Ergenlerde bağımlılğa karşı en etkili yolun etkili iletişim
kurmaktan geçtiğini vurgulayan Klinik Psikolog Enes Kaban, bu konuda önemli
tavsiyelerde bulundu.
BAĞIMLILIĞIN DÖNÜM NOKTALARINA DİKKAT!
Ergenlerde ya da yetişkinlerde bağımlılığı bir bireyin
herhangi bir nesneye karşı ya da bazen kişiye karşı duymuş olduğu tekrarlayıcı
istek, arzu şeklinde tanımlayan Kaban, "Yaygın olarak en çok gördüğümüz
şeyler; madde bağımlılığı, sigara bağımlığı, alkol gibi birçok bağımlılık alanı
vardır. Ne zaman başlar bu bağımlılıklar? Çoğunlukla aslında belli dönemlerde
karşılaşıyoruz. İlk karşılaştığımız yer, ergenlik dönemidir. Yani çocuklar
12-13 yaşlarındayken artık yavaş yavaş kendi ayakları üzerinde duran yavaş
yavaş karar verme mekanizmaları gelişen ve yavaş yavaş kendi çevrelerini oluşturmaya
başladıkları zamandan itibaren bu çevrenin etkisiyle bağımlılıklarla karşılaşma
ihtimalleri oluyor. 2'nci ve 3'üncü aşamalar birazcık daha işte askerlik
dönemi, üniversite dönemi başlangıçlar ya da birazcık daha kırklı yaşlara doğru
başlangıçlar da olabiliyor. Tabii ki arada herhangi bir yaşta da başlanabilir
ama dönüm noktaları olarak burayı görebiliriz." dedi.
"ÇEVRESEL FAKTÖRLERDEN DOLAYI BİRÇOK BAĞIMLILIK BAŞLAMIŞ OLUYOR"
Ergenleri bağımlılığa iten birinci etmenin çevre olduğunu
belirten Kaban, "Çevresel faktörlerden dolayı birçok bağımlılık başlamış
oluyor. Bunun içerisine sigara, alkol madde ve diğer hepsini dahil edebiliriz.
Nasıl bir çevrede oluyor çocuklar? Birincisi, kendi yaş grubundaki çevreyle bir
arada oluyorlar. İyi bir grup dahi olsa içerisine bir tane kötü özelliği olan
birini koyduğumuzda yavaş yavaş etrafında yaymaya başlayabiliyor. Bunu çürük
elma meselesi gibi düşünebiliriz. Sağlam bir kasanın içerisinde bir tane çürük
elma varsa diğerlerine de bulaştırma ihtimali var. O bir kişi nereden ediniyor?
Ya aile faktörü çok sağlıklı olmayabiliyor ya sağlıklı bir mahalle kültüründen
gelmeyebiliyor ya da kendinden büyük yetişkin birisi bir şekilde bunu
başlatmış, özendirmiş olabiliyor. Burada diziler, filmler vesaire gibi unsurlar
da devreye giriyor elbette." değerlendirmesinde bulundu.
"EBEVEYNİN, ÇOCUKLA OLABİLDİĞİNCE AÇIK BİR İLETİŞİMİNİN
OLMASI LAZIM"
Ebeveynlerin yapması gerekenler hakkında konuşan Kaban,
"Öncelikle çocuğumuzla olabildiğince açık bir iletişimimizin olması lazım.
Bizim sağlıklı iletişimimiz olursa, bizim sağlıklı ve güvenli bir bağlanmamız
olursa; çocuk ne yaşarsa yaşasın, ne ile karşılaşırsa karşılaşsın önce bize
gelecek. Anne ve babaya 'ben bugün şöyle bir şey gördüm, arkadaşım bugün böyle
bir şey söyledi, şöyle bir şeyden bahsetti, bu nedir?' diyecek. Eğer ben bu
güveni çocuğuma verirsem, çocuk bu güvenceyi alırsa çocuk gelip bana bahsedecek
ve benim onu koruma ihtimalim olacak. Ortamını sevmeyebilirim ama en azından
benimle paylaşıyor olması önemlidir. İkincisi çevresini oluşturabilirsem bu çok
kıymetli olur. Yani güvenli insanların, güvenli ortamların içerisinde
bulundurmaya çalışmak. Üçüncüsü ise bu ortamlara girmeden önce bu ahlaki
değerleri vermektir. Bağımlılıktan uzak duracak, kendisini ayakları üzerinde
sağlıklı bir şekilde durabileceği bir kişilik yapısına büründürmeye çalışmak. O
ahlaki değerleri vermek çok kıymetli olacaktır. Bunu yaparken de kendimize
örnek göstermek; yani söyleyerek değil de davranışla... Eğer sigara içmesini
istemiyorsam ben de içmeyeceğim, küfür etmesini istemiyorsan ben de
etmeyeceğim, oyun ya da teknoloji bağımlısı olmasını istemiyorsam ben de evde
dikkat edeceğim; sosyal medya uygulamalarına ya da oyunlara onların yanında
girmeyeceğim ya da olabildiğince azaltacağım ki çocuk görsün. Bir diğer nokta
da alternatif bulmak; yani bu çocuk bunu yapmasın ama ne yapsın? Ona bir
alternatif sunmamız lazım. Aile içerisinde bu kültürü oluşturabilmek gerekir.
Kitap okuma kültürü, oturup sohbet etme kültürü, birlikte vakit geçirme
kültürü, dışarı çıkma vakit geçirme kültürü ya da gençlere dönük dernekler,
vakıflar, sosyal projeler üreten kurumlar mevcut. Bakanlıklar ve STK'lar
düzeyinde de var. Bunlar etrafında şekillendirilmiş bir hayat da
düzenleyebiliriz. Bu ebeveynlerin üzerine düşen bir görevdir." şeklinde
konuştu.
BAĞIMLI OLDUĞUNU FARK EDEN KİŞİ NE YAPMALI?
Çocukların, ergenlerin bağımlılıktan kurtulması için
üzerlerine düşen görevler hakkında konuşan Kaban, "Bunu fark ettim. Oldu
bir kazara bir şekilde hasbelkader, ben bu işin içine girdim. Sigara içmeye
başladım, kötü bir alışkanlık edinmeye başladım. Yapacağım ilk şey bunu fark
eder fark etmez en güvendiğim kişiyle paylaşmak. Mümkünse bu aklı başında,
doğru düşünen, doğruyu yanlıştan ayırt edebilen birisi olsun. İlk tercihimiz
ebeveyn, ilk başta söylediğim gibi eğer ebeveynle sağlıklı bir ilişki varsa ona
söyleyeceğim ama yok sağlıklı ilişkiyi kuramadım; güvendiğim bir öğretmen
olabilir, mahalleden bir abi olabilir ama güvendiğim temiz, düzgün böyle
alışkanlıkları olmayan biriyle bunu paylaşarak destek istemek. O kişi yardımcı
oluyorsa ne güzel. O desteğin yardımıyla ortamdan uzaklaşmaya çalışacağım. O
arkadaş grubundan uzaklaşacağım, mahalle grubundan uzaklaşacağım. Bu da benim
bedelim olmuş olacak aslında. Niye bunu yapmam gerekiyor? Çünkü ben en yakın 5
arkadaşımın ortalaması oluyorum eğer 5'i de sigara içiyorsa ben de sigara
içiyorum. Eğer 5'i de küfür ediyorsa ben de küfür etmeye başlıyorum. Çünkü
kendimizi sosyal uyuma mecbur hissediyoruz. O yüzden birincisi bunu yapacağız,
ikincisi benim boyumu çok aşıyorsa artık bağımlılık öyle bir noktaya geldi ki
tek başına mücadele edemiyorum ve biri de bana yardımcı olamıyorsa o zaman
Yeşilay Bağımlılık Merkezleri gibi ya da diğer merkezler gibi yerlerden
profesyonel destek istemek gerekir. 'Ben böyle bir hataya düştüm ne
yapabilirim, buradan kurtulabilmek için neler yapabilirim' diye destek istemek
o çocuğun yapabileceği en güzel şeydir." diye belirtti.
"ÇOCUKLA KAVGA ETMEK YERİNE ONUNLA BİR BAĞ KURARAK ONU YANIMIZA ALARAK DERDİNİ GİDERMEYE ÇALIŞMAK GEREKİR"
Eğitimcilerin bağımlılıkla mücadele hakkında yapması
gerekenleri dile getiren Kaban, "Okulda fark ettiğimiz anda çocukla kavga
etmek yerine niye buna başladığını, ne oldu da tuzağa düştüğünü anlamaya
çalışmak ve onunla bir bağ kurarak onu yanımıza alarak derdini gidermeye
çalışmak gerekir. Olabildiğince vaaz verir gibi değil ama hafif hafif nasihat
veren onun yanında olduğumuzu gösteren, alışkanlıkların ona ne kadar zarar
verdiğini gösteren söylemler, davranışlar ya da muhabbetler içerisine
girebiliriz. Bu konuda okul içerisinde bilgilendirme, rehberlik servisini
kullanarak idareye ve öğrencilere dönük seminerler hazırlayabiliriz. Bu noktada
öğretmenlerin yapabileceği bir güzel şey de; dışardan daha bu illete bulaşmış,
hayatını karartmış olan örnekleri getirerek ne olduğunu, bu tuzağa nasıl
düştüğünü, sonra nasıl çıktığını, çıktıktan sonra nasıl bir hayatı olduğunu
göstermek gerekir. Çocuk, bunu bırakırsam yaşayamam noktasında hissediyor. O
noktadan çıkarmak içinde; 'bak böyle örnekler var; Ahmet abin, Ayşe ablan bu
durumlardan çıkmışlar sende çıkabilirsin' umudunu verebiliriz."
ifadelerini kullandı. (İLKHA)