kaa

Peygamber Sevdalıları: Gazze siyonist şer ittifakının hile, sahtekarlık ve vahşiliğini ifşa etmiştir

İşgal rejiminin Filistin'e yönelik saldırıları telin etme ve devam eden direnişe destek amaçlı Peygamber Sevdalıları Vakfının Diyarbakır'da düzenlediği basın açıklamasında bir yılı aşkın süredir sürdürülen soykırım karşısında ülkelerin ikiyüzlü tutumlarına vurgu yapıldı.

Peygamber Sevdalıları Vakfınca düzenlenen bu haftaki basın açıklaması Diyarbakır merkez Yenişehir İlçesi Ofis Semtinde gerçekleştirildi.

Basın açıklaması öncesinde kısa bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Yahya Oğraş, Gazze'de yaşanan katliam ve soykırımı özetlerken ümmetin yerine getirmesi gereken sorumluluklara değinerek diğer İslam coğrafyalarını bekleyen tehlikeye dikkat çekti.

Gazze'deki tüm kurumlar işlevsiz durumda olduğunu söyleyen Oğraş, "Gazze'de 12 bin öğrenci ve 800 eğitimci şehid edilmiş, yaklaşık 800 bin öğrenci eğitimden mahrum bırakılmış. Onlarda bizim çocuklarımız gibi giyinip kuşanmak, en güzel şekilde barınma hakkına sahipken dünyadaki şer güçler buna müsaade etmiyor ama yaptıklarını fazlasıyla görecekler." dedi.

"Şu anda maalesef topraklarımızdan kötü kokular gelmeye başlıyor"

Uluslararası kuruluşların tarafgir yaklaşımlarından söz eden Oğraş, "Uluslararası çocuk beyannameleri, kadın ve insan haklarını sadece kendileri için geçerli görüyor. Bizler bu saldırı ve barbar yapıya sahip olanları afişe etmeli, konuşmalı, dillendirmeliyiz. Bu hayatta iki duruş vardır. Biri istikamet ve hak, diğeri menfaat ve çıkar üzerine durmaktır. Şu anda da ilkeler tamamen çıkar ve menfaat eksenli işlemektedir." ifadelerini kullandı.

Oğraş, "Yaşananlar karşısında biz ümmet olarak uyanamadık. Nitekim orada yaşananlar memleketimizde yaşanması an meselesidir. Şu anda maalesef topraklarımızdan kötü kokular gelmeye başlıyor. Coğrafyamızı alabildiğince karıştırmaya çalışıyorlar. Bizler hakça duruşumuzu her daim ayakta tutmaya çalışalım." şeklinde konuştu.

"Gazze'de yaşananlara karşı dünyanın suskunluğu yüzyılın en kara tarihi olarak kayıtlara geçti"

Oğraş'ın konuşmasının ardından basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları adına Habip Akdoğan okudu.

Kahraman ve mazlum bir millet pervasızca yok edildiğini, Gazze'de üçte ikisi kadın ve çocuk olmak üzere 50 binden fazla Müslümanın katledildiğini belirten Akdoğan, kadın ve çocuk mezarlığına dönüşen Gazze'nin insanlığın utancı olarak tarihteki yerini aldığını ifade ederek Gazze'de yaşananlara karşı dünyanın suskunluğunun yüzyılın en kara tarihi olarak kayıtlara geçtiğini söyledi.

Gazze’de katledilenlerin yüzde 70’inin kadın ve çocuklardan oluştuğuna dikkat çeken Akdoğan, "11 bin insan yıkılan ve bombalanan binaların enkazında kayboldu. 105 bin insan ağır yaralandı. Tedavi olacak hastaneleri bile yok. İlaç yok, gıda yok, temel yaşam malzemeleri yok. Tüm bu yokluk içinde asıl yok olan insanlık oldu. Bugün insanlık olsaydı ve insanlık ölmeseydi, bu zulme devletler seyirci mi kalırdı." ifadelerini kullandı.

"Hakkı haykıran bir halkın çığlığını devlet liderleri duymak istememektedir"

Gazze’nin hastane, okul, cami, kamu kuruluşu, sivil yerleşim yerleri ile sokak ve caddelerin yüzde 90’ının tahrip edildiğini kaydeden Akdoğan, "İşgal rejimi çadır kentlere saldırarak, çadırlarda bile yaşam hakkı bırakmamaktadır. Gazzelli kardeşlerimizin çadır kentlerdeki çadırlarının yüzde 90'nı kullanılmaz hale gelmiştir. 135 bin çadırdan 110 bini yıpranmıştır. Gazze'de zorla yerinden edilenler bir yıl içinde en az 7 defadan fazla yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Bu durumda çadırlar yıpranmış, yoğun yağışla birlikte kullanılamaz hale gelmiştir. Zalim siyonistler, Gazze'ye 250 bin çadır ve karavanın girişine engel olmuştur. Bir halk zorlu kış şartlarında yok edilmek istenmektedir." dedi.

siyonist işgal ordusunun Gazze’de işlediği soykırım suçu kapsamında toplu mezarlar ortaya çıktığının altını çizen Akdoğan, "siyonist zindanlarında işkencenin her türlüsü yapılmakta, hakkı haykıran bir halkın çığlığını devlet liderleri duymak istememektedir. siyonist zindanlarında işkence ve infazların haddi hesabı yok. 10 binden fazla insandan haber alınamamaktadır. Binlerce aile yok edilerek nüfus kütüklerinden silindi. İşkence, infaz, toplu katliam, zorla yerinden etme, kaçırma, yağmalama, talan etme ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz binlerce cürüm işlenmektedir." diye belirtti.

"785 bin öğrenci derslere ve eğitimlerine devam etme imkanından mahrum kaldı"

"siyonist işgal rejimi dünya tarihinde ender rastlanan zulümleri yapmaya devam ediyor" diyerek konuşmasını sürdüren Akdoğan, şu ifadelere yer verdi:

"Anarşizm üzerine kurulu siyonist rejimin barbarlığına karşı adalet ve hakkaniyet kılıcını kuşanmanın vakti çoktan gelip geçmiştir. İnsanlığa karşı suç işleyen siyonist rejim, çocuk, kadın ve sivil insanları katletmesine dünya seyirci kalmaktadır. Gazze imtihanında tüm dünya sınıfta kaldı. Modern çağın ideolojileri iflas etmiştir. Dünya devletleri çocukları koruyamamaktadır. Çocuk hakları, artık bir masaldan ibaret olduğunu tüm dünya gördü."

Akdoğan, "siyonist soykırımında 211 yeni doğan bebek ve 1 yaş altı 825 çocuk katledildi. En az 35 bin 60 çocuk ebeveynlerinden birini veya her ikisini de kaybetti. Çocuklar açlıktan şehid oluyor. İnsani kriz ve açlıktan dolayı yaklaşık 3 bin 500 çocuk ölüm riskini taşımaktadır. Zorla yerinden edilen Gazzeli kardeşlerimizin sığındığı 204 geçici barınma merkezi, işgal saldırılarına maruz kaldı. Bombardıman sonucunda 130'a yakın eğitim kurumu tamamen yıkıldı, 340'tan fazlası da bombardıman nedeniyle ciddi hasar gördü. Yaklaşık 785 bin öğrenci derslere ve eğitimlerine devam etme imkanından mahrum kaldı." şeklinde konuştu.

"Gazze’de kadınların katledilmesine seyirci kalan sözde kadın hakları savunucularının yüzü kara olsun"

Yapılan katliamlar karşısında sözde Çocuk ve kadın haklarını savunduğunu iddia edenlerin ikiyüzlü tutumuna da değinen Akdoğan, "Bir yıl boyunca Gazze’de 25 bin çocuk, 15 bin kadın katledildi. Çocuk ve kadın haklarını savunduğunu iddia eden batılı ülkelerin yaldızlı sözlerinin sihri bozuldu. Gazze, siyonist şer ittifakının ve uluslararası devletler sisteminin hilelerini, sahtekarlıklarını ve vahşiliğini ifşa etmiştir. Kadın haklarını sözde savunan sözüm ona kadını bir meta olarak gören alçaklar, Gazze’nin bağrı yanık annelerini görmek istemediler. Gazze’de kadınların katledilmesine seyirci kalan sözde kadın hakları savunucularının yüzü kara olsun." diye belirtti.

Akdoğan, "İnsan haklarını ağızlarından düşürmeyenlerin insanlığı batsın. Siyonistlerin kurguladıkları yeni dünya düzeninde İnsanlık öldü, vicdanlar köreldi, kardeşlik zayi edildi, cesaret kalmadı. Ümmet paramparça oldu. Ulusçuluk akımlarının musallat edilmesiyle aramızda sınırlar çizildi. Çizilen bu sınırların dışında kardeşlerimize zulüm yapıldığında seyirci kalmakla yetinildi." ifadelerine yer verdi.

Devlet, toplum ve ümmetin insani sinir damarları uyuşturulduğunu ve siyonist rejimin arzı mev’ud işgal planına karşı tedbir alınması gerektiğini hatırlatan Akdoğan, siyonist vahşete dur diyecek adımlar atılması gerektiğinin kaçınılmaz olduğuna vurgu yaptı.

"Uluslararası toplum ve devletler, baskı araçlarını kullanarak siyonist rejimin katliamlarını durdurmalı"

Akdoğan, Dünyanın özgür halklarından ve mazlumların safında yer alan devlet liderlerinden taleplerini sıralayarak şunları söyledi:

"- Gazze'deki soykırımı durdurmak için İslam ülkeleri ve vicdan sahibi devletler, acil harekete geçmeli, İslami, siyasi, askeri ve insani sorumluluklarını yerine getirmeli; Uluslararası toplum ve devletler, tüm baskı araçlarını kullanarak siyonist rejimin katliamlarını durdurmalıdır.

-siyonistlerin yayılmacı ve işgalci politikalarına karşı bölgesel ittifaklar kurulmalı, fiili adımlar atılmalı; direnişe askeri, lojistik ve teknolojik destek verilmelidir.

-Seçimle işbaşına gelmiş olan HAMAS, Filistin halkının meşru temsilcisidir. HAMAS’ın onayından geçmeyen her türlü karar gayri meşru olup, hiçbir geçerliliği yoktur.

-HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartları desteklenmelidir.

- Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmalıdır.

-Lübnan halkına yapılan saldırı ve katliamları durduracak somut adımlar atılmalı, siyonist işgal rejimine karşılık veren Yemen, Irak, İran ve Lübnan desteklenmelidir.

-siyonist soykırımcılara destek sağlayan ürünlerin boykot edilmesine devam edilmeli, üçüncü ülkeler üzerinden siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsünden vazgeçilmelidir.

-Meclise sunulmuş olup uzun süredir bekletilen, Gazze’de soykırım suçunu işleyen Türkiye vatandaşı siyonistlere yönelik çifte vatandaşlık yasası kanunu ivedilikle yasallaşmalıdır.

-Uluslararası Ceza Mahkemesinin soykırımcı Netanyahu başta olmak üzere, siyonist çeteler hakkında almış olduğu tutuklanma kararı pratikte yerine getirilmeli, katiller en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır.

-siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz. Gazze'nin kahraman halkına, izzeti kuşanan liderlerine, Şehid Yahya Sinvar’a, Şehid İsmail Heniyye’ye ve daha nice yiğit kahramanlara selam olsun. Siyonist işgale direnen mücahitlere selam olsun. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun." (İLKHA)