Bâkî Kalan Bu Kubbede Bir Hoş Sadâ İmiş: Fuzûlî'nin Ölümsüz Mısraı
Bu mısra, edebiyatımızda en çok bilinen, en çok atıfta bulunulan ve üzerine en çok düşünülen dizelerden biridir. İnsan ömrünün fâniliğini, dünyevi varlıkların geçiciliğini ve geride bırakılan güzel sözün, iyi bir namın, hoş bir hatıranın kalıcılığını son derece özlü ve etkileyici bir şekilde ifade eder.
Beytin Tamamı ve Anlamı
Bu mısra, Fuzûlî'nin Leylâ ve Mecnun mesnevisinde geçen, Mecnun'un ağzından dökülen şu beytin ikinci dizesidir:
Ey fuzûlî, âhirî pâyân-ı heves ne ola? Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.
Beytin günümüz Türkçesiyle anlamı şöyledir:
"Ey Fuzûlî (Ey gereksiz/boş söz söyleyen!), heveslerin sonu ne olacak? Bu (dünya) kubbesinde kalıcı olan, ancak hoş bir sestir."
Burada Fuzûlî, bir yandan kendi mahlasıyla (Fuzûlî, yani "fazla, gereksiz" anlamına gelen mahlası) seslenerek tevazu gösterirken, diğer yandan insan ömrünün ve dünyevi arzuların (heveslerin) ne kadar geçici olduğunu vurgular. Asıl kalıcı olanın, insanların geride bıraktığı güzel bir izlenim, hoş bir söz, iyi bir şöhret veya değerli bir eser olduğunu belirtir.
Mısraın Felsefi Derinliği
"Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş" dizesi, sadece Fuzûlî'nin değil, genel olarak Doğu felsefesinin ve tasavvufun temel prensiplerinden birini yansıtır: Dünya fânidir, baki olan ise manadır. İnsanların maddi varlıkları, zenginlikleri, makamları geçicidir. Geriye kalan, yaptıkları iyilikler, söyledikleri güzel sözler, bıraktıkları anlamlı eserler ve kalplerde uyandırdıkları olumlu hislerdir. "Sadâ" kelimesi burada sadece bir ses değil, çok daha geniş bir anlam yelpazesini kapsar: yankı, duygu, etki, anı, şöhret, izlenim.
Edebiyattaki ve Kültürdeki Yeri
Bu dize, Türk edebiyatında o kadar güçlü bir yer edinmiştir ki, tek başına bir atasözü gibi kullanılır hale gelmiştir. Birçok yazar, şair ve düşünür tarafından alıntılanmış, üzerine tefsirler yapılmış ve farklı bağlamlarda kullanılmıştır. Özellikle sanatçıların, düşünürlerin veya önemli kişilerin ölümlerinden sonra, onların geride bıraktıkları eserlere ve etkilere atıfta bulunmak için sıkça kullanılır. Dizinin evrenselliği, insan doğasının temel bir gerçeğine dokunmasından kaynaklanır.
Günümüzdeki Yorumları
Günümüzde de bu mısra, fânilik ve kalıcılık üzerine düşünürken ilham verici bir rol oynar. Modern dünyada hızla değişen ve tüketilen değerler karşısında, gerçekten neyin değerli ve kalıcı olduğu sorusunu akla getirir. Bireylerin yaşamlarında ne tür bir "hoş sadâ" bırakmak istedikleri üzerine düşündürür. Bir mimarın yapıtı, bir öğretmenin öğrencilerine ilhamı, bir yazarın eseri, bir liderin topluma etkisi gibi farklı alanlarda bırakılan "hoş sadâ"lar, bu mısraın anlamını zenginleştirir.



