Asrın Felaketi olarak adlandırılan depremde çok canımız
yandı, çok acılar yaşadık, nice insanımızı kaybettik. Allah-u Teâlâ hayatını
kaybedenlere rahmet etsin, mekânlarını cennet eylesin, makamlarını âli kılsın,
yakınlarının ve sevdiklerinin sabırlarını artırsın. Ülke olarak hepimizin başı
sağ olsun.
Büyük yıkımlara sebep olan depremin ardından herkes bir
seferberlik ruhuyla elinden geleni yapmaya çalıştı. İlk saatlerden itibaren
bizler de Batman’da HÜDA PAR olarak Umut Kervanı ile koordineli bir şekilde
hareket ederek çeşitli çalışmalar yaptık.
Depremin ardından hemen oluşturulan ve halen çok yoğun bir
şekilde çalışmaları devam eden Koordinasyon Merkezi’nde yüzlerce yüz yüze ve
çok sayıda telefonla görüşmeler yaparak yönlendirmeler yaptık, gelen yardımları
kabul ettik, depremden etkilenen yerlere onlarca yardım tırı gönderdik.
Kimi günler gece 03.00’lere kadar yoğun çalıştık; birkaç
saat dinlenme sonrasında sabah 06.00’da yeniden çalışmalara koyulduk. Üç
saatlik dinlenme/uyku bizlere yetti. Çünkü o günler durma, yatma, istirahat
etme günleri değildi. Herkes seferber olmuşken bizler duramazdık. Her
kardeşimiz gibi bizler de bu bilinçle üzerimize düşenleri yerine getirmeye
gayret ettik.
Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş gibi yerlerde üç öğün ve
günlük binlerce kişiye sıcak yemekler çıkarabilecek aşevleri kurduk. Yüzlerce
gönüllümüzü deprem bölgelerine gönderdik. Batman’dan giden 300’den fazla
gönüllümüz hem yardım hem de arama çalışmalarına katıldı. Halen de ekiplerimiz
deprem bölgelerinde çalışmalar yapmaktadırlar.
Deprem bölgelerine gitmek için adını yazdıran yüzlerce
gönüllümüz halen sırada bekliyor. Her gün onlarca genç gelip “Hocam neden beni
göndermiyorsun, ben de depremzedelere gidip yardımda bulunmak istiyorum. Allah
rızası için beni de gönderin!” diye talepte bulunuyor.
Yasin Börü’nün misyonunu dava edinen aziz gençler sırf
isimleri başa yazdırılsın diye Seydalar, Hocalar ve Başkanlar eşliğinde gelip
adlarını yazdırıyor, kimisi listelerden isim seçerken dikkatimizi çeksin diye
3-4 defa farklı zamanlarda adını kaydettiriyor.
Şahidiz; bu süreçte insanlarımız tüm imkânlarıyla seferber
oldular, ellerinden geleni yapmaya gayret ettiler. Bir kez daha yardımlaşma ve
dayanışma neticesinde zorlukların aşılabileceğini, bir nebze de olsun
sıkıntıların giderilebileceğini gördük.
Depremin yaralarının sarılmaya çalışıldığı süreçte çok iyi
niyetli, çok yardımsever, çok fedakâr insanlarla tanıştık. Bu insanlar sırf bir
can kurtulsun diye, sırf bir insan nefes almayı sürdürsün diye saatlerce,
günlerce enkaz üzerinde çalışmalar yaptılar.
İğneyle kuyu kazmak ne kadar zor ise, enkaz yığınları
arasında bir canlıya ulaşmak da o kadar zordur. İyiliksever, yardımsever
civanmert insanlar bir can daha kurtulsun diye zorlukları göze alarak insani
görevlerini gönüllü bir şekilde yapmaya çalıştılar.
İyi insanların var olduğunu gördüğümüz gibi art niyetli
insanları da gördük bu süreçte. Yardım tırlarının önünü kesip yağmalamaya
çalışan, enkaz altındaki değerli eşyaları çalan insanların var olduğu
hakikatine de şahit olduk üzülerek.
Bir taraftan acılarımızı sarmaya çalışırken,
vatandaşlarımıza yardımlarda bulunmaya devam ederken, depremzedeler dışarda
kalmasın ve ilk etapta acil temel ihtiyaçları karşılansın diye yoğun bir mesai
harcarken, diğer yandan ise İslam ile mesafeli olanların “Allah-u Ekber”
düşmanlığına karşı İslami sorumluğumuzu yerine getirme çabasında olduk.
İnsanlar enkaz altında hayatta kalma mücadelesi verirken,
enkazdan kurtulan insanlar ise dondurucu soğuklarla mücadele ederken, kimi
siyasetçilerin ise kameraların önünde rant devşirme peşinde olduklarını,
kimilerinin de bazı kurumların kendilerine randevu vermediği yönünde
şikâyetlerde bulunduklarını gördük.
Deprem bizlere çok şey gösterdi, yeni şeyler öğretti, ölüm,
hesap, ahiret hakikatini bir kez daha hatırlattı. Üzüntünün, hüznün, sevincin
ve umudun birlikte nasıl yaşanabileceğini gösterdi bizlere. Dünya malının ne
kadar kıymetsiz olduğunu, dünyevi kazanımları bir anda nasıl
kaybedebileceğimizi, ev, araba, arsa ve paranın nasıl da bir anda hiçbir şey
ifade etmediğini gösterdi bizlere. En önemlisi de, güç ve kudreti sonsuz olan
Rabbimizin azametinin ne kadar da büyük olduğunu bir kez daha idrak etmemize ve
bunlardan dersler almamıza sebep oldu.
Rabbimiz biz kullarına neyi takdir etmişse onda hikmetler
vardır, onda beşer gözüyle fehmedemeyeceğimiz nice sırlar vardır. O bizim
Rabbimizdir, O bizim sahibimizdir, O bizim yegâne yaratıcımızdır, O sonsuz ve
sınırsız güç ve kudret sahibidir. O’ndan ne geldiyse razıyız, asla şikâyet
etmeyiz. Nasıl ki Rabbimiz bizlere nimetler verdiği zaman şükrediyorsak,
zorluklara duçar kaldığımızda da sabredeceğiz. İşte imtihan böyledir. Sen
imtihanımızı kolaylaştır Rabbimiz, musibetlere karşı sabrımızı artır, istikamet
üzere bir hayat yaşamayı ve imanlı bir şekilde huzuruna çıkmayı nasip et bizlere.