Gercüş (Gercews) ilçe merkezine 5 kilometre uzaklıkta olan 40 haneli yaklaşık 200 nüfusa sahip tarihi Akburç (Kelehê) köyü, asırlar öncesine dayanan tarihi burç, mağara ve yapılarıyla dikkat çekerken, tarihi süreçte de birçok acı hikayeye de tanıklık etti.

Köyün birçok yerinde tarihi kalıntılar yok olmaya yüz tutmuşken, yıllardır bu köyde ikamet edenler hem köyün uzun geçmişini hem de yaşanmış acıları dile getirdiler.

Köylerinde, 600 yıllık olduğu söylenilen kalıntıların olduğunu belirten Şehmus Kızmaz (44), bunlardan kale burcunun kalıntılarının eskisi gibi belli olmadığını ama halen gözle görülür kalıntıların olduğunu ifade etti.

Tarihi asırlara dayan ve mağaralarla çevrili olan burcun etrafı definecilerce defalarca kazıldığını ve birazda tahrip edildiğini belirten Kızmaz, hiçbir definecinin herhangi bir şey bulduklarına şahit olmadıklarını söyledi.

Köy nüfusunun eskisi gibi olmadığını, insanların zamanla göç ettiğini ve bu nedenle köydeki tarihi evlerin harabeye döndüğünü belirten Kızmaz, 70 yaşında şehid olmuş M. Salih Kavak'a (Kerbelaî) ait tarihi bir evin bulunduğunu aktardı.

Yaklaşık 250 yıl önce dedeleri tarafından inşa edilen mağara tipi evleri şimdi depo olarak kullandıklarını söyleyen Kızmaz, şimdi depo olarak kullanılan yapılarda eskiden ikamet edildiğini kışın ısınma ihtiyacı olarak odanın ortasında yaktıkları bir ateş ile ısındıklarını belirti.

Köyün tarihi mağaraları soğuk hava deposu olarak kullanıldığını belirten Kızmaz, mağaralar yaz mevsiminde sıcaklardan dolayı köylülerin bozulabilecek peynir ve turşu gibi yiyeceklerin muhafazasında kullanıldığını söyledi.

Atalarının Akburç köyüne yaklaşık 600 yıl önce yerleştiklerini kaydeden köyün en yaşlılarından Nezir Kızmaz (87), köyün tarihi ve buraya yerleşme sürecini şöyle anlattı:

'Bizler aslen Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı Güzelova (Dorika) köyündeniz. Soyumuz Hasankeyf'ten (Heskîf) gelmedir. Dönemin Hasankeyf kralı kötü bir insandı. Her akşam bir evin kızını kendine gelin olarak istiyordu. Çok şerefli ve namuslu 3 erkek kardeş vardı. Kralın, evin kızını gelin olarak alma sırası o 3 kardeşe geldiğinde kardeşler bunu kabullenmemiş ve bir erkek kardeş kız kardeşlerinin yerine gelin olarak hazırlanıp dönemin silahıyla silahlanıp kralın odasında kralı beklemiş. Kral onun yanına çıkmak istediğinde karşındaki genç kralı öldürür. Kralı öldürdükten sonra o aile Hasankeyf'ten Gercüş'e bağlı Başova (Gûlika) köyüne oradan İdil ilçesine bağlı Güzelova köyüne yerleştiler. O aile oradan dağılarak bazıları Akburç köyüne bazıları Gercüş ilçesine bağlı Kırkat (Qirqatê) köyüne bağlı Konak (Qasrikê) ile Öteyaka (Kiryasê) mezralarına gitmişler. Onlara yabancı insanlar (xelkê xerîp) denilmeye başlanmış. O dönemden bugüne kadar yaklaşık 600 yıl aradan geçmiş.'

'KÖYÜN İSMİ KÖYDE BULUNAN BURÇTAN ALINARAK AKBURÇ OLMUŞ'

Köylerine zamanla birçok ismin verildiğini, son olarak köye Akburç isminin konulduğunu söyleyen Kızmaz, sözlerine şöyle devam etti:

'Dedelerimiz Akburç köyüne ilk geldiklerinde o zaman çok eski bir kilise vardı. Dedelerimiz buraya yerleştiklerinde harabe bir kiliseden başka bir şey ve kimseler yoktu. Dört kardeş her biri kendisine bir ev yapmış. Bu köy dört kardeşin zürriyetindendir. Gercüş halkı bizim köyümüzdeki burca 'ağlaması olmayan burç' (keleha bê girî) deniliyor. Bunun meselesi de bizim dedelerimizden önce burada birileri birbirini öldürmüş, üzerlerinde ağlayacak kimseler olmadığı için ağlaması olmayan burç deniliyor. O dönemin ölülerinin mezarları da bulunuyor. Daha sonra köyümüze Gercüş Burcu (Keleha Gercews) denilmeye başlandı. Halende bazıları Keleha Gercews diyor. En sonunda köyümüze Akburç denilmiş.'

HAYVANCILIKLA UĞRAŞANLAR NUSAYBİN'İN AÇIKYOL KÖYÜNE YERLEŞMEK ZORUNDA KALMIŞ

Akburç köylülerinin geçmişten beri hayvancılık ile uğraştıklarını belirten Kızmaz, 'Bu köy geçmişten bu yana geçimlerini hayvancılıkla yapıyor. Yaklaşık 60 yıl önce bu köyde 30 evin 20 ayrı hayvan sürüsü çıkardı. Neredeyse her evin bir hayvan sürüsü vardı. Kışın buralarda kar çok olduğunda köylüler hayvan sürülerini Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Açıkyol (Hafêrê) köyüne götürüyorlardı. Açıkyol köyünün büyük mağaraları var. Tüm hayvanlara oralardaki mağaralarda bakıyordular. Toprağı fazla kar tutmadığı için sabahları otlatır, akşamları da mağarada barındırırlardı. Oralara hayvancılık için gidenlerin hepsi Nusaybin'e yerleştiler.' şeklinde konuştu.

'AKBURÇ DEĞERLİ İNSANLARIN YETİŞTİĞİ BİR KÖYDÜR'

Tarihi Akburç köyü şehid İbrahim Kızmaz, M. Salih Kavak, Orhan Kölge, Osman Kaya, Şükrü Keskin, Abdulkerim Aslan ve İslami hizmetlerinden dolayı cezaevinde buluna Mehmet Salih Kölge ile Aziz Keskin gibi değerli insanların yetiştiği köy olduğunu ifade eden Şehmus Kızmaz, 'Köyümüz 40 hane ve yaklaşık 200 nüfusa sahiptir. Ulaşımı kolay ve güzel bir köydür. Akburç köylüleri çalışkan insanlardır. Akburç köylülerinden olmazsa Gercüş ilçe merkezi meyvesiz kalacak. Yakın olmasından dolayı Gercüş'ün meyveleri genelde köyümüzden gidiyor. Bu köyden çok iyi insanlar çıkmış. İbrahim Hoca, Salihê Kerbelaî, Abdulkerim, Osman, şehit Orhan gibi cengaverler Akburç köyünden çıkmıştır.' diye belirtti.

'İBRAHİM HOCA BİR TOPLUMUN İÇİNE OTURDUĞUNDA O TOPLUMU İHYA EDERDİ'

Köylerinin, kadim tarihi kadar şehitleriyle de öne çıktığını belirten Nezir Kızmaz, tanıdığı birlikte acı ve tatlı anları paylaştığı şehitlerin hayatından da kesitler aktardı.

Şehid İbrahim Kızmaz'ı anlatan Nezir Kızmaz, 'İbrahim Hoca çok değerli bir insandı. O dönemde tam görmedik. Biraz gördük ama doyamadık. Bir toplumun içine oturduğunda o toplumu ihya ederdi. Mesela Nusaybin gençlerini hepsini etrafında toplattı. O gençleri etrafında topladığı için bu durumu kabullenemeyen mürtet örgüt onunla mücadele etmeye başladı. Tabi o geçlerin İslam ile tanışmasına vesile oldu. Bunları hazmedemedikleri için onu şehit ettiler. Salih Kavak 70 yaşındaydı. Sürekli 'bu davadan bir adım dahi geri atmam, başımızla beraber malımız da gitse bu davadan dönmem' derdi. 70 yaşındaydı şehit edilirken. Şehit Şükrü çocukları dava eri olduklarından ve mütedeyyin olduklarından dolayı şehit edildi. Çok mülayim olan Şehit Osman'ı dükkanında şehit ettiler. Şehit Orhan çocukluk arkadaşımdı. Küçüklüğümüz beraber geçti. Çok cesur bir insandı. Orhan'a çok hayıflanıyorum, çok değerli bir insandı.' ifadelerini kullandı.

'İBRAHİM HOCA ÇOK FEDAKÂR BİR İNSANDI'

Akburç köyünden giderek Nusaybin'e yerleşenlerin İslami yaşantılarından dolayı PKK'nin hedefi olduklarını ifade eden Kızmaz, sözlerinin devamında şunları söyledi:

Beykoz Anadolu Spor - Batman Petrolspor Maçını Canlı İzle
Beykoz Anadolu Spor - Batman Petrolspor Maçını Canlı İzle
İçeriği Görüntüle

'İbrahim Hoca benim başka bir yeğenim ile beraber Gercüş'te ilkokulu okudular. İl Okuldan sonra Diyarbakır'a bağlı Ergani'ye gidip yatılı bölge okulunu okudular. Orada mezun oldular. İbrahim Hoca Nusaybin'de öğretmenken şehit edildi. Sekiz insanımız şehit edildi. Şükrü, Osman, İbrahim Hoca gibi kişiler şehit edildi. İbrahim Hoca lider bir insandı. Bir dönem Nusaybin Belediyesine bağımsız adaylığını koydu. İslami çalışmaları çoktu. Bu çalışmalarından dolayı onu sevmemeye başladılar. En nihayetinde PKK'liler onu şehid etti. İbrahim Hoca'nın ilk eşinden çocukları olmuyordu. Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Yolaç (Susa) köyünden ikinci bir hanımla evlendi. İkinci eşinden bir kızı dünyaya geldikten sonra İbrahim Hoca şehid edildi. Çok fedakar bir insandı, Müslümanlar için yardım topluyordu.' İlkha

Muhabir: Editör