Başbağlar katliamının üzerinden 32 yıl geçti. Aradan geçen 32 yıla rağmen bu acı, toplumun vicdanında hala taze. Sivas Madımak'ta hayatını kaybedenlere ağlayanların Başbağlar'ı görmezden gelmesi hafızalardaki yerini korumaya devam ediyor. Başbağlar, sadece bir köyün değil, tüm ülkenin yüreğinde derin bir yara açmış, insanlık dışı bir suçun sembolü olmuştur.

O Kara Akşam: PKK'nın Cuma Namazı Sonrası Vahşeti

Takvimler 5 Temmuz 1993 Pazartesi gününü gösterdiğinde, Başbağlar Köyü sakinleri için sıradan bir yaz akşamı yaşanıyordu. Köy halkı, o günkü Cuma namazını eda etmiş, günlük işlerine devam ediyordu. Ancak akşam saatlerinde, PKK terör örgütü mensubu bir grup terörist, köye baskın düzenledi. Köyün camisine girerek namaz kılanları dışarı çıkardılar, kadın ve çocukları bir araya topladılar. Daha sonra, meydanda topladıkları erkekleri kurşuna dizerek katlettiler. Kadınların çığlıkları arasında ise köydeki 214 evi ve camiyi ateşe verdiler, adeta bir cehennemi yaşattılar. Bu vahşi saldırıda 33 vatandaşımız hayatını kaybetti, köy harabeye döndü.

Hedef İslami Kimlik: PKK'lılar Köye Sloganlarla Girdi

Başbağlar Katliamı'nın en çarpıcı ve düşündürücü yönü, terör örgütü PKK'nın hedef aldığı köy halkının belirgin İslami kimliği ve yaşam tarzıydı. Teröristlerin, köylüleri toplarken ideolojik propaganda yapmaları ve özellikle erkekleri namaz kıldıkları için hedef göstermeleri, saldırının basit bir terör eyleminin ötesinde Müslümanları hedef alma amacı taşıdığını açıkça ortaya koymuştur. Bu durum, katliamın sadece canice bir saldırı değil, aynı zamanda toplumsal barışı ve farklı inançları hedef alan bir nefret suçu boyutunda olduğunu gözler önüne sermiştir.

Adalet Arayışı ve Hukuki Süreç: Karanlıkta Kalan Noktalar

Başbağlar Katliamı'nın faillerinin bulunması ve yargılanması süreci, ne yazık ki uzun yıllar süren belirsizliklerle ve tartışmalarla dolu olmuştur. Soruşturmalar ve davalar farklı şehirlerde, farklı mahkemelerde yürütülmüş, ancak katliamın arkasındaki tüm güçler ve failler tam olarak ortaya çıkarılamamıştır. Yargılamalar sonucunda bazı sanıklar ceza alsa da, katliamın "gerçek failleri" ve azmettiricilerinin bulunamadığı, olayın karanlık noktalarının aydınlatılamadığı yönündeki eleştiriler her zaman gündemde kalmıştır. Bu durum, mağdur yakınları ve kamuoyu nezdinde adalet arayışının hala sürmesine neden olmaktadır.

Unutulan Başbağlar: Madımak'a Ağlayanların Sessizliği

Başbağlar Katliamı, 2 Temmuz 1993'teki Sivas Madımak Olayı'ndan sadece üç gün sonra yaşanmasına rağmen, kamuoyunda ve medya organlarında Madımak kadar yer bulamamıştır. Sivas Madımak'ta hayatını kaybedenlere gösterilen duyarlılığın ve ağıtların, Başbağlar'da İslami kimliklerinden dolayı katledilen masum köylülere karşı gösterilmemesi, yıllarca süregelen bir haksızlık ve çifte standart olarak algılanmıştır. Bu durum, Türkiye'nin yakın geçmişindeki acı olaylara bakış açısındaki ayrımcılığı ve ideolojik ön yargıları gözler önüne sermiş, toplumun bir kesimi için büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır.

Batman Girişinde Durdurulan Araçta 20 Kilo Toz Esrar Ele Geçirildi: Bir Kişi Tutuklandı
Batman Girişinde Durdurulan Araçta 20 Kilo Toz Esrar Ele Geçirildi: Bir Kişi Tutuklandı
İçeriği Görüntüle

Mağdur Yakınlarının Feryadı ve Süregelen Acı

Aradan geçen 32 yıl, Başbağlar'da yaşanan acıyı dindirmeye yetmemiştir. Katliamda sevdiklerini kaybeden aileler, o günün dehşetini hafızalarından silememekte, her yıl 5 Temmuz'da aynı acıyla yüzleşmektedir. Köyün yeniden inşasıyla fiziksel yaralar sarılmaya çalışılsa da, yüreklerde açılan derin yara hala kanamaya devam etmektedir. Mağdur yakınlarının en büyük talebi, olayın tüm detaylarıyla aydınlatılması, gerçek faillerin adalete teslim edilmesi ve bu tür vahşetlerin bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasıdır. Onlar için adalet, ancak tüm sorumluların ortaya çıkarılmasıyla tecelli edecektir.

Türkiye'nin Hafızasında Başbağlar

Başbağlar Katliamı, Türkiye'nin farklı inanç ve yaşam tarzlarına sahip insanlarının bir arada yaşama arzusunu hedef alan menfur bir saldırı olarak tarihe geçmiştir. Bu katliam, terörün ve ayrımcılığın hangi boyutlara ulaşabileceğini acı bir şekilde göstermiştir. Her 5 Temmuz, toplum olarak bu acı olayı hatırlayarak, hoşgörüyü, kardeşliği ve tüm mağdurlara eşit duyarlılığı daha da güçlendirme çağrısı yapmaktadır. Geçmişteki bu tür acı olaylardan ders çıkararak, gelecekte benzeri vahşetlerin yaşanmaması için toplumsal farkındalığın artırılması büyük önem taşımaktadır.

Her yıl 5 Temmuz'da Başbağlar Köyü'nde ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinde anma törenleri düzenlenir. Bu törenlerde katliamda hayatını kaybeden şehitler dualarla anılır, Kur'an-ı Kerim okunur ve ailelerin acıları paylaşılır. Bu anma programları, sadece bir yas günü değil, aynı zamanda toplumsal duyarlılığın artırılması, adaletsizliklere karşı durulması ve kardeşliğin pekiştirilmesi için bir vesile teşkil eder.

Kaynak: HABER MERKEZİ