15 Temmuz Darbe Girişiminin Başlangıcı

15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen, ancak aynı zamanda milletin bağlılığını tüm dünyaya gösteren bir dönüm noktası yaşanmıştır. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu bir grup askerin başlattığı bu kanlı darbe girişimi, "Yurtta Sulh Harekâtı" adı altında, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik yollarla seçilmiş hükümetini devirmeyi ve devlet kontrolünü ele geçirmeyi hedeflemiştir. Bu cüretkar kalkışma, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere ülkenin dört bir yanında beklenmedik bir hız ve acımasızlıkla yayılmış, milleti büyük bir kaosun içine sürüklemiştir.

Darbe girişiminin arkasındaki güç olarak işaret edilen FETÖ, 1960'ların sonlarından itibaren "dini bir hareket" kisvesi altında faaliyet gösteren ve eğitim ile dinler arası diyalog gibi masum görünen alanları kullanarak kötü niyetlerini gizlemeyi başaran bir yapıdır. Bu örgüt, onlarca yıl boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı, emniyet teşkilatı ve diğer kritik devlet kurumlarına sızarak geniş çaplı ve ince hesaplanmış bir yapılanma oluşturmuştur. 15 Temmuz'daki kalkışma, bu uzun soluklu ve derinlemesine sızma stratejisinin son aşaması olarak değerlendirilmektedir. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) 15 Temmuz günü öğleden sonra darbe hazırlıklarına dair istihbarat alması, darbecilerin planlarını beklenenden daha erken, saat 03:00'ten 20:30'a çekmelerine neden olmuştur. Bu durum, darbecilerin planlarının tam olarak olgunlaşmadan ve tam koordinasyon sağlanamadan harekete geçmek zorunda kaldığını göstermektedir. Bu erken ifşaat, darbecilerin tam sürpriz unsurunu kaybetmelerine ve muhtemelen planlarının tam anlamıyla uygulanamamasına yol açarak, kalkışmanın başarısızlığında önemli bir etken olmuştur. Bu aynı zamanda, böylesine büyük ölçekli ve gizli operasyonları engellemede istihbaratın kritik rolünü de gözler önüne sermektedir.

15 Temmuz Darbe 01

Ankara'da İlk Saatler: Stratejik Hedeflere Saldırılar

15 Temmuz akşamı ilerledikçe, Ankara darbe girişiminin ana merkezi haline gelmiştir. Saat 22:00 sularında Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı hedef alınmış, içeriden silah sesleri duyulmuş ve bir helikopterden dışarıda bulunanların üzerine ateş açılmıştır. Eş zamanlı olarak, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) kampüsüne askeri helikopterlerce ateş açılmış, MİT'in çevre güvenliğini sağlayan unsurlar bu saldırıya silahla karşılık vermiştir. Bu saldırılara karşı koymak amacıyla, emniyet güçleri hızla harekete geçerek darbecilerin bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı'na çıkan yolları kapatmıştır.

Batman Sivil Toplum Merkezi: Şehrin Kalbi Burada Atıyor
Batman Sivil Toplum Merkezi: Şehrin Kalbi Burada Atıyor
İçeriği Görüntüle

Şiddet hızla tırmanmış, darbeciler stratejik hedeflere yönelik saldırılarını artırmıştır. Saat 23:24'te, Ankara Gölbaşı'ndaki Polis Özel Harekat Eğitim Merkezi'nde büyük bir patlama meydana gelmiş, bu saldırıda 7 polis şehit olmuş, 5 kişi de yaralanmıştır. Gece yarısından kısa bir süre sonra, 16 Temmuz Cumartesi 02:00 sularında Ankara Emniyet Müdürlüğü de savaş uçakları ve helikopterlerin hedefi olmuş, bu saldırılarda da can kayıpları yaşanmıştır. Türk Hava Kuvvetleri'ne ait F-16 uçakları, darbe girişiminde bulunanların elindeki Sikorsky helikopteri düşürmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), darbe girişiminin tartışıldığı sırada dahi havadan bombalanmış, bu saldırılar sonucunda Meclis'in onur kapısı, Dikmen kapısı ve ziyaretçi girişleri hasar görmüş, kulis camları kırılmış, bazı polis memurları ve Meclis görevlileri yaralanmıştır. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, darbeci askerler tarafından rehin alınmıştır.

Bu kritik kurumların hedef alınması, darbecilerin sadece askeri kontrolü ele geçirmekle kalmayıp, aynı zamanda devletin operasyonel kapasitesini felç etme, yasal güvenlik güçlerinin direncini kırma ve demokratik yönetimin temelini oluşturan yasama organını zayıflatma yönündeki hesaplı niyetini ortaya koymaktadır. Sivil polise ve ulusal parlamentoya karşı askeri uçakların kullanılması, bu kalkışmayı Türkiye tarihindeki önceki askeri müdahalelerden ayıran eşi benzeri görülmemiş bir şiddet düzeyine işaret etmektedir. Ankara üzerinde alçak uçuşlar yapan F-16 savaş uçakları, darbecilerin hava sahasını kontrol etme ve başkent üzerinde psikolojik baskı kurma çabasını göstermiştir. Bu olaylar, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde derin ve kritik bir iç bölünmenin varlığını da gözler önüne sermiştir. Darbe, ordunun tamamının değil, içindeki belirli bir grubun eylemi olarak başlamış ve sadık F-16'ların darbeci helikopterleri düşürmesi gibi olaylar, TSK içindeki sadık unsurların darbeyi bastırmak için aktif olarak çalıştığını göstermiştir. Bu iç direnç, darbecilerin daha geniş askeri destek bulmasını engellemiş ve kurumun darbe girişimine tek vücut olmadığını kanıtlamıştır.

15 Temmuz Darbe 3

İstanbul'da Köprülerin Kapatılması ve Medya İşgalleri

Ankara'daki dramatik olaylara paralel olarak, İstanbul da darbe girişiminin şiddetli sahnelerine tanıklık etmiştir. 15 Temmuz gecesi saat 22:00 civarında, şehrin iki yakasını birbirine bağlayan kritik arterler olan Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Jandarma Genel Komutanlığı personeli tarafından trafiğe kapatılmıştır. Eş zamanlı olarak, şehrin önemli ulaşım merkezlerinden Atatürk Havalimanı, 1. Ordu Komutanlığı'na bağlı askerlerce ele geçirilmiş ve hava trafiği sadece iniş yapacak uçaklara izin verecek şekilde kısıtlanarak, şehrin dış dünyayla bağlantısı fiilen kesilmiştir.

Darbeciler, kamuoyunu bilgilendirme ve iletişim kanallarını kontrol altına almak için hızla harekete geçmiştir. Devlet televizyonu TRT binası ele geçirilmiş ve "Yurtta Sulh Konseyi" imzalı korsan bir bildiri, spiker Tijen Karaş tarafından okunarak sıkıyönetim ve ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Benzer şekilde, özel medya kuruluşları da hedef alınmış; askerler Doğan Medya Center'ı basarak CNN Türk'ün yayınını ve Hürriyet'in baskısını durdurmuş, ayrıca Digiturk'ü de işgal ederek platformun yayınını kesmeye çalışmışlardır. Bu girişimler, darbecilerin bağımsız haberciliği susturarak kendi anlatılarını sorgusuzca yayma ve başarılı bir darbe algısı yaratma çabasını açıkça göstermiştir. Bu durum, modern bir darbe girişiminde bilgi akışını kontrol etmenin ve kamuoyunu şekillendirmenin ne kadar kritik bir hedef olduğunu ortaya koymaktadır. Darbeciler, medya kontrolünün bir oldu-bitti yaratmak ve eylemlerini meşrulaştırmak için hayati önem taşıdığını anlamışlardır.

Vatandaşların direniş çağrılarına kulak vermesiyle birlikte, İstanbul'un sokaklarında ve köprülerinde çatışmalar patlak vermiştir. Boğaziçi Köprüsü üzerinde darbeci güçlere doğru ilerleyen sivillere ateş açılmış, bu durum AK Parti'nin reklam kampanyalarını hazırlayan Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok gibi önemli isimlerin de aralarında bulunduğu trajik can kayıplarına neden olmuştur. Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binası zırhlı askeri araçlarla kuşatılmış ve askerler İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ndeki polis memurlarını silahsızlandırmaya çalışmıştır. Bu olaylar, darbecilerin kolluk kuvvetleriyle doğrudan ve şiddetli çatışmalara girdiğini göstermektedir. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CNN Türk'teki FaceTime bağlantısıyla yaptığı çağrı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın camilerden okuttuğu selalar , halkın sokağa çıkmasında ve direnişte kilit rol oynamıştır. Bu, hükümetin geleneksel, ele geçirilmiş medya kanallarını atlayarak (örneğin, mobil bir görüntülü arama kullanarak) ve köklü dini ağları (Diyanet) kullanarak halkı etkili bir şekilde harekete geçirme yeteneğini ortaya koymaktadır. Bu durum, bilgi savaşının değişen doğasını ve modern krizlerde çeşitli iletişim kanallarının direncini vurgulamaktadır.

15 Temmuz Darbe 2

Aşağıdaki tablo, darbe girişiminin ilk saatlerindeki önemli olayları ve zaman çizelgesini özetlemektedir:

15 Temmuz Darbe Girişimi Kronolojisi (Seçili Olaylar ve Saatler)

Tarih/Saat

Olay

Konum

15 Temmuz 2016, 22:00

Genelkurmay'da silah sesleri duyuldu ve helikopterden ateş açıldı.

Ankara, Genelkurmay Başkanlığı

15 Temmuz 2016, 22:00

Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri trafiğe kapatıldı.

İstanbul, Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri

15 Temmuz 2016, 22:00

MİT kampüsüne askeri helikopterlerce ateş açıldı.

Ankara, MİT Kampüsü

15 Temmuz 2016, 23:00

TRT ele geçirildi, korsan bildiri okundu.

Ankara, TRT Binası

15 Temmuz 2016, 23:24

Gölbaşı Polis Özel Harekat Eğitim Merkezi'nde patlama meydana geldi.

Ankara, Gölbaşı

16 Temmuz 2016, 00:26

Cumhurbaşkanı Erdoğan halkı meydanlara çağırdı (FaceTime).

Marmaris (CNN Türk Yayını)

16 Temmuz 2016, 02:00

Ankara Emniyet Müdürlüğü savaş uçağı ve helikopterlerin saldırısına uğradı.

Ankara, Emniyet Müdürlüğü

16 Temmuz 2016, 02:30

Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı havadan hedef alındı, 17 polis şehit oldu.

Ankara, Gölbaşı

16 Temmuz 2016, 02:30

TBMM'ye bomba atıldı.

Ankara, TBMM

16 Temmuz 2016, 04:00

Cumhurbaşkanı Erdoğan Atatürk Havalimanı'na indi.

İstanbul, Atatürk Havalimanı

16 Temmuz 2016, 06:40

Boğaziçi Köprüsü'ndeki askerler teslim oldu.

İstanbul, Boğaziçi Köprüsü

16 Temmuz 2016, 07:00

İçişleri Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre, 336 FETÖ mensubu gözaltına alındı.

Türkiye Geneli

16 Temmuz 2016, 08:00

Genelkurmay Başkanlığı içindeki askerler tanklardan ateş açtı.

Ankara, Genelkurmay Başkanlığı

16 Temmuz 2016, 20:02

Darbe girişimi tüm yurtta bertaraf edildi.

Türkiye Geneli

15 Temmuz Darbe 5

Milletin Direnişi

15 Temmuz darbe girişiminin en kritik dönüm noktası, Türkiye milletinin gösterdiği eşi benzeri görülmemiş ve kahramanca direniş olmuştur. Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gece yarısından kısa bir süre sonra CNN Türk'te FaceTime üzerinden tarihi bir çağrı yaparak vatandaşları, ordunun içindeki "azınlık gruba" karşı demokrasiyi savunmak üzere sokaklara ve havalimanlarına çıkmaya davet etmiştir. Bu güçlü çağrı, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün resmi Twitter hesabı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın camilerden okuttuğu selalarla daha da güçlendirilmiş, milyonlarca vatandaşı harekete geçirmiştir. Cumhurbaşkanı'nın görüntülü mesajının, milletin meydanlara inmesi için yeterli olduğu ifade edilmiştir.

Olağanüstü bir cesaret örneği sergileyen binlerce sivil, sokaklara ve meydanlara akın ederek tanklara, zırhlı araçlara ve silahlı askerlere doğrudan karşı koymuştur. Bu "şanlı direniş" , darbecilerin otoritesine karşı doğrudan ve güçlü bir meydan okuma olmuş, milli iradenin çiğnenmesine asla izin verilmeyeceğini net bir şekilde göstermiştir. Silahsız vatandaşların tankların önünde duruşu, Boğaziçi Köprüsü'nde silahlı askerlere doğru koşuşu gibi unutulmaz görüntüler, bu derin karşı koyuşun simgesi haline gelmiştir. Bu durum, darbecilerin halkın demokratik süreçlere olan bağlılığının ve askeri bir müdahaleye fiziksel olarak direnme isteğinin derinliğini temelden yanlış hesapladığını ortaya koymaktadır. Tarihsel olarak, Türkiye'deki askeri darbeler sınırlı halk muhalefetiyle karşılaşmıştır; 15 Temmuz olayları ise, siyasi liderliğin net ve yankı uyandıran bir eylem çağrısı sağlaması durumunda, büyük ölçüde silahsız bir vatandaş kitlesinin askeri bir darbeye karşı belirleyici bir güç olabileceğini gösteren önemli bir paradigma değişimi yaratmıştır.

Bu cesur ve kararlı duruşun ağır bir bedeli olmuştur. Darbeciler, "cinnet hali almış saldırılarında" sivillerin üzerine helikopterlerden ayrım gözetmeksizin ateş açmış, Boğaziçi Köprüsü'nde vatandaşların üzerinden tanklarla geçmişlerdir. Millet, ülkeyi savunurken 251'i sivil olmak üzere 249 kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 2.740 kişi de yaralanmıştır. Bu kolektif fedakarlık, ülkenin değerleri ve milli iradenin üzerinde hiçbir gücün olamayacağı ilkesine olan sarsılmaz bağlılığının bir kanıtı olarak milletin hafızasına kazınmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın doğrudan çağrısı ve camilerden yükselen selaların derin kültürel, duygusal ve siyasi yankısı, bu çağrıların vatandaşlar arasında kişisel bir bağ ve acil bir eylem hissi yarattığını göstermektedir. Sela, geleneksel bir ezan çağrısı olarak, direniş eylemini ulusun ve değerlerinin kolektif, adeta kutsal bir savunmasına dönüştüren muazzam bir sembolik ve manevi ağırlık taşımıştır. Bu, modern iletişim teknolojisinin ve köklü kültürel ve dini sembollerin, ulusal egemenliğe ve demokrasiye yönelik algılanan varoluşsal bir tehdit karşısında bir nüfusu etkili bir şekilde nasıl harekete geçirebileceğini göstermektedir.

15 Temmuz Darbe 6

Çatışmaların Şiddetlenmesi

Gece ilerledikçe, Ankara ve İstanbul'daki çatışmaların şiddeti artmış, trajik can kayıplarına yol açmıştır. Ankara'da Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı'na düzenlenen yıkıcı hava saldırısında 44 polis memuru şehit düşmüş, 36 kişi yaralanmıştır. Gölbaşı Havacılık Daire Başkanlığı'nda da 17 polis memuru şehit olmuştur. Şiddet sokaklara da yayılmış, Boğaziçi Köprüsü'ndeki darbeci güçler, polis TOMA'larına (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) ve sivillere top atışları yaparak acımasız niyetlerini ortaya koymuşlardır.

Kaos ve şiddetin ortasında, ulusal hafızaya kazınacak olağanüstü kahramanlıklar da sergilenmiştir. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda, Astsubay Ömer Halisdemir, darbenin "beyin takımı"nda yer alan General Semih Terzi'yi etkisiz hale getirerek kendi hayatını feda etmiştir. Bu tekil eylemin, darbenin komuta yapısını önemli ölçüde bozduğu yaygın olarak kabul edilmektedir. İstanbul'da ise, silahsız vatandaşlar Boğaziçi Köprüsü'nde darbeci askerlere cesurca karşı koymuş ve onları etkisiz hale getirmiş, bu direniş sırasında kendi canlarını feda etmekten çekinmemişlerdir.

Çatışmalar ve saldırılar, ulus için trajik ve ağır bir bedel doğurmuştur. Çoğunluğu sivil olmak üzere 300'den fazla kişi şehit olmuş (251 sivil dahil) , yaklaşık 2.740 kişi de yaralanmıştır. Kayıplar arasında stratejik hedeflerin bombalanmasında hayatını kaybedenler, sokaklarda ve köprülerde askerlerle doğrudan çatışanlar ve sadık güvenlik güçleri mensupları bulunmaktadır. Bu büyük insanlık maliyeti, darbe girişiminin ulusal barış, istikrar ve demokratik düzene yönelik ciddi ve varoluşsal tehdidini açıkça ortaya koymuştur. Şehitler ve gaziler gibi terimlerin sürekli ve duygusal kullanımı, vatan ve demokrasi uğruna yapılan nihai fedakarlığı vurgulamaktadır. Ömer Halisdemir'in özel kahramanlığı tekil olarak öne çıkarılıp kutlanmaktadır. Olayın kendisi, resmi olarak "15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma Günü" olarak anılmaktadır. Şehitlik ve kahramanlık vurgusu, 15 Temmuz olayları etrafında güçlü ve birleştirici bir ulusal anlatıyı pekiştirmeye hizmet etmektedir. Bu anlatı, şiddetli ve travmatik geceyi, sıradan vatandaşların devletin olağanüstü savunucuları haline geldiği ulusal birliğin ve demokratik direncin temel bir anına dönüştürmektedir. Bu anlatı, kolektif hafızayı şekillendirmek, derin bir ortak amaç ve fedakarlık duygusu beslemek ve hükümetin tepkisinin meşruiyetini pekiştirmek için hayati önem taşımaktadır.

15 Temmuz Darbe 9

Darbe Girişiminin Bastırılması ve Kontrolün Sağlanması

Gece ilerledikçe, darbecilere karşı ibre kesin bir şekilde dönmeye başlamıştır. Sadık Türk Silahlı Kuvvetleri birliklerinin, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ve halkın sarsılmaz direnişinin koordineli çabaları, kritik faktörler olmuştur. Saat 02:00 civarında, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait F-16'lar, darbecilere ait helikopterleri, bir Sikorsky helikopteri de dahil olmak üzere düşürmüş, bu durum sadık güçlerin hava üstünlüğünü sağladığını ve isyancılarla aktif olarak çatıştığını göstermiştir. TÜRKSAT tesislerini bombalayan başka bir askeri helikopter de Gölbaşı'nda başarıyla düşürülmüştür.

16 Temmuz sabahının erken saatlerinde, darbeci saflardaki çöküş belirtileri giderek daha belirgin hale gelmiştir. Saat 06:40 civarında, darbe girişiminin ilk kıvılcımının çaktığı Boğaziçi Köprüsü'nü tutan yaklaşık 50 asker silahlarını teslim etmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nda ise yaklaşık 700 silahsız er ve erbaş teslim olmuş, bu da darbeciler arasındaki komuta ve kontrolün önemli ölçüde çöktüğünü işaret etmiştir. Jandarma Genel Komutanlığı gibi kritik noktalardaki operasyonlar, yüzlerce askerin etkisiz hale getirilmesi ve gözaltına alınmasıyla sonuçlanmış, darbenin merkezi komuta düğümleri etkili bir şekilde dağıtılmıştır.

16 Temmuz sabahı itibarıyla darbe girişimi büyük ölçüde bastırılmıştır. Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'ne gelerek açıklamalarda bulunmuş, bu da hükümetin otoritesini yeniden tesis ettiğini göstermiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, saat 04:00 civarında Atatürk Havalimanı'na inerek düzenlediği basın toplantısıyla hükümetin kontrolünü daha da pekiştirmiş ve halka güven vermiştir. Kapatılan hava sahası kademeli olarak yeniden açılmış, darbecilerin kullandığı tanklar Ankara'da kışlalara çekilmiştir. 16 Temmuz Cumartesi günü saat 20:02 itibarıyla darbe girişimi resmi olarak "bertaraf edildi" olarak ilan edilmiş, bu da silahlı direnişin sona erdiğini işaret etmiştir. Hükümetin bu hızlı ve çok yönlü karşı tepkisi, darbenin iktidarı sağlamlaştırmasını veya daha geniş destek kazanmasını engellemede hayati önem taşımıştır. Bu durum, Türkiye'nin demokratik kurumlarının direncini ve hükümetin aşırı baskı altında dahi kararlı bir şekilde tepki verme kapasitesini ortaya koymuştur. Bu hızlı bastırma, sadece anlık zararı sınırlamakla kalmamış, aynı zamanda darbecilerin uluslararası alanda tanınma ihtimalini de önemli ölçüde azaltarak onları küresel sahnede izole etmiştir.

15 Temmuz Darbe

15 Temmuz Darbe Girişiminin Sonuçları

Darbe girişiminin engellenmesinin hemen ardından, Türk hükümeti FETÖ ağının oluşturduğu varoluşsal tehdidi ele almak için hızlı ve kararlı adımlar atmıştır. 20 Temmuz 2016'da ülke genelinde Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmiş ve bu durum yaklaşık iki yıl boyunca yürürlükte kalmıştır. Bu dönemde, Cumhurbaşkanlığı tarafından 32 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılmış, bu kararnameler FETÖ ağını devlet kurumları içinde ve toplumun çeşitli sektörlerinde tasfiye etmeyi amaçlayan hızlı idari ve hukuki tedbirlerin alınmasını sağlamıştır.

OHAL dönemi, kamu hizmetlerinde geniş çaplı tasfiyelere sahne olmuştur. En az 125.678 kamu görevlisi, aralarında önemli sayıda askeri, idari ve yargı personelinin de bulunduğu, görevlerinden ihraç edilmiştir. Yargı teşkilatı da önemli ölçüde yeniden yapılandırılmış, FETÖ ile mücadele kapsamında 4.006 yargı mensubu ihraç edilmiştir. 100.000'den fazla soruşturma başlatılmış ve darbeyle ilgili 289 dava sonuçlandırılmıştır. Bu davalarda 4.891 sanık mahkum edilmiş, 3.000'i ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olmak üzere müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Ayrıca, FETÖ ile bağlantılı olduğu belirlenen 1.043 özel eğitim kurumu, 1.229 vakıf ve dernek, 19 sendika ve 15 vakıf üniversitesi kapatılmış, varlıkları devlet kurumlarına devredilmiştir. Bu kadar çok sayıda kişinin etkilenmesi ve kurumun kapatılması, bunun geçici bir önlem değil, devletin ve sivil toplumun her düzeyinden FETÖ ağını ortadan kaldırmayı amaçlayan kapsamlı, uzun vadeli bir çaba olduğunu göstermektedir. Soruşturmaların ve hukuki süreçlerin yıllar sonra bile devam etmesi, bu mücadelenin muazzam ve karmaşık doğasını, sayısız hayatı etkilediğini ve adalet sisteminin bu kadar büyük bir iş yükünü kaldırırken hukuki süreci ve bireysel özgürlükleri sürdürme kapasitesi hakkında önemli soruları gündeme getirdiğini ortaya koymaktadır.

Uluslararası toplum, darbe girişimini büyük ölçüde kınamış, Türkiye'nin demokratik yollarla seçilmiş hükümetine ve anayasal düzenine güçlü desteklerini ifade etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Rusya ve diğer birçok ülkenin liderleri hukukun üstünlüğünün ve demokratik kurumların önemini vurgulamıştır. Ancak, darbe sonrası alınan tedbirlerin, özellikle yaygın tutuklamalar ve görevden almaların ölçeği, insan hakları ve hukuki süreç konularında uluslararası alanda bazı incelemelere de yol açmıştır. Türkiye, "terörün milliyeti olmadığını" vurgulayarak ve tüm terör örgütlerine karşı uluslararası dayanışma çağrısında bulunarak, Fethullah Gülen'in ABD'den iadesi de dahil olmak üzere FETÖ mensuplarının iadesi için aktif olarak çaba göstermeye devam etmektedir. FETÖ'nün resmi olarak bir terör örgütü olarak tanımlanması, Türk hükümetine kapsamlı darbe sonrası tasfiyeler, kurumsal kapatmalar ve yargı eylemleri için sağlam bir hukuki ve siyasi çerçeve sağlamıştır. Bu geniş "terörizm" tanımı, geleneksel askeri veya şiddet içeren grupların ötesine geçen tedbirlere izin vererek, sızma ve etki faaliyetlerinde bulunanları da kapsamıştır.

15 Temmuz darbe girişimi, derin bir ulusal kriz anı olmasına rağmen, nihayetinde ulusal birliğin ve demokratik direncin bir sembolüne dönüşmüştür. 2017 yılında resmi olarak "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" ilan edilmiş ve resmi tatil olmuştur. Olaylar, hiçbir gücün milli iradenin üzerinde olamayacağı temel ilkesini pekiştirmiş ve Türk halkının kolektif direnişi, Türk demokrasisinin geleceği için belirleyici bir an olmuştur. Millet, demokratik kurumlarını güçlendirmeye ve bu tür karanlık gecelerin tekrar yaşanmasını önlemek için gerekli tüm tedbirleri almaya kararlıdır. Darbe sonrası OHAL ilanı ve ardından Cumhurbaşkanlığı tarafından çıkarılan 32 KHK, hükümetin yürütme yetkisini güçlendirmeyi amaçlayan önemli yapısal değişiklikleri uygulama konusunda kritik bir siyasi pencere açtığını göstermektedir. Özellikle "Başkanlık referandumunun kapısının 15 Temmuz ile iyice açılması" ifadesi, krizin daha merkezi bir başkanlık sistemine doğru siyasi bir kaymayı kolaylaştırdığını ve darbenin bastırılmasının ötesinde Türkiye'nin yönetim yapısını temelden değiştirdiğini güçlü bir şekilde düşündürmektedir. Bu, uzun vadeli ve derin siyasi bir sonucun göstergesidir.

15 Temmuz Darbe 4

Aşağıdaki tablo, 15 Temmuz sonrası alınan başlıca idari ve adli tedbirlerin kapsamını özetlemektedir:

15 Temmuz Sonrası Alınan Başlıca İdari ve Adli Tedbirler

Tedbir Türü

Sayı/Açıklama

Dönem/Kapsam

Kamu Görevinden İhraçlar

En az 125.678 kamu görevlisi

OHAL Dönemi (yaklaşık 2 yıl)

Gözaltı ve Tutuklamalar

Toplam 332.884 kişi gözaltına alındı, 101.000 kişi tutuklandı

2016-2022 arası

Yargı Mensubu İhraçları

4.006 yargı mensubu

Darbe girişimi sonrası

Kapatılan Kurumlar

35 sağlık kurumu, 1.043 özel öğretim kurumu, 1.229 vakıf/dernek, 19 sendika, 15 vakıf yükseköğretim kurumu

İlk KHK (23 Temmuz 2016)

Mahkumiyet Kararları

4.891 sanık mahkum edildi, 3.000'i müebbet hapis (1.634'ü ağırlaştırılmış müebbet)

Tamamlanan 289 dava

Devam Eden Soruşturmalar

24.000 hakkında dava açılan, 58.000 şüpheli hakkında soruşturma

Güncel (Bakan Tunç açıklaması)

Vali Canalptan 15 Temmuz Mesaji 2 1

15 Temmuz’un Etkileri

15 Temmuz 2016 darbe girişimi, Türk demokrasisi için bir dönüm noktası olmuştur. FETÖ'nün uzun yıllara yayılan sızma çabalarının ve devletin ele geçirilmesi hedefinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu hain kalkışma, Türk milletinin demokrasiye olan sarsılmaz bağlılığı ve güvenlik güçlerinin kararlı duruşu sayesinde bertaraf edilmiştir. Darbecilerin stratejik hedeflere yönelik saldırıları ve medyayı ele geçirme girişimleri, devleti felç etme ve kendi anlatılarını dayatma niyetlerini açıkça ortaya koymuştur. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla sokaklara dökülen milyonlarca vatandaşın sergilediği sivil direniş, darbecilerin en büyük yanlış hesaplaması olmuş ve kalkışmanın başarısızlığında kilit rol oynamıştır.

Bu süreçte yaşanan can kayıpları ve kahramanlıklar, milletin hafızasına derinlemesine kazınmış ve 15 Temmuz'u bir "Demokrasi Zaferi" olarak tarihe not düşmüştür. Darbe sonrası ilan edilen OHAL ve çıkarılan KHK'lar, FETÖ ağının devlet kurumlarından ve toplumdan temizlenmesi amacıyla geniş çaplı idari ve hukuki tedbirleri beraberinde getirmiştir. Bu tedbirler, devletin yeniden yapılandırılmasına ve yürütme erkinin güçlenmesine zemin hazırlamıştır. Uluslararası toplumun büyük ölçüde darbeyi kınaması ve demokratik hükümeti desteklemesi, Türkiye'nin bu süreçteki haklı duruşunu pekiştirmiştir. Türkiye, 15 Temmuz'dan aldığı derslerle demokratik kurumlarını daha da güçlendirme ve benzer karanlık girişimlerin tekrar yaşanmasını engelleme kararlılığını sürdürmektedir. Bu olay, milli iradenin üstünde hiçbir gücün olamayacağı ilkesini bir kez daha tüm dünyaya ilan etmiştir.

Kaynak: HABER MERKEZİ