Günde birkaç saatini televizyona, televizyon izlemeye ayıran bir insanın etkilenmemesinin mümkün olmadığının altını çizen Demir, “Bizler, duyduklarımızdan ziyade gördüklerimizden daha çok etkileniriz. Toplumun yapı taşı olan aileyi doğrudan hedef alan, ailenin yıkılması için çalışan cenahlar bu kutsal kurumun zedelenmesi, yaralanması ve yok olması için büyük bir çaba içerisindedirler. Özellikle son yıllarda tüm oklar aileleri dağıtmak üzere hedef almışlardır. Diziler boyanmamış gözlerle analiz edildiğinde ifsadın boyutları güneşin ışıkları gibi ortadadır. Mutluluğun ailesiz bir ortamda yakalandığı, gerçek özgürlüğün ebeveyn otoritesinin olmadığı yerlerde yakalandığı maalesef gençlerimize empoze edilmektedir. Özellikle seçilen karakterler rol model olmakla beraber cinsiyetsizlik gençlere aşılanmaktadır. Elindeki nimetin değerini bilmeyen, bulduğu ile yetinmeyen, insan etinden beslenen bir toplum meydana gelmektedir.” dedi.

Yargıtay'dan pitbull cinsi köpek için emsal karar
Yargıtay'dan pitbull cinsi köpek için emsal karar
İçeriği Görüntüle

TV dizilerini süslenmiş zehirli tabağa benzeten Demir, “TV dizilerini şuna da benzetebiliriz. Bir insanı zehirlemek istersiniz, ona sevimli bir şekilde yaklaşırsınız. Tabağına her gün biraz biraz zehir katarsınız ve bu tabağı çok güzel bir şekilde de süslersiniz. Belirli bir süre sonra da o insanı öldürürsünüz. TV dizilerinde de önümüze servis edilen karakterler, süslü hayatlar göz aşinalığı ile bize alıştırılır. Zamanla insanlar onları rol model alır ve bir süre sonra bakarız ki onlar gibi oluvermişler.” ifadelerini kullandı.



“İNANÇ DEĞERLERİMİZLE BAĞDAŞMAYAN SENARYOLAR AİLENİN TEMELİNİ YAVAŞ YAVAŞ KEMİRMEKTEDİR”

“Kendi gelenek ve göreneklerimizle, inanç değerlerimizle bağdaşmayan senaryolar ailenin temelini yavaş yavaş kemirmektedir.” diyen Demir sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumları oluşturan aile kurumu da her geçen gün kutsallığını kaybetmektedir. Eskiden batıda 18 yaşına gelen gençler anne ve babanın olmadığı, kendi kurallarının geçerli olduğu evler tutarlardı ve bu durum şimdiki Avrupa tablosunu ortaya çıkardı. Anne ve babasız evler psikolojik sorunlar yaşayan, neslin devamı için değil de kedi köpek cumhuriyeti kuran insanlar, cinnet geçiren onlarca kişiyi aynı anda katleden madde bağımlısı bir gençlik ortaya çıktı ve bunlar hep dizilerle onlara öğretildi. Şimdilerde ise bu durumu fark eden Avrupa aileyi oluşturmak için çeşitli yöntemlere başvurmakta hatta çok farklı kampanyalar düzenlemekte ve ailenin kutsallığı gençlere aşılanmaktadır.”

“At gözlüğü takmadan izlediğimiz Türk dizilerinde şunları görürüz: Ailesiz bir toplum, anne ve baba otoritesinin olmadığı bir ev, karşı cins ilişkilerini yaşamayan insanların ya çirkin ya da özgüvenlerinin olmadığı, sevgilisi olmayanın ayıplandığı, eğer bazı sıkıntıları yaşıyorsan aileden kaynaklandığı, aile olmadan özellikle gençlerin daha çok mutlu olduğu vs bu örnekleri çoğaltabiliriz.” diyen Demir konuşmasının devamında şunları aktardı: “Bunlar gibi pek çok çirkinlikler güzel bir sunumla önümüze servis edilmekte, çoğu zaman içindeki zehri görememekteyiz. Halbuki sosyal devletin aileyi koruma altına alması, ona zarar veren tüm etkenleri yok etmesi başlıca görevleri arasındadır. Maalesef ki bu alanda menfaati olanlar sanki devleti de kendi etki alanının içine almış olmalı ki bu kadar aşikar bir şekilde aile kurumuna zarar veren ahlaksız dizilere göz yumulmaktadır. Aile kurumumuz çatırdamış, gereken tedbirler alınmazsa yıkılmaya doğru gitmektedir. Toplumu oluşturan ailelerin sağlıklı, erdemli, şahsiyetli olabilmesi için ivedilikle bu sektöre el atıp aileleri karşı karşıya kalınan bu tehlikeden kurtarmak elzemdir.”

“ÖNLEM ALINMAZSA SONUÇLARI ÇOK AĞIR OLACAKTIR”

Son olarak hükümete ve yetkililere seslenen Demir şu çağrıda bulundu: “Bu minvalde hükümete çağrımız derhal ve ivedilikle dizilerle yürütülmekte olan bu projeyi gündemine alıp gerekli müdahaleleri yapması, açıktan yürütülen bu çirkinliklerin önünü almasıdır. Aksi halde toplum daha da yozlaşıp tam bir ahlaki çöküntü yaşanacak ve bunun vebali ve sonuçları da çok ağır olacaktır.”

M. EMİN URAZ

Muhabir: Editör