Ramanlı, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Gazze'deki durum ve gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bu hafta Diyarbakır ve Batman'da sel felaketleri, Siirt'te maden faciası ve Zonguldak Ereğli'de gemi batması nedeniyle can kayıplarının yaşandığını hatırlatan Ramanlı, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, tüm ülkeye de başsağlığı diledi.
Ölümlerin, takdir-i ilahi olduğunu vurgulayan Ramanlı, bunun yanında felaketlerin çoğunun tedbirsizlikten kaynaklandığına işaret etti.
Ramanlı, "Hem maden göçüklerinde kaybettiklerimiz hem sel felaketlerinde yitirdiklerimizin bir sebebi de bizim yeteri kadar önlem almış olmamamızdır. Şayet bizler doğanın gerektirdiği sünnetullah gereği yapmamız gerekeni yaparsak, tedbirlerimizi alırsak bu kadar acı tablolarla muhtemelen karşılaşmayacağız. Bu sebeple bütün yaşanan felaketlerden hemen sonra tedbir alınması gerektiğini ifade ediyoruz ama maalesef her felaket bize yeniden tedbir almamız gerektiğini hatırlatıyor ama bunun gereğini maalesef yapmıyoruz. Tedbirlerimizi kamu ve özel sektör olarak almak hepimizin boynunun borcudur." dedi.
"Siyonist çete hiçbir insani değer tanımıyor"
Gazze'de devam eden işgalci siyonist saldırganlığına değinen Ramanlı, "Siyonist çete hiçbir insani değer tanımıyor en son hatırlayacak olursanız 13 Kasım'da Gazze parlamentosunu işgal etmişti ve Filistin parlamento Başkan Vekili Ahmet Bahr bu saldırıda yaralanmıştı. Geçtiğimiz günlerde onun da şahadet haberini aldık. Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz. Ne İslam İşbirliği Teşkilatı, ne İslam ülkeleri ne de dünyanın geri kalanı siyonist barbar çetenin bu vahşetine maalesef dur diyemediler. Evet, bugün bir ara verme, bir ateşkes söz konusu oldu. İnşallah bu kalıcı bir ateşkese de dönüşür ve zaman içerisinde işgalin sonlanmasıyla da neticelenir diye ümit ediyoruz." şeklinde konuştu.
Emeklilere 5 bin TL'lik ikramiye
Emeklilere yönelik yapılan bir defaya mahsus 5 bin TL'lik ikramiye ödemesiyle ilgili bazı sorun ve sıkıntıların olduğunu ifade eden Ramanlı, şu değerlendirmede bulundu:
"2023 yılının başından itibaren emekliler ay sonunu getiremediklerini ifade etmişlerdi. Yaz aylarında çalışanlara yönelik zamlar bir düzenleme şeklinde Meclis'ten geçirildi. Ancak emekliler bu kapsam dışında tutuldu. Uzun süre emekliler aslında kendi durumlarının normalleştirilmesini, iyileştirilmesini istiyorlardı. Hükümet kanadından çokça farklı tarihlerde emeklilerin durumlarının düzeltileceğine dair çalışmalar yapılacağı ifade edilmiş olmasına rağmen 2023 yılı itibariyle sadece bir defaya mahsus, o da cumhuriyetin 100. yılına has tek bir defaya mahsus bir ödeme şeklinde kendini gösterdi.
Ama bunda da ciddi sıkıntılar var. Zira tarımda bir biçimde ziraat odalarına kaydı olan yahut ÇKS kaydı olan emekliler, çalışan sınıfına dahil edilip bu emekli ikramiyesinden istifade etmeleri engellendi. Bu yönde binlerce mağdur emekli var. Bir biçimde tarımla iştigal eden, ÇKS kaydı olan ya da ziraat odasına kaydı bulunan bütün emeklileri çalışıyor vasfında kabul edip aldığı 3-5 kuruşu ülke ekonomisine katma değer olarak kattığı 3-5 kuruşu gerekçe göstererek bu ikramiyeden kendilerini mahrum bırakılması çok büyük bir yanlış olmuştur.
Hükümete çağrımız buradan şudur; ÇKS kaydı olması sebebiyle ya da ziraat odasında bir biçimde yıllar öncesinden de kaydı olması sebebiyle çalışıyor hükmünde kabul edilip emekli ikramiyesinden mahrum bırakılanların bu ikramiyeye hak kazandığının kabulü ve bu ikramiyelerin kendine ödemesi hususunda bir düzenlemenin yapılması gerektiğini vurguluyoruz. Bu yöndeki düzenlemenin derhal gündeme alınması çağrısında bulunuyoruz."
Atanamayan öğretmenler ve öğretmen açığı
Ramanlı, bir gazetecinin 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla atanamayan öğretmenleri hatırlatması üzerine, bugün 700 bin civarında atama bekleyen üniversite mezunu öğretmen adayının olduğunu aktardı.
Halihazırda 80 bine yakın bir öğretmen açığının olduğunu belirten Ramanlı, "Bunun takriben 75 bini ücretli öğretmenler eliyle bu açık kapatılmaya çalışılıyor. Ama ücretli öğretmenlerin aldığı maaşın da asgari ücretin bir altında olduğu düşündüğümüzde ve bunların özlük haklarının da aslında sağlanmamış olduğunu dikkate aldığımızda 'eşit işe eşit ücret' prensibi gereği bir de verimliliğin olmayacağını adeta garantileyen bu düzenlemeden vazgeçilmesi gerekiyor. Muhakkak suretle bütün öğretmenlerin kadrolu statüsünde eğitim öğretim hizmetini vermesini sağlamamız gerekiyor. Bu kanayan bir yaramız. Bir yanda atama bekleyen 100 binlerce öğretmen adayı öte tarafta atanamadığı için yani bütçe el vermediği için asgari ücretin altında ücret verilmek suretiyle eğitim öğretimin ihtiyacının karşılanması gibi bir garabet ile karşı karşıyayız. Bunların bir an önce hal yoluna sokulması elbette hepimizin dileğidir. İnşallah önümüzdeki dönemde de bu ikili ayırıma son verilmiş olur." diye konuştu.
"Gazze Filistin direnişinin adeta son kalesidir"
Bir gazetecinin, Gazze'de geçici insani ateşkese varılmasına ilişkin sorusuna Ramanlı, şu yanıtı verdi:
"İşgal sona erene kadar bir başarıdan söz etmemiz mümkün değildir. Mevcut halden daha fazla bir geriye gidişi netice verecek hiçbir adım aslında iyi bir adım değildir. Tabii israil hiçbir hukuki, hiçbir insani değer tanımadan saldırılarına devam ediyor. Ve işte yaklaşık 2 aya yakın bir süre bütün dünya bir kısmı alkışlamak, bir kısmı sessiz kalmak, bir kısmı da sadece kınamak üzerinden bir tepki geliştirdi. Hiç kimse bu barbar çetenin saldırılarına dur diyemedi. Bugün itibariyle bu saldırıların bir nebze olsun duracak olması elbette insaniyet açısından bir kazanımdır. Ama 75 yıllık fotoğrafı göz önüne aldığınızda bunun bir kazanım olduğunu söylemek elbette güçtür. Gazze Filistin direnişinin adeta son kalesidir. Gazze'nin düşmesi, Filistin davasının düşmesi ve belki gelecekte Arz-ı Mevud hayalleri üzerinden savaşı bizim topraklarımıza taşıma potansiyeli doğuracaktır."
Ramanlı, "Bu anlamda Gazze'nin bütünlüğünün korunması, oraya yönelik saldırıların durdurulması, hastanelerin, okulların, binaların, ambulansların az önce ifade ettiğim gibi parlamentoların bombalanmasının durdurulması elbette önemlidir. Bu insanlık açısından önemlidir. Umuyor ve diliyorum ki gerek HAMAS gerek Filistin mücadelesi bugünden sonra çok daha farklı bir evrede daha farklı başarılarla karşımıza çıkacaktır. Belki dünyanın geri kalanına da direnişin cesaretini adeta ateşleyecek. Bütün dünyanın özelde de İslam coğrafyasının İslam ülkelerinin içinde bulundukları zillet halini görmeleri ve bundan ders alıp artık birliklerini tahkim etmeleri gerektiği hususunda da bir işaret fişeği olacaktır. İnşallah Filistin'in geleceği dünden daha iyi olacaktır. Bizler de hepimiz buna katkı sunmakla elbette mükellefiz." diye ekledi.