Soğuk
Savaş Dönemi Nedir?
Soğuk Savaş tabirini
ilk defa Amerikalı devlet adamı Bernard Brauch kullandı.
Soğuk Savaş:
iki Süper güç olan ABD önderliğinde Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin
önderliğinde Doğu Bloku ülkeleri arasında yaşanan döneme verilen isim. 2. Dünya
Savaşı’nın ardından Truman Doktrininin ilanından (1947) SSCB'nin dağılmasına
(1991) kadar devam ettiği kabul edilen uluslararası siyasi ve askeri gerginlik
süreci.
Soğuk Savaş,
Amerika'nın önderliğinde Batı bloğu ile Sovyetler birliğinin oluşturmuş olduğu
Doğu Bloğu arasında gerçekleşmiştir. 1947 yılı ile 1991 yılları arasında
sürmüştür.
Bu olay, dönemin İngiliz Başkanı olan Winston
Churchill’in Demir Perde isimli konuşması ile başlar. 1991 yılında ise SSBC
dağıldıktan sonra bittiği kabul edilmektedir.
Soğuk Savaş Dönemi'nden sonraki döneme ne ad verilir?
Soğuk
Savaş Dönemi'nden sonra başlayan döneme verilen isim:
Yumuşama
(uluslararası politika)
Soğuk Savaş
Amerika'nın önderliğinde Batı bloğu ile Sovyetler birliğinin oluşturmuş olduğu
Doğu Bloğu arasında gerçekleşmiştir. 1947 yılı ile 1991 yılları arasında
sürmüştür. Bu savaş; ekonomik, siyasi, bilimsel, psikolojik ve teknolojik bir
çatışma durumudur.
1963 yılında
ABD ile SSBC arasında nükleer silahların çalışmalarının durdurulması ile
alakalı Moskova Antlaşması imzalanmıştır. Bu döneme ise "yumuşama"
anlamına gelen Detant ismi verilmiştir.
Yumuşama,
özellikle siyasi ilişkilerin sözlü iletişim yoluyla gerilimlerin azaltılması
anlamına gelen bir diplomasi terimidir. Bu terim, 1912 yılında Fransa ve
Almanya'nın gerilimleri azaltmaya yönelik başarısız girişimleriyle ortaya
çıkmıştır.
Küba Krizi
1962 yılında gerçekleşmiştir. Soğuk Savaş açısından da bir dönüm noktası
olmuştur. Çünkü kriz zamanında nükleer savaşların devletleri ne denli yakından
tehdit ettiği de gözler önüne serilmiştir.
Bu
tehlikenin yaşanması ile birlikte taraflar karşılıklı olarak yumuşadılar. 1963
yılında ise ABD ile SSBC arasında nükleer silahların çalışmalarının
durdurulması ile alakalı Moskova Antlaşması imzalanmıştır. Bu döneme ise
yumuşama anlamına gelen Detant ismi verilmiştir.
1975 yılına
gelindiği zaman Helsinki Nihai Senedi yumuşama konusunda oldukça önemli bir
adımdı. Fakat Asya ile Afrika'da yaşanan anlaşmazlıklar yumuşama döneminin sona
ermesine sebep olmuştur. 1980 yılına gelindiği zaman Soğuk Savaş tekrar patlak
vermiştir.
Terim
genellikle Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik
Devletleri arasındaki jeopolitik gerilimlerin genel olarak azaldığı bir dönemi
ifade etmek için kullanılır. Yumuşama, 1969 yılında Amerika Birleşik Devletleri
Başkanı Richard Nixon'ın dış politikasının temel bir unsuru olarak başlamıştır.
Doğu Bloku ile çatışmanın tırmanmasını önlemek amacıyla, Nixon yönetimi, silah
kontrolü ve diğer ikili anlaşmalar üzerine müzakereleri kolaylaştırmak için
Sovyet hükümetiyle daha fazla diyalogu teşvik etmiştir.
Yumuşamanın
resmi olarak Nixon başkanlığı döneminde başladığı kabul edilse de Soğuk Savaş
döneminde ABD ve Sovyetler Birliği arasında ilişkilerin gevşemesine yönelik
önceden yaşanan durumlar da vardı. 1962'deki Küba Füze Krizi'nden sonra hem
Amerika Birleşik Devletleri hem de Sovyetler Birliği, Washington ve Moskova
arasında doğrudan bir hat kurmayı kabul etti. Bu hat halk arasında kırmızı
telefon olarak bilinir. Bu hat, her iki ülkenin liderlerinin olası bir
felaketle karşılaşma durumunda hızlı iletişim kurmalarını sağlamıştır.
Soğuk Savaş
dönemindeki yumuşama süreci, Anti-Balistik Füze Anlaşması gibi önemli
silahsızlanma antlaşmalarının onaylanmasını ve Helsinki Antlaşması gibi
sembolik anlaşmaların oluşturulmasını gördü. Tarihçiler arasında hala yumuşama
döneminin barışı sağlama konusunda ne kadar başarılı olduğu konusunda devam
eden bir tartışma bulunmaktadır.
Yumuşama,
1980 Moskova Olimpiyatlarına Amerika'nın boykotuyla sonuçlanan Sovyetler
Birliği'nin Afganistan'a müdahalesi sonrasında sona erdiği kabul edilmektedir.
Ronald Reagan'ın 1980'de başkan seçilmesi, büyük ölçüde yumuşama karşıt kampanyasına
dayanması nedeniyle gerilimin arttığı bir dönemi tetikledi. Reagan ilk basın
toplantısında, ABD'nin yumuşamayı takip etmesinin Sovyetler Birliği'nin
çıkarlarını ilerletmek için kullanıldığını iddia etti.
İlişkiler,
Polonya'daki olaylar, ABD'nin SALT II silah anlaşmasından çekilmesi ve NATO'nun
Able Archer tatbikatıyla birlikte giderek daha da gerilmeye devam etti.
Gerilimlerin
artması karşısında Dışişleri Bakanı George P. Shultz, Reagan yönetiminin
Sovyetler Birliği ile bir başka dönemde-gerilim politikasına yönelik
değişikliğe gitti, özellikle de Mikhail Gorbaçov'un iktidara gelmesinden sonra.
Gorbaçov'un liderliği sırasında, START silah indirme anlaşması üzerine yapılan
diyalog anlamlı ilerleme kaydetti. Diplomatik girişimler, Sovyetler Birliği'nin
1991'de çöküşüne kadar devam eden Bush yönetimi tarafından sürdürüldü, bunlar
arasında START anlaşmasının onaylanması da bulunuyordu. 1983'ten 1991'e kadar
süren bu yeniden-gerilim dönemi bazen ikinci bir dönemde-gerilim olarak
adlandırılır.
Eric
Grynaviski'ye göre, "Sovyet ve ABD karar vericileri, yumuşama kavramının
ne anlama geldiği konusunda iki farklı anlayışa sahipti" ve aynı zamanda
"her iki tarafın da gelecekteki davranışları için ortak ilkeler ve
beklentileri paylaştığı yanlış bir inanca sahipti."
Soğuk Savaş
dönemindeki gerginliklerin hiçbir zaman sıcak savaş olmasına sebep olmamıştır.
Sıcak Savaş dışında devletler genellikle birbirlerini yıpratmak için
uğraştılar. Bu politika sebebi ile döneme Soğuk Savaş Dönemi ismi verilmiştir.
Yıpratma politikasından sonra Batı blokunun zaferi ile Soğuk Savaş sona
ermiştir.





