En büyük endişemiz ne olmalı?

Abone Ol

Ömür, kavurucu temmuz güneşi altındaki kar gibi eriyor. Zaman o kadar hızlı geçiyor ki… İnsan bir de bakıyor ki yaşlanmış, beli bükülmüş, saçları, sakalları aklara bürünmüş. Daha dün tığ gibi bir gençtim, ne zaman böyle yaşlandım diye hayret ediyor çoğu zaman.

Diyeceğim o ki zaman, ömür insanlara verilmiş büyük bir fırsat, bir sermaye ve bu zaman an be an azalıyor, tükeniyor, yok olup gidiyor. Çoğu defa bunun farkına bile varamıyoruz. Göz açıp kapayana kadar kabir kapısında buluyoruz kendimizi, hiç ummadığımız anda ölüm gelip kucaklıyor bizi…

Birçoğumuz o kadar gafiliz ki, bu sermayeyi, bu fırsatı o kadar boş şeylere harcıyor, har vurup harman savuruyor, malayani uğraşlarla geçiriyoruz ki Yüce Yaratıcının verdiği bu muhteşem krediyi ebedi saadete ulaşma yolunda kullanma imkânı bile bulamıyoruz. Oysa ömür sermayesi, ahiret mutluluğunu, ebedi cennet hayatını kazanmamız için bizim her şeyimizdir.

Bu hızla tükenen sermayeyi nasıl kullanalım, nerede kullanalım, en büyük endişemiz, gayretimiz, düşüncemiz bu olmalı. Gideceğimiz yer hakkında, ölüm hakkında, ölüm meleğiyle buluşma anı hakkında ve sonrasında bizi bekleyecekler hakkında sürekli tefekkür halinde olmalıyız.

Ömür tükenecek, ölüm gelip kapıyı çalacak, bu hepimiz için gerçekleşecek bir hakikattir. Bundan kaçış yok! Her nefis ölümü tadacaktır diyor alemlerin sahibi olan yüce Allah… Ölümü tadacağız… Bizim o anki halimiz nasıl olacak? Nasıl karşılanacağız? Bunları düşünmeli ve tefekkür etmeliyiz… O güne hazırlık yapmalıyız…

Hiç kuşkunuz olmasın o güne en iyi hazırlık imkanlarından biri ömrü ibadet güzelliğiyle süslemektir. İbadet yüce Allah’ın kullarına bahşettiği en büyük nimetlerinden biridir. Özellikle gece ibadeti, gece namazları, gece dua ve yakarışları, gece dudaklardan dökülecek zikir ve tesbihatlar, okunacak ilahi kelam…

Gecenin o derin sessizliğinde, her türlü riya ve gösterişten uzak, kalp ve zihnin günlük meşgalelerden arındığı o zaman diliminde kişinin, mümin kulun rabbiyle halvete girmesi, içini O yüce efendiye dökmesi, O’nunla gönül bağını güçlendirmesi, hüznünü O’na iletmesi, O dosta sığınması ne büyük bir nimettir…  Ruhun, tertemiz bir suyla yıkanan bir vücut gibi her türlü manevi kir ve hastalıktan arınması, ömür sermayesinin harcandığı en bereketli anlardır hiç kuşkusuz.

Salih kullar, Allah’ın dostları gece namazının kıymetini bilmişler, nefis terbiyesi ve ruhun arınması mücadelesinde bu büyük nimeti olabildiğince kullanmışlardır. Şehitlerin, velilerin, salih kulların hayatlarına bakıldığında bu nimeti en güzel bir şekilde kullandıkları ve bu fırsatı kaçırmamaya çalıştıkları görülmektedir.

Bu mübarek Ramazan ayında, Kadir Gecesinin içlerinde saklı olduğu bu fırsat gecelerinde malayani şeylerle uğraşmaktan vazgeçmeli, ömür sermayesini en verimli bir şekilde kullanmalı, belki bir daha kavuşamayacağımız Ramazan gecelerini ahiretimiz için bir azığa dönüştürme gayreti içinde olmalıyız.