahudi kelimelerinin yerine “Türk, Arap, Fars”
kelimelerini koyduğunuzda bir itirazınız yoksa “İdeolojiniz bozuk; ama
söyleminiz tutarlıdır” derim.
Yok eğer bu faşist yasaya ses
çıkarmıyor da Yahudi kelimesi yerine başka bir etnik ya da dini kelime
konulduğunda itiraz ediyor ve “Böyle faşist yasa olmaz, bu zulümdür”
diyorsanız, ikiyüzlüsünüz, yalancısınız, ahlaksızsınız.
Söyleyeceğim bu kadar!